Özellikle mühürlerde ve Yazılıkaya’da görülen tanrısal kucaklama sahneleri, doğrudan bir Hititçe karşılığa sahip değil. Hititçe'de "şefkat, merhamet ve himaye" anlamlarında gelen Genzu kelimesi Hitit görsel sanatının ikonik sahnesinin şifresini çözen anahtar olabilir mi? İkonografik ve filolojik metinler karşılaştırılak, Hitit düşünce dünyasında tanrı ile kral arasındaki çok boyutlu ilişkiye yeni bir ışık tutan makale, jestin tanrısal koruma ve merhameti ifade eden kelime ile ilişkisi savunuyor.
HİTİT SANATINDA KUCAKLAMA SAHNELERİAnadolu'da yapılan arkeolojik kazılarda Hititlere ait pek çok tarihi miras ortaya çıkarıldı ve bunların bir kısmı halen gizemini koruyor. Hitit mühürlerinde sık karşılaşılan gizemli jest sahneleri de onlardan biri.
Hitit ikonografisinde tanrıların kralları tek kolla sardığı ünlü “kucaklama sahneleri”, literatürde uzun süredir sembolik-politik bir jest olarak yorumlanıyordu. Ancak Belleten’in Aralık 2025 tarihli 326. sayısında, Hitit Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü öğretim üyesi Dr. Nazan Baş, imzası ile yayınlanan "Hitit İkonografisinde ‘Kucaklama Sahneleri’ne Filolojik Bir Yaklaşım” başlıklı makalede, bu jestin Hititçe’de olası karşılığının genzu- (“şefkat, merhamet”) olabileceğini öne sürülüyor.
Hitit ikonografisinde sıkça karşılaşılan, tanrının kralı tek koluyla kucakladığı sahnelerdekl motifin Hititçedeki karşılığı belirsizliğini koruyordu. Dr. Nazan Baş’ın Belleten dergisinde yayımlanan yeni çalışması, bu anlamlı jestin arkasındaki filolojik izleri sürerek, “şefkat, merhamet” anlamına gelen “genzu-” kelimesine işaret ediyor.
İLK KUCAKLAŞMA SAHNESİ II. MUWATALLİ’NİN MÜHÜRLERİNDEMakaleye göre kucaklama sahnesi, Hitit sanatında ilk defa II. Muwatalli dönemine ait mühürlerde görülüyor. Piḫaššašši Fırtına Tanrısı’nın kralı tek koluyla sardığı bu betimler, kralın “tanrı tarafından büyütülüp korunduğunu” anlatan metinlerle de destekleniyor. Söz konusu sahneler, kralla tanrısı arasındaki bağı güçlendiren bir meşruiyet göstergesi olarak düşünülüyor.
KRAL–TANRI İLİŞKİSİ VE SİYASAL MESAJ YORUMLARIMühürlerdeki tek kollu sarılma jesti, komşu Mısır sanatındaki iki kollu sarılmadan ayrılıyor. Hitit örneklerinde tanrının kraldan daha büyük tasvir edilmesi, vurgunun tanrısal himaye ve otorite aktarımı olduğunu gösteriyor. Özellikle taht tartışmalarının yaşandığı III. Muršili döneminde aynı ikonografinin devam etmesi, kucaklama sahnesinin “iktidarın meşruiyetini güçlendiren bir araç” olarak kullanıldığını ortaya koyuyor.
YAZILIKAYA’DAKİ SAHNE DİNSEL BİR ANLATI
IV. Tutḫaliya’nın Yazılıkaya B Odası’ndaki ünlü kabartması, kucaklama sahnesinin ilk kez büyük ölçekli bir tapınak bağlamında görüldüğü örnek. Bu sahne, mühürlerin ötesine geçerek kral–tanrı ilişkisini geniş halk kitlesine gösteren bir “kutsal ilan” niteliği taşıyor ve motifin yalnızca politik değil, derin bir dinsel anlam taşıdığını ortaya koyuyor.
HİTİTÇE METİNLERDE “SARILMA” YOK AMA...Araştırmada filolojik açıdan dikkat çekici nokta, kucaklama hareketi için doğrudan bir Hititçe kelime bulunmaması. Metinlerde geçen ḫulḫuliya- fiili kimi bağlamlarda “sarılmak” anlamında kullanılsa da, makale bunun ikonografideki tanrısal kucaklamayı anlatmadığını gösteriyor. Buna karşın genzu- (“şefkat, merhamet, dostluk”) kelimesi dua ve antlaşma metinlerinde kralların tanrılardan talep ettiği bir içsel yakınlık ve himayeyi ifade ediyor. Makale, tanrının kralı kucaklamasının bu genzu- kavramıyla örtüştüğü fikrini temellendiriyor.
KUCAK MOTİFİ BİR “ŞEFKATİN GÖRSEL DİLİ” OLABİLİR Mİ?
Çalışma, kucaklama sahnelerinin yalnızca siyasal güç aktarımı değil, tanrıların krala gösterdiği sevgi ve merhametin görsel bir temsili olduğunu öne sürüyor. Bu bağlamda genzu- kelimesinin, hem “şefkat/merhamet” hem de “kucak” (iç beden bölgesi) anlamlarını barındırması, araştırmacının önerisinin filolojik gerekçesini güçlendiriyor.
Makalede, II. Murşili’nin veba duaları başta olmak üzere birçok dini metin incelenmiş. Bu metinlerde kralların, tanrılardan sürekli olarak “genzu” (şefkat/merhamet) diledikleri görülüyor. Tanrılar ise bu şefkati gösteren, kralı koruyan, destekleyen ve hastalıklardan uzak tutan yüce varlıklar olarak tasvir ediliyor. Dr. Baş’a göre, mühürlerdeki ve kabartmalardaki kucaklama sahnesi, işte bu “tanrısal şefkatin” somut ve görsel bir tezahürü.
Baba-Çocuk İlişkisinin SembolüÇalışma, tanrı-kral ilişkisinin “baba-oğul” ilişkisine benzetildiğine dikkat çekiyor. Nitekim II. Muvatalli, bir duasında koruyucu tanrısının kendisini “anneden alıp büyüttüğünü” söylüyor. Kucaklama sahnesinde tanrının heybetli, kralın ise daha küçük tasvir edilmesi de bu koruyucu, ebeveynsel tavrın bir göstergesi olarak yorumlanıyor. Dolayısıyla kucaklama, yalnızca siyasi meşruiyet veya koruma değil, aynı zamanda derin bir şefkat ve sahiplenme jesti.
Makale, kucaklama sahnesinin Hitit dünyasında tanrısal koruma, onay ve sevginin bir sembolü olarak anlaşılabileceğini savunuyor.
Dr. Nazan Baş’ın ulaştığı sonuç, Hitit görsel sanatının bu ikonik sahnesinin, dilde “genzu-” kelimesiyle ifade edilen “şefkat, merhamet ve himaye” kavramlarını görselleştirdiği yönünde. İki farklı kanıt türü—görsel ikonografi ve filolojik metinler—bir araya getirilerek, Hitit düşünce dünyasında tanrı ile kral arasındaki çok boyutlu ilişkiye yeni bir ışık tutuluyor.
Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com

Hitit Kucaklama Sahnelerine Filolojik Bir Yorum: Genzu kelimesi gizemin anahtarı mı?
Pers Milliyetçiliğinin Taşa Kazınan Tarihi: Aryanizmin Mimariye Yansıyan Yüzü
Termessos Antik Kenti'nin Arkeolojik Kimliği Yeniden Yorumlanıyor
Türkiye’den Kaçırılan 41 Eser ABD’de Düzenlenen Törenle İade Edildi