IRCICA'dan Osmanlı Tarih Literatürü'ne Ansiklopedik Katkı

IRCICA'dan Osmanlı Tarih Literatürü'ne Ansiklopedik Katkı

Cağaloğlu’ndaki IRCICA Genel Direktörlük binasında, Osmanlı tarih yazımına dair telif ve tercüme eserleri, müelliflerini ve entelektüel arka planı sistematik biçimde tasnif eden altı ciltlik “Osmanlı Tarih Literatürü” eserinin tanıtımı yapıldı. 13 binden fazla yazma kaynağa dayanan çalışma, araştırmacılar için önemli bir başvuru alanı sunarken, bir yıl içinde dijital erişime de açılması planlanıyor.

IRCICA’DA TARİH LİTERATÜRÜNE YÖN VERECEK KAPSAMLI TANITIM
İslam Dünyası Kültür ve Miras Araştırmaları için uluslararası bir merkez niteliği taşıyan IRCICA, Cağaloğlu’ndaki genel direktörlük binasında düzenlenen toplantı ile Osmanlı tarih yazımını bütüncül bir perspektifle ele alan ansiklopedik nitelikteki altı ciltlik kaynağı kamuoyuna tanıttı. İslam tarihi ve Osmanlı tarih yazımı alanlarında uzmanlaşmış araştırmacılar Mehmet Serdar Bekar ve Veysel Bulut tarafından hazırlanan, editörlüğü ise Prof. Dr. Cengiz Tomar tarafından yürütülen çalışma, tarih literatürü araştırmalarına yeni bir metodolojik yaklaşım kazandırmayı amaçlıyor.

Tanıtım toplantısında konuşan IRCICA Başkanı Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç, uzun yıllar süren araştırma, katalog incelemeleri ve yazma eser takibi sonucunda ortaya çıkan bu çalışmanın yalnızca tarih araştırmacılarına değil, iktisat tarihinden tasavvuf tarihine kadar farklı disiplinlerle ilgilenen bilim insanlarına da zengin bir başvuru kaynağı sunacağını ifade etti. Kılıç, eserin 13 binden fazla yazmaya dayandığını, biyo-bibliyografik açıdan geniş veri sunduğunu belirterek, çalışmanın “müracaat kitabı” niteliği taşıdığını vurguladı.

Prof. Dr. Mahmut Erol Kılıç

DİJİTAL YAYIN HAZIRLIĞI: ARAŞTIRMACILARA SINIRSIZ ERİŞİM
Prof. Kılıç, eserin basılı formunun ardından dijital versiyon için çalışmaların başladığını duyurdu. IRCICA’nın hedefi, “Osmanlı Tarih Literatürü”nü İSAM’ın İslam Ansiklopedisi modeliyle elektronik ortama aktararak araştırmacılara etkili tarama imkânı sunmak. Kılıç’a göre bu süreç, yalnızca eserin yaygın kullanımını sağlamayacak, aynı zamanda veri güncellemelerini de kolaylaştıracak. Böylece araştırmacılar, eserler içinde bölge, kişi, konu veya dil esaslı arama yapabilecek.
Kılıç, dijitalleşmeden sonra eserin sadece arşiv araştırmacılarına değil, şehir araştırmaları, düşünce tarihi, siyasi tarih, arkeoloji ve nümismatik gibi alanlarda çalışan araştırmacılara da işlevsel bir rehber sunacağını belirtti.

KÜLLİYAT MANTIĞI VE KRONOLOJİK YAKLAŞIM
Eseri hazırlayan araştırmacılardan Mehmet Serdar Bekar, çalışmanın bilimsel kurgusunu anlatarak 600 yılı aşkın bir zaman dilimini kapsayan Osmanlı tarih yazımının, yalnızca siyasi tarih bağlamında değil, disiplinler arası bir çerçevede ele alındığını söyledi. Bekar’a göre eser, Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü coğrafyalarda kaleme alınmış telif, tercüme, risale, makale ve yazma eserlerin tamamını kronolojik bir sıra içinde sunuyor. Kapsama dahil edilen metinler yalnızca kütüphane katalogları veya bibliyografik derlemelerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda arşiv kayıtları ve biyografik kaynaklar üzerinden doğrulandı.

Bekar, Osmanlı kimliği tespitinde özellikle bölgenin Osmanlı hâkimiyetinde olduğu süre esas alınarak seçici davranıldığını, bu kapsam dışında kalan metinlerin çalışmaya dahil edilmediğini belirtti. Bununla birlikte, Cumhuriyet döneminde Osmanlı’nın son yıllarına dair hatırat, günlük ve anılar eser sürekliliğini göstermek amacıyla korundu. Bu yöntem, Osmanlı tarih literatürünün yalnızca geçmişe değil, süreklilik ve hafıza ilişkisine de işaret etti.

KAYNAK İNCELEMELERİNDE ARŞİVLER VE KOLEKSİYONLARDAN YOĞUN YARARLANMA
Veysel Bulut ise çalışmanın arka planında yer alan uzun soluklu araştırma sürecini anlattı. 2017’de başlayan hazırlık süreci boyunca Süleymaniye Kütüphanesi başta olmak üzere İstanbul’daki koleksiyonlarda yoğun incelemeler yapıldığını, pandemi döneminde ise özel çalışma imkânı sağlandığını belirtti. Bulut’a göre bibliyografik verilerin doğrulanması için biyografik sözlükler, kataloglar, arşiv belgeleri ve dijital koleksiyonlar karşılaştırmalı olarak tarandı.

Bulut, 4.351 müellif ve 13.335 eserin kayıt altına alındığını, 22.018 yazma nüshanın ise yurt içi ve yurt dışında bulunan 470 koleksiyondan tespit edildiğini aktardı. Bu koleksiyonların bir kısmı yerinde incelenirken, uzakta bulunanlar dijital kataloglar aracılığıyla inceleme kapsamına alındı. Bulut, nüshaların karşılaştırılması sürecinde literatürdeki hatalar düzeltilerek bilimsel doğrulama yapıldığını ve bu nedenle her cildin ayrı bir bilimsel titizlikle hazırlandığını ekledi.

UZMANLARDAN YAYINA ÖVGÜ: GELENEK, DİL VE BİLİMSEL KATKI
Tanıtım sonrasında yapılan akademik değerlendirmelerde, yayıma ilişkin farklı disiplinlerden uzman görüşleri paylaşıldı. Prof. Dr. Mehmet İpşirli, çalışmayı IRCICA’nın önceki bibliyografik çalışmalarının devamı olarak nitelendirdi ve eserin bilimsel literatüre önemli bir katkı sunduğunu belirtti. Prof. Dr. Abdülkadir Özcan, böylesi çalışmaları “mayınlı bir tarla” olarak tanımlayarak eksiksiz olmanın mümkün olmadığını, ancak veri zenginliği ve geniş coğrafi kapsamıyla çalışmanın daha önceki eksikliği giderdiğini vurguladı.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu ise eserin özellikle Türkçenin bilim dili oluşunun istatistiksel olarak kanıtlanmasına önemli bir veri seti sunduğunu ifade ederek IRCICA çalışmalarının bilimsel katkı boyutunu hatırlattı. Afyoncu’ya göre Osmanlı ilim geleneğinin Türkçe üzerinden kurulan literatürel varlığı, bu gibi bibliyografik derlemeler olmaksızın görünür hale gelemezdi. Bu nedenle çalışmanın dijital ortama taşınmasının yalnızca erişimi artırmayıp, bilimsel doğrulama ve güncellenebilirlik açısından da önemli olduğunu vurguladı.

ESERİN YAYIN İÇERİĞİ VE BİLİMSEL NİTELİĞİ
Altı ciltlik “Osmanlı Tarih Literatürü”, yalnızca eser adları ve müellifleri listelemekle kalmıyor. Her metin; dönemi, dili, konusu, yazma nüshaları, tercümeleri, baskıları ve diğer kaynaklarla ilişkisi gibi çok yönlü açıklamalar eşliğinde sunuluyor. Bu çerçevede siyasi tarih ağırlıklı olmakla birlikte, dünya tarihi, İslam tarihi, düşünce tarihi, şehir tarihi, nümismatik, arkeoloji, hatırat, seyahatnameler gibi farklı türler de literatür kapsamına dahil ediliyor.
Böylece çalışma, yalnızca Osmanlı tarih yazıcılığını sınıflandırmıyor; aynı zamanda bu yazıcılığın entelektüel, dilsel ve kültürel bağlantılarını da gözler önüne seriyor. Eser bu yönüyle kataloglama, kaynak doğrulama ve tarih yazımı metodolojisi açısından araştırmacılara çok yönlü bir referans sunuyor.


 


Benzer Haberler & Reklamlar