Milli Kütüphane’de 100 Milyon Kaynak Eşiği: Fizikselden Dijitale Büyük Atılım

Türkiye’de kütüphanecilik politikaları, son yıllarda dijitalleşme, yapay zekâ uygulamaları ve uluslararası yayıncılık destekleriyle kapsamlı bir dönüşüm sürecine girdi. Milli Kütüphane bünyesinde sunulan ulusal ve uluslararası akademik veri tabanları ile dijital mecralardaki belge ve kaynak sayısının 100 milyona ulaşması, kütüphanelerin yalnızca okuma mekânları değil, aynı zamanda araştırma, üretim ve kültürel dolaşım merkezleri olarak yeniden konumlandığını ortaya koyuyor.

Taner Beyoğlu

Kütüphanelerin Fiziksel ve Kurumsal Dönüşümü
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu, Türkiye’de halk kütüphaneciliğinin son yıllarda geçirdiği dönüşümü değerlendirirken, bu alanın yalnızca kitap ödünç verme işleviyle sınırlı kalmadığını vurguluyor. Türkiye genelinde 900’ün üzerinde ilçede faaliyet gösteren 1300’den fazla halk kütüphanesi, kamusal bilginin yaygınlaştırılması açısından stratejik bir altyapı oluşturuyor. Bu kapsamda Bakanlık, kütüphanelerin fiziki koşullarının iyileştirilmesini, erişilebilirliğin artırılmasını ve kullanıcı deneyiminin geliştirilmesini temel öncelikler arasında konumlandırıyor.

Son sekiz yılda kütüphanelerin kapalı alan kapasitesinde kaydedilen artış, bu dönüşümün somut göstergelerinden biri. Yaklaşık 325 bin metrekareden 2025 yılı sonu itibarıyla 800 bin metrekareye ulaşan kapalı kullanım alanlarının, önümüzdeki dönemde 1 milyon metrekareye çıkarılması hedefleniyor. Aynı şekilde kullanıcıların faydalanabileceği oturma kapasitesinin 200 binlere taşınması planlanıyor. Beyoğlu’na göre bu yatırımlar, kütüphanelerin sessiz okuma salonlarından çok yönlü kamusal mekânlara dönüşmesinin altyapısını oluşturuyor.

Dijitalleşme, Yapay Zekâ ve Okuma Kültürü
Kütüphane hizmetlerinde teknolojinin etkin kullanımına özel bir önem atfeden Beyoğlu, Türkiye’de dünyada benzeri bulunmayan bir uygulamayı hayata geçirdiklerini belirtiyor: yapay zekâ temelli sanal kütüphane asistanı “Kitabî”. Hâlen test aşamasında olan bu sistem, kullanıcıların okuma alışkanlıklarını ve kütüphane kullanım davranışlarını analiz ederek kişiselleştirilmiş öneriler sunmayı amaçlıyor. Kitabî, katalog tarama, ödünç alma ve iade gibi temel işlemlerde sesli iletişimle destek sağlayarak bilgiye erişimi kolaylaştırıyor.

Bu yaklaşım, dijitalleşmenin yalnızca veri tabanlarının genişletilmesiyle sınırlı olmadığını; aynı zamanda okur ile bilgi arasında yeni bir etkileşim modeli kurmayı hedeflediğini gösteriyor. 2024 yılında 38,7 milyon kullanıcı ve 6 milyon üye ile kapanan kütüphane sistemi, 2025’in ilk altı ayında 7,6 milyon üyeye ulaştı. Yıl sonunda bu sayının 8 milyona yaklaşması bekleniyor. Kitap ve bilgi kaynağı varlıkları da aynı hızla artıyor: 25,6 milyon olan toplam varlığın, dağıtım aşamasındaki kitaplarla birlikte 26 milyonun üzerine çıkması öngörülüyor.

Uluslararası Yayıncılık ve Türk Edebiyatının Dolaşımı
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün faaliyet alanı yalnızca kütüphanelerle sınırlı değil; aynı zamanda uluslararası yayıncılık politikalarını da kapsıyor. Bu çerçevede yürütülen Edebiyat Çeviri Destek Programı (TEDA), Türk edebiyatının dünya ölçeğinde görünürlük kazanmasında belirleyici bir rol üstleniyor. Beyoğlu’nun verdiği bilgilere göre program kapsamında bugüne kadar 4 bin 599 eser, Türkçeden yabancı dillere çevrilerek yayımlandı. Destek verilen ülke sayısı 99’a, dil sayısı ise 64’e ulaştı.

Bu tablo, Türk edebiyatının neredeyse dünyanın tamamında okunabilir hâle geldiğini ortaya koyuyor. Beyoğlu, bu başarının yalnızca kamusal destekle değil, yayınevleri ve telif ajanslarıyla kurulan güçlü iş birliği sayesinde mümkün olduğunu vurguluyor. Uluslararası kitap fuarlarına katılımın teşvik edilmesi, yayınevlerinin ve telif ajanslarının telif ticareti potansiyelinin artırılması, kültürel diplomasinin önemli araçları arasında değerlendiriliyor.
Sürdürülebilirlik hedefi doğrultusunda hayata geçirilen “eser ve yazar tanıtım desteği programı” ise çeviri faaliyetlerinin kalıcı bir etki yaratmasını amaçlıyor. Bu program, çevrilen eserlerin yeni baskılar yapabilmesini ve yazarların diğer eserlerinin de yabancı dillere kazandırılmasını hedefleyerek, edebi dolaşımda süreklilik sağlamayı amaçlıyor.

Hayatın Her Alanında Kütüphane ve Toplumsal Erişim
Beyoğlu’nun değerlendirmelerinde öne çıkan bir diğer başlık, kütüphanelerin mekânsal olarak yaygınlaştırılması. Okuma kültürünü geliştirmeyi temel gündem maddesi olarak tanımlayan Genel Müdürlük, kütüphane hizmetlerini alışveriş merkezleri, tren garları, havalimanları, hastaneler ve cezaevleri gibi hayatın akışının yoğun olduğu alanlara taşıyor. Hâlihazırda Bakanlık bünyesinde faaliyet gösteren 12 AVM kütüphanesi bulunuyor.
Bu yaklaşım, kütüphaneyi yalnızca belirli bir mekâna bağlı bir kurum olmaktan çıkararak, gündelik yaşamın doğal bir parçası hâline getirmeyi amaçlıyor. Dezavantajlı gruplara yönelik hastane ve cezaevi kütüphaneleri, kültürel haklara erişim açısından önemli bir sosyal politika aracı olarak öne çıkıyor. Ayrıca farklı ilgi ve araştırma alanlarına hitap eden ihtisas kütüphanelerinin artırılması da hedefler arasında yer alıyor.

Milli Kütüphane ve 100 Milyon Kaynak Eşiği
Kütüphanelerin dijital kapasitesindeki en dikkat çekici gelişmelerden biri, Milli Kütüphane’nin ulusal bir araştırma merkezi olarak yeniden konumlandırılması. Beyoğlu’nun aktardığına göre, ulusal ve uluslararası akademik veri tabanları ile dijital mecralardan sunulan belge ve kaynak sayısı 100 milyona ulaştı. Bu rakam, Türkiye’de akademisyenler ve araştırmacılar için benzersiz bir bilgi altyapısına işaret ediyor.
Önümüzdeki dönemde dijital veri tabanlarının çeşitlendirilmesi ve kapsamının genişletilmesi öncelikli hedefler arasında bulunuyor. Kataloglama faaliyetleri ise bu sürecin temel yapı taşlarından biri olarak görülüyor. Rami Kütüphanesi, Milli Kütüphane ve Beyazıt Devlet Kütüphanesi arasında sağlanan entegrasyon sayesinde, standartlaştırılmış bibliyografik veri setleri oluşturuluyor. 2023’te 68 bin olan kataloglama sayısının, 2024 sonunda 175 bine ulaşması bu alandaki ivmeyi ortaya koyuyor. Derleme faaliyetlerinde ise 119 bin elektronik ve basılı kitabın sisteme kazandırılması, Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamları arasında yer alıyor.

Kütüphane: Okurdan Üreticiye Uzanan Bir Mekân
Taner Beyoğlu’nun altını çizdiği temel vizyon, kütüphanelerin bilgiyi yalnızca tüketen değil, aynı zamanda üreten bireyler yetiştiren mekânlar hâline gelmesi. Bu doğrultuda kütüphanelerde robotik kodlama atölyeleri, bilim ve deney alanları, geleneksel el sanatları atölyeleri ve bilişim sınıfları kuruluyor. Ücretsiz internet erişimi ve dijital kaynaklara açık altyapı, bu üretim odaklı yaklaşımı destekliyor.

Beyoğlu’nun ifadesiyle hedef, kütüphaneyi ev ve iş yerinden sonra insanların en çok vakit geçirdiği “üçüncü mekân” olarak kurgulamak. Bu yaklaşım, kütüphaneciliği yalnızca kültürel bir hizmet alanı olmaktan çıkararak, toplumsal yaşamın merkezinde yer alan çok yönlü bir kamusal kurum hâline getiriyor.
 

Asya Setinay Karagül aa


Benzer Haberler & Reklamlar