Arnavutların kadim müzik geleneğinin simgesi olan lahuta, UNESCO tarafından Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınarak uluslararası düzeyde tescillendi. Yarım asrı aşkın süredir Gjelosh Alia’nın ustalığıyla üretilen bu tek telli çalgı, Arnavut kimliğinin tarihsel hafızasını müzik aracılığıyla günümüze taşıyan nadir kültürel miras unsurları arasında yer alıyor.

Yüzyıllık Bir Geleneğin Yaşayan Taşıyıcısı: Lahuta
Arnavut kültürünün en köklü müzik enstrümanlarından biri olan lahuta, yüzyıllardır törenler, bayramlar ve düğünler gibi toplumsal ritüellerde icra ediliyor. Arnavutluk’un kuzeyi başta olmak üzere Kosova ve Karadağ’daki Arnavut toplulukları tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan bu geleneksel çalgı, günümüzde sınırlı sayıda usta tarafından yaşatılıyor. Bu ustalar arasında öne çıkan isimlerden biri, 70 yaşındaki emekli Arnavut Dili ve Edebiyatı öğretmeni Gjelosh Alia. Alia, yaklaşık 50 yıldır lahuta üreterek ve çalarak bu kültürel mirasın sürekliliğine katkı sunuyor.

Zanaattan Yaşam Biçimine: Ustalık ve Üretim Süreci
Tiran’daki atölyesinde üretimlerini sürdüren Alia, lahuta yapımını bir meslekten çok bir yaşam biçimi olarak tanımlıyor. Ahşap gövde, deri kaplama, tek telli uzun sap ve yayla çalınan yapısıyla dikkat çeken lahuta, hem teknik hem de sembolik açıdan özgün bir çalgı olarak öne çıkıyor. Alia, üretimde çoğunlukla dut ağacını tercih ettiğini, ancak ceviz ve kiraz ağacının da zaman zaman kullanıldığını belirtiyor. Lahutanın sap kısmında yer alan ve keçi başı figürüyle betimlenen süsleme ise direnişi ve gücü simgeleyen önemli bir kültürel motif olarak değerlendiriliyor. Alia’ya göre lahutanın sesi, Arnavut halkının tarihsel belleğini ve ortak duygularını yansıtan güçlü bir anlatım aracıdır.
Gjelosh Alia
UNESCO Tescili ve Kültürel Süreklilik
9 Aralık’ta UNESCO’nun Acil Koruma Gerektiren Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dahil edilen lahuta, böylece dünya kültür mirası olarak tescillenmiş oldu. Arnavutluk Bilimler Akademisi, bu süreci uzun soluklu akademik araştırmaların bir sonucu olarak değerlendirirken lahutayı “Arnavut kimliğinin en değerli kültürel hazinelerinden biri” olarak tanımlıyor. Uzmanlar, UNESCO tescilinin lahutayı küresel ölçekte görünür kılmasının yanı sıra, bu kırılgan geleneğin korunması ve genç kuşaklara aktarılması için önemli bir fırsat sunduğunu vurguluyor. Gjelosh Alia’nın yarım asırlık emeği ise bu sürecin yaşayan en güçlü tanıklıklarından biri olarak öne çıkıyor.
Fatjon Cuka, Dzihat Aliju aa

İndağı Kaya Mezarları: Anadolu’nun Sessiz Tanıkları
Syedra Antik Kenti’nde Zeytinyağı Üretiminin İzleri Ortaya Çıkıyor
Lahuta: Arnavut Kimliğinin UNESCO’ya Taşınan Sesi
Marmaris’te Karya Dönemine Ait Kaya Mezarı Koruma Altında