Yemen’in başkenti Sana, 2 bin 500 yıllık geçmişi ve eşsiz mimarisiyle İslam medeniyetinin en önemli şehirlerinden biri olmayı sürdürse de, son yıllarda artan şiddetli yağışlar, savaşın yarattığı yıkım ve bakım eksiklikleri kenti geri dönülmez bir tehlikenin eşiğine getirmiş durumda. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve altı kata kadar yükselen kerpiç evleriyle dünyada eşi benzeri az bulunan bu şehirde yüzlerce yapı çökme riski taşıyor.
Sana’nın Tarihi Dokusu Çöküşün Eşiğinde
Yemen’in başkenti Sana, kerpiç ve alçıdan inşa edilmiş 6 kata kadar yükselen binlerce evin süslediği kadim bir şehir olarak biliniyor. UNESCO tarafından 1986 yılında Dünya Miras Listesi’ne dahil edilen bu eşsiz yerleşim, 2 bin 500 yıllık geçmişi boyunca bölgenin siyasi, kültürel ve ticari merkezi oldu. Ancak günümüzde kentin simgesi haline gelen bu tarihi yapılar, yoğun yağışların yanı sıra uzun yıllardır süren savaş, bakım eksikliği ve ihmalin yol açtığı yıkıcı etkilerle karşı karşıya.
Son haftalarda Sana’da artan yağmurlar, yüzlerce tarihi evin çatısında ve duvarlarında büyük çatlaklar oluşturdu. Yerel kaynaklar, 100’den fazla yapının ciddi hasar aldığını, bir kısmının tamamen yıkıldığını bildiriyor. Kentin şiirlere konu olan görkemli silueti, her geçen gün biraz daha parçalanırken, Sana halkı yağmuru artık bereketin değil, felaketin habercisi olarak görüyor.
Yemenli araştırmacı Halid es-Saidi, kentin içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetliyor: “Eski Sana her yağmur mevsiminde yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Yağmur halk için artık huzur kaynağı değil, korku sebebi haline geldi.”
Yetersiz Müdahaleler ve Kalıcı Çözüme Duyulan İhtiyaç
Sana Belediyesi, Hıfzısıhha Fonu ve Husilerin kontrolündeki Bayındırlık Bakanlığı desteğiyle başlatılan acil restorasyon projesi, 100’den fazla evin kurtarılmasını hedefliyor. Ancak uzmanlara göre bu müdahaleler geçici nitelikte ve kapsamlı bir koruma programının çok uzağında. Restorasyon öncelikleri, hasarın boyutu, ev sahiplerinin ekonomik durumu ve yapıların tarihsel değeri göz önünde bulundurularak belirleniyor. Buna rağmen kentte geçen yıl 500’den fazla yapının zarar görmesi, sorunun büyüklüğünü ortaya koyuyor.
UNESCO’nun destekleri ise daha çok çatılara geçici örtüler konulması veya küçük onarımlarla sınırlı kalıyor. Saidi, uluslararası kurumların ve yerel otoritelerin sorumluluklarını yerine getirmekte yetersiz kaldığını belirterek, “Sana yıllardır Dünya Miras Listesi’nde olmasına rağmen, bu statünün gerektirdiği düzeyde bir koruma görmedi” değerlendirmesinde bulunuyor.
Kentte savaşın etkileri de derin bir şekilde hissediliyor. 2014’ten bu yana Husiler ile hükümet güçleri arasında süregelen çatışmalar, tarihi yapıları doğrudan tahrip etmenin yanı sıra, bakım ve restorasyon çalışmalarını da neredeyse imkânsız hale getirdi. Bombardımanların yol açtığı yıkım, altyapı sorunları ve ekonomik kriz, tarihi kentin korunmasını daha da zorlaştırıyor.
Uzmanlar, Sana’nın korunabilmesi için uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiği konusunda hemfikir. Saidi, kalıcı bir çözüm için tarihi şehirleri korumaya yönelik özel bir fon oluşturulması, düzenli bakım çalışmalarının başlatılması ve kentin özgün mimari kimliğinin korunmasının şart olduğunu vurguluyor.
Bir zamanlar turistlerin uğrak noktası olan Sana, güvenlik sorunları ve savaş nedeniyle son yıllarda ziyaretçilerini büyük ölçüde kaybetti. Bu durum, kentin turizmden elde edebileceği gelirleri de ortadan kaldırarak restorasyon çabalarını daha da zorlaştırıyor.
Sonuç: Zaman Daralıyor
Sana’nın 6 binden fazla kerpiç evi, süslemeli surları, camileri ve medreseleri yalnızca Yemen’in değil, tüm insanlığın ortak mirası olarak görülüyor. Ancak süregelen ihmal ve yetersiz müdahaleler, bu eşsiz kültürel mirası yok olma noktasına getiriyor. Uzmanlara göre, uluslararası toplum harekete geçmezse Sana’nın tarihi dokusu birkaç on yıl içinde geri dönülmez biçimde kaybolabilir.