Asante Kraliyeti’ne Tarihî İade: İngiltere ve Güney Afrika’dan 130 Eser Geri Döndü

Gana’nın Asante Kraliyeti, sömürge döneminde yağmalanan ya da açık piyasalara düşen toplam 130 altın ve bronz eserin İngiltere ve Güney Afrika’dan iadesiyle kültürel mirasına önemli bir kazanım sağladı. Kraliyet sembollerinden törensel objelere uzanan geniş koleksiyon, hem sömürgecilik sonrası kültürel adalet tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor hem de Asante kimliğinin yeniden inşasında kritik bir eşik oluşturuyor.

Kolonyal Mirasın Geri Dönüşü ve Asante Kraliyeti’nin Kültürel Restorasyonu
Gana’nın köklü siyasal ve kültürel yapılarından Asante Kraliyeti, uzun yıllardır uluslararası müzelerde bulunan kültürel mirasını geri kazanma mücadelesi veriyordu. Manhyia Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre Asante Kralı II. Otumfuo Osei Tutu, İngiltere ve Güney Afrika’dan geri gönderilen 130 altın ve bronz eseri resmî olarak teslim aldı. Bu gelişme, sömürge döneminde Afrika’dan zorla çıkarılan kültür varlıklarının iadesi konusunda uluslararası kültürel miras hukukunda önemli bir örnek teşkil ediyor.

İade edilen eserlerin önemli bir kısmının 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başındaki kolonyal çatışmalar ve İngiliz askerî operasyonları sırasında yağmalandığı, diğerlerinin ise yıllar içinde açık piyasa ya da koleksiyonculuk yoluyla farklı kıtalara dağıldığı belirtildi. Kraliyet sembolleri, törensel altın ağırlıkları, bronz objeler ve müzik aletlerinden oluşan bu koleksiyon, Asante toplumunda altının tarihsel ve sosyo-politik önemini yansıtan nadir örnekler içeriyor.

Bağışların Kaynağı ve Kültürel Değerin Yeniden Tanımlanması
Manhyia Sarayı’nın açıklamasında eserlerin 25’inin İngiliz sanat tarihçisi Hermione Waterfield tarafından bağışlandığı, geri kalanının ise Güney Afrikalı madencilik şirketi AngloGold Ashanti tarafından devredildiği bilgisi paylaşıldı. Waterfield’in koleksiyonunda yer alan eserler arasında, 1900’daki Kumasi Kuşatması sırasında İngiliz birliklerince yağmalanan bir ahşap davulun bulunması, kolonyal dönemin kültürel yıkımını somutlaştıran çarpıcı bir örnek olarak öne çıkıyor.

Manhyia Sarayı Müzesi Direktörü İvor Agyeman-Duah, bu davulun Asante tarihinin en dramatik askerî ve politik kırılmalarından birine ait kültürel bir kayıt niteliği taşıdığını vurguladı. Eserlerin müzeye kazandırılması sayesinde hem Asante halkı hem de uluslararası araştırmacılar, sömürgecilik sonrası dönemlerde kültürel bellek, kimlik ve mülkiyet ilişkilerini yeniden değerlendirme imkânı buluyor.

Bu iade süreci, aynı zamanda Batılı müzelerin kolonyal kökenli koleksiyonlarını yeniden ele almaları yönündeki küresel baskının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özellikle İngiltere’deki British Museum ve Victoria ve Albert Müzesi gibi kurumlar, son yıllarda yağmalanmış eserlerin menşe ülkelerine geri gönderilmesine yönelik politikalarını kısmen yumuşatarak yeni işbirliği modelleri geliştirmeye yönelmiş durumda.

Uluslararası Müzeler, Sömürgecilik Tartışmaları ve Gana’nın Kültürel Diplomasi Hamlesi
Gana’nın kültürel mirasına yönelik iade talepleri yeni değil; ülkeye ait yüzlerce sömürge öncesi ve kolonyal dönem eseri hâlen Amerika ve Avrupa’daki müzelerde yer alıyor. British Museum ve Victoria ve Albert Müzesi’nin 2024 yılında “Asante Kraliyet Mücevherleri” olarak tanımlanan altın eserleri 150 yıl sonra sergilenmek üzere Gana’ya göndermesi bu sürecin dönüm noktalarından biri olmuştu. Aynı kurumlar, Nisan 2024’te aralarında altın ve gümüş giyisilerin de bulunduğu 32 eseri daha Asante Kraliyeti’ne iade etmişti.

Bu son iade ile birlikte Asante Kraliyeti, kültürel mirasını ülkeye geri kazandırma konusunda en kapsamlı başarılarından birini elde etti. Uzmanlara göre bu gelişme, yalnızca ulusal kültür politikası açısından değil, Afrika kıtasındaki diğer ülkelerin de benzer taleplerini güçlendirmesi açısından önem taşıyor.

Ayrıca iadedilen eserlerin Manhyia Sarayı Müzesi’nde sergilenmeye başlanması, yerli halkın kültürel kimlik ile tarihsel hafızasını canlı tutarken, Gana’nın kültürel diplomasi kapasitesine de yeni bir ivme kazandırıyor. Asante Kraliyeti’nin bu adımı, sömürgecilik sonrası dönemde kültürel onarımın mümkün olduğuna dair güçlü bir sembol olarak değerlendiriliyor.


Adam Abu-bashal aa


Benzer Haberler & Reklamlar