Suudi Arabistan'da 120 Bin Yıllık İnsan Ayak İzleri keşfedildi

Suudi Arabistan'da 120 Bin Yıllık İnsan Ayak İzleri keşfedildi

Suudi Arabistan'ın kuzeyindeki Nefud Çölü'ndeki Alathar Gölünün antik göl yatağında insanlara ve hayvanlara ait yüzlerce fosilleşmiş ayak izi keşfedildi. Arkeologlar, Suudi Arabistan'da keşfedilen antik insan ayak izlerini analiz ederek bölgenin 120.000 yıl önceki iklim ve canlı yaşamına dair önemli bulgular elde etti.

Science Advances, dergisinde  8 Eylül 2020 tarihinde yayınlanan "Human footprints provide snapshot of last interglacial ecology in the Arabian interior" (İnsan ayak izleri, Arap Yarımadası'nın iç kesimlerindeki son buzul arası ekolojinin anlık görüntüsünü sunuyor) başlıklı makaleye göre;  Suudi Arabistan'ın kuzeyindeki Nefud Çölü'nde yer alan antik bir göl yatağında (Alathar Gölü) insanlara ve hayvanlara ait yüzlerce fosilleşmiş ayak izi keşfedildi. Optik uyarmalı lüminesans (OSL) tarihleme yöntemiyle 120.000 yıl öncesine ait olduğu belirlenen bu izler, bölgenin son buzularası dönemde (Eemian) daha nemli ve yeşil bir ekosisteme sahip olduğunu gösteriyor.

Ayak izleri arasında insanların yanı sıra filler, atlar ve devegiller gibi büyük memelilere ait kalıntılar da tespit edildi. Bu durum, Arap Yarımadası'nın o dönemde Afrika'dan gelen göçler için bir "yeşil koridor" işlevi gördüğü teorisini destekliyor.

Bilim insanları, Arap Yarımadası'nın iç kesimlerinde keşfedilen insan ve hayvan ayak izlerinin, Homo sapiens'in Afrika'dan Asya'ya göçüne dair "en eski kanıt" olduğunu açıkladı. 120 bin yıllık izler, bölgenin geçmişteki yeşil coğrafyasını ortaya koyuyor.

Science Advances dergisinde yayımlanan çalışmada, ışıkla uyarılmış lüminesans (OSL) yöntemiyle yapılan tarihleme, izlerin 121.000 ± 11.000 ile 112.000 ± 10.000 yıl öncesine (Son Buzularası Dönem/MIS 5e) ait olduğunu kanıtladı. Bu, izlerin Arap Yarımadası'ndaki en eski Homo sapiens kanıtı olduğu anlamına geliyor.

Göç Yollarını Aydınlatan Kanıtlar

İnsan İzleri: 7 hominin ayak izinden 4'ü (HPR001-HPR004), gölün güneybatı kenarında yan yana bulundu. Boyut farklılıkları ve benzer yönelim, 2-3 kişilik bir grubun birlikte hareket ettiğini gösteriyor.

Fil Sürüleri: 43 fil izi, yetişkin ve yavrulardan oluşan sürülerin varlığına işaret ediyor. İzlerin güneye yönelimi, modern Afrika fillerinin mevsimsel göçlerini andırıyor.

Devasa Canlılar: Fil izlerinin boyutları, günümüz fillerinden daha büyük türlere ait. Ayrıca, dev bufalo (Syncerus) ve yabani eşek izleri tespit edildi.

Devegiller Hakimiyeti: 107 deve izi, bölgedeki en yaygın canlı grubunu oluşturuyor.

Paleoiklim: Yeşil Bir Cennet

Diatom (suyosunu) analizleri ve tortul tabakalar, Alathar Gölü'nün sığ, tatlı su içeren bir ekosistem olduğunu ortaya koydu. İklim verileri, bölgenin o dönemde bugünkü kuraklığından çok farklı olduğunu kanıtlıyor:

Yarı Kurak Çayırlar: Otçul diş minesindeki δ¹³C izotop analizleri, C4 tipi çimenlerle beslenen canlıların varlığını gösterdi.

"Tatlı Su Koridoru": Levant ve Afrika'yı Arabistan'a bağlayan bu koridor, göller ve nehirlerle kaplıydı.

Kurak Mevsim İşareti: Yoğun çiğnenmiş göl tabanı, su kaynaklarının azaldığı kurak dönemde hayvanların göle toplandığını işaret ediyor.

Göç Dinamikleri Yeniden Yazılıyor

Göç Rotası: İnsan izleri, Homo sapiens'in Afrika'dan Levant üzerinden değil, doğrudan Arap Yarımadası'nın içlerine ulaştığını kanıtlıyor.

Ekolojik Tetikleyici: Filler ve suya bağımlı türlerin varlığı, bölgenin göç için "yeşil çekim merkezi" olduğunu gösteriyor.

Kısa Süreli İnsan Varlığı: Kemiklerde kesim izi veya taş alet bulunmaması, insanların burayı uzun konaklama alanı değil, "su içme/geçiş noktası" olarak kullandığını düşündürüyor.

İnsan-Hayvan Etkileşimi: İzlerin rastgele dağılımı, insan ve hayvan hareketlerinin iklim değişimine bağlı mevsimsel göçlerle koordineli olduğunu ortaya koyuyor.

Anazliz İçin Kullanılan Bilimsel Yöntemler

3D Modelleme: İnsan izleri drone fotogrametrisi ve AgiSoft yazılımıyla milimetrik düzeyde haritalandı (Bkz. Şekil 4).

Işıkla Tarihleme (OSL): Tortul tabakalardan alınan kuvars taneleri, ışığa maruz kalma sürelerini ölçerek 112-121 bin yıl aralığını doğruladı.

Elektron Spin Rezonans (ESR): Fil ve oriks fosil dişleri, 5008.6 Gy radyasyon dozu altında analiz edilerek bağımsız tarihleme yapıldı.

İzotop Analizleri: Diş minelerindeki karbon/oksijen oranları, bitki örtüsü ve mevsimsel göçler hakkında veri sağladı.

İstatistiksel Yön Analizi: Hayvan izlerinin Rayleigh’s R testi (P<0.393) ile rastgele yönelimli olduğu, fillerin ise güneye anlamlı yönelim (P<0.001) gösterdiği kanıtlandı.


Benzer Haberler & Reklamlar