Konya ve Bursa Ovalarında Ciddi Yer Hareketleri Tespit Edildi

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi öncülüğünde yürütülen ve uydu tabanlı ölçümlere dayanan güncel bir bilimsel çalışmada, Konya ve Bursa ovalarında dikkat çekici düşey ve yatay yer hareketleri tespit edildi. Avrupa Uzay Ajansı Sentinel-1 uydularından elde edilen veriler, yer kabuğundaki çökme, kayma ve yükselme süreçlerinin yalnızca hidrolojik değil, aynı zamanda tektonik dinamiklerle de ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Uydu Verileriyle Yeryüzü Deformasyonunun Haritalanması
Çalışma kapsamında, Avrupa Uzay Ajansına ait Sentinel-1 radar uydularından sağlanan yüksek çözünürlüklü InSAR (Uydu Radar Enterferometrisi) verileri, Leeds Üniversitesi Deprem ve Volkan Araştırmaları Merkezi tarafından işlendi. Elde edilen veriler, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu tarafından analiz edildi. Analizler, Türkiye genelinde yeryüzü deformasyonunun mekânsal dağılımını ortaya koyarken, özellikle Konya ve Bursa ovalarında yoğunlaşan düşey çökmelere işaret etti. Bu yaklaşım, klasik arazi ölçümlerinin ötesinde, geniş alanları kapsayan sürekli izleme olanağı sağlaması bakımından önem taşımaktadır.

Konya Ovası: Çökme, Obruklar ve Tektonik Etkiler
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de en yüksek düşey yer hareketi Konya Ovası’nda gözlenmektedir. Uydu haritalarında mavi tonlarla ifade edilen alanlarda, yılda 5 ila 10 santimetre arasında değişen çökmeler tespit edilmiştir. Prof. Dr. Kutoğlu, bu çökmenin büyük ölçüde yeraltı suyunun aşırı çekilmesiyle ilişkili olduğunu, obruk oluşumlarının da bu sürecin doğal sonucu olarak geliştiğini vurgulamaktadır. Bununla birlikte çalışma, yalnızca hidrolojik nedenlere odaklanmanın yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. Konya Ovası’nda yılda yaklaşık 4 santimetrelik yatay hareketin belirlenmesi, bölgede aktif veya gizli faylanmaların varlığına işaret etmekte; uzun vadede ovanın geometrisinin önemli ölçüde değişebileceğini göstermektedir.

Bursa Ovası ve Uludağ: Çökme ve Yükselmenin Birlikteliği
Benzer deformasyon süreçleri Bursa Ovası’nda da gözlemlenmiştir. Ovada yılda ortalama 6 santimetreye ulaşan düşey çökmeler, yoğun yapılaşma ve tarım alanları açısından ciddi riskler barındırmaktadır. Bu hareketlerin yeraltı suyu çekilmesiyle ilişkili olabileceği gibi, bölgedeki aktif fay sistemlerinin de süreci tetiklediği değerlendirilmektedir. Çalışmanın dikkat çekici bulgularından biri ise Uludağ’da ölçülen yükselmedir. Uydu verileri, Uludağ’ın yılda ortalama 2 santimetreye kadar yükseldiğini göstermekte; bu eğilimin devam etmesi halinde yüzyıl ölçeğinde yaklaşık 2 metrelik bir yükselme olasılığına işaret etmektedir.

Yapısal Riskler ve Uzun Vadeli Planlama Gereksinimi
Prof. Dr. Kutoğlu, yer yüzeyindeki düzensiz çökmelerin ve yatay kaymaların, özellikle yerleşim alanlarındaki yapılar için önemli riskler oluşturduğunu belirtmektedir. Bir binanın farklı köşelerinin farklı hızlarda hareket etmesi durumunda yapısal zorlanmalar ve hasarların kaçınılmaz olacağı vurgulanmaktadır. Bu bulgular, uydu tabanlı deformasyon izleme çalışmalarının kentsel planlama, afet risk yönetimi ve sürdürülebilir su politikaları açısından kritik bir bilimsel altyapı sunduğunu göstermektedir. Araştırma, Türkiye’de yer kabuğu hareketlerinin bütüncül biçimde izlenmesi ve uzun vadeli stratejilerin bu veriler ışığında şekillendirilmesi gerektiğine güçlü bir bilimsel dayanak oluşturmaktadır.

Fadime Yılmaz Elma aa


Benzer Haberler & Reklamlar