Fatih’te Cami ve Çeşmelerde Bilimsel Restorasyon Hamlesi

Fatih Belediyesi’nin yürüttüğü geniş ölçekli ihya ve restorasyon programı, ilçenin kaybolmuş cami, mescit ve çeşmelerini bilimsel yöntemlerle yeniden ayağa kaldırarak kentsel kültürel hafızayı canlandırmayı hedefliyor. Kamu kaynağı kullanılmadan, bağışçılar ve uzman kurul desteğiyle sürdürülen proje, hem dini mimarinin özgün değerlerini koruyor hem de İstanbul’un çok katmanlı tarihini gelecek kuşaklara aktaran örnek bir koruma modeli sunuyor.

Kentsel Hafızanın Yeniden İnşası: Projenin Çerçevesi
Fatih Belediyesi’nin son yıllarda yürüttüğü kapsamlı ihya ve restorasyon programı, yalnızca yapıların fiziksel onarımına odaklanan bir süreç olmaktan ziyade, ilçenin çok katmanlı kültürel mirasının bilimsel ve bütüncül yöntemlerle canlandırılmasını amaçlıyor. Belediye yetkilileri, “kayıp kent hafızasını yeniden kurma” vizyonuyla hazırlanan projeler kapsamında, tarihsel bağlamını kaybetmiş veya harabeye dönmüş birçok ibadet yapısının yeniden toplumsal yaşama kazandırıldığını belirtiyor. Bu yaklaşım, yalnızca mimari restorasyonu değil, aynı zamanda kamusal alanların düzenlenmesi, çevresel bütünlük sağlanması ve dini-manevi pratiklerin sürdürülebilirliğini de kapsayan geniş bir çerçeve sunuyor.

Çalışmalar, rölöve, restitüsyon ve rekonstrüksiyon aşamalarını içeren bilimsel yöntemlerle, Koruma Kurulu kararları ışığında yürütülüyor.

“Fatih’te 12 Bin Kültürel Miras Eseri”: Çok Katmanlı Tarihin Haritası
Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, ilçenin dünya kültür mirası açısından taşıdığı benzersiz konuma dikkat çekerek Fatih’te 12 bin tescilli kültürel miras eseri bulunduğunu vurguluyor. Bu eserler arasında Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Camisi ve büyük külliyeler gibi anıtsal yapılar kadar, sokak çeşmeleri, medreseler, sıbyan mektepleri ve ahşap sivil mimari örnekleri de yer alıyor.

Turan, geçmişte yaşanan depremler, yangınlar ve özellikle 1950’li yıllardaki büyük imar hareketlerinin çok sayıda cami ve çeşmenin kaybolmasına yol açtığını hatırlatarak, belediyenin bugün bu kayıpların önemli bir bölümünü aslına uygun şekilde ihya etmeye odaklandığını belirtiyor.

Projenin temel hedefi, bu tarihi dokunun yalnızca korunması değil, ilçe sakinleri ve ziyaretçiler tarafından yeniden deneyimlenebilir hale getirilmesi.

Kamu Kaynağı Olmadan İhya: Bağışçı Modeli ve Uygulamalar
Ergün Turan, ihya projelerinin en dikkat çekici yönlerinden birinin kamu kaynağı kullanılmaması olduğunun altını çiziyor. Şu ana kadar 25 cami ve mescit üzerinde proje yürütülürken, bunların 6’sının tamamlandığı, 5’inde ise inşa çalışmalarının sürdüğü belirtiliyor.

Yedikule Hisarı’ndaki 1460 tarihli Ebu’l Feth Camisi gibi erken dönem yapılar, özgün mimari veriler ışığında yeniden inşa edilerek ibadete açıldı.

Bağışçı mekanizması ise hem finansal sürdürülebilirlik hem de toplumsal sahiplenme açısından model niteliği taşıyor. Belediye, inşa edilmek üzere hazır hâlde bekleyen üç cami projesine bağışçı bulunması hâlinde çalışmalara başlanacağını ifade ediyor.

Turan, bu süreci “ecdat mirasına karşı sorumluluk” olarak tanımlıyor ve bugün yapılan işlerin, özellikle son yüzyılda ihmal edilmiş restorasyon pratiklerini telafi etmeye yönelik olduğunu vurguluyor.

Osmanlı Çeşmelerinin İhyası: Kentsel Su Kültürünün Geri Dönüşü
Projenin bir diğer önemli ayağını, yüzyıllardır su mimarisinin en karakteristik örneklerinden olan Osmanlı çeşmelerinin restorasyonu oluşturuyor. Fatih genelinde 500’ün üzerinde tarihi çeşme bulunduğunu hatırlatan Turan, bu eserlerin büyük bölümünün bakımsızlık nedeniyle işlevsiz hâle geldiğini ifade ediyor.

Bilimsel koruma süreçlerinin uygulanmasıyla çeşmeler tek tek projelendirilmiş, Koruma Kurulu onaylarının ardından titiz bir restorasyon sürecine alınmıştır. Sonuç olarak, bugün 125 çeşmeden yeniden su akmaya başlamış, yaklaşık 200 çeşme ise belediyenin sorumluluğu kapsamında restorasyon programına dahil edilmiştir.
Bu çalışmalar yalnızca fiziksel bir dönüşüm değil, Osmanlı’nın su kültürünü ve kentsel yaşam pratiklerini temsil eden önemli bir kültürel miras katmanının yeniden görünür kılınması anlamı taşıyor.

Bilim Kurulu, Tamamlanan Yapılar ve Devam Eden Projeler
İhya programının bilimsel denetimi, mimarlık, sanat tarihi ve koruma alanlarında uzman akademisyenlerden oluşan bir kurul tarafından yürütülüyor. Prof. Dr. Sait Başaran, Prof. Dr. Seden Acun Özgünler ve Dr. Ahmet Vefa Çobanoğlu gibi isimlerin yer aldığı kurul, projelerin tüm aşamalarında bilimsel doğruluk ve özgünlük ilkesini gözetiyor.

Bugüne kadar Arpa Emini Mescidi, Hacı İlyas Camisi, Mevlanakapı’daki Simkeş Sinan Ağa Camisi ve Yedikule Hisarı Fatih Mescidi gibi yapılar tamamlanarak toplumun kullanımına sunuldu.

Devam eden projeler arasında Cellad Camisi, Yakupzade Yayla Mescidi ve Voynuk Şücaeddin Camisi bulunurken, bağışçıları belirlenen diğer birçok caminin inşasına kısa süre içinde başlanması planlanıyor. Ayrıca 20’den fazla cami, mescit ve tekkenin rölöve ve restitüsyon çalışmaları ise değerlendirme aşamasında.

Bu çok katmanlı uygulama modeli, Fatih’te kültürel miras yönetimi adına uluslararası düzeyde örnek gösterilen bir koruma yaklaşımının oluşmasını sağlıyor.

Aişe Hümeyra Akgün aa



 


Benzer Haberler & Reklamlar