Ayasofya Vinçlere Neden İzin Verildi? Restorasyonunun Bilimsel Gerekçesi

Ayasofya Vinçlere Neden İzin Verildi? Restorasyonunun Bilimsel Gerekçesi

Ayasofya Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Güleç, medyada yer alan vinç görüntülerine ilişkin eleştirilerin ardından konuyla ilgili bilimsel değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaştı. Güleç, Ayasofya’nın iç mekânına iş makinelerinin girişinin yalnızca zorunlu durumlarda ve bilimsel ölçüm, planlama ve statik hesaplar doğrultusunda yapıldığını, bu uygulamanın, yapının hem kubbe restorasyonu hem de üst örtünün geçici koruma amaçlı kurulabilmesi için mecburi olduğuna dikkat çekti.

Tarihi Yapıda Bilimsel Kontrollü Bir Müdahale
Ayasofya-i Kebir Camisi’nde yürütülen kapsamlı güçlendirme ve restorasyon çalışmaları, Bilim Kurulu denetiminde ilerleyerek yapının tarihsel bütünlüğünü korumayı hedefliyor. Restorasyon kapsamında kubbe yükünü taşıyacak geçici üst örtü, özel platformlar, vinç sistemleri ve jeoteknik koruyucu katmanlarla destekleniyor. Depreme dayanıklılığı artırılacak olan Ayasofya, özgün mimarisine zarar verilmeden gelecek kuşaklara aktarılmak üzere titizlikle korunuyor.

Ayasofya’nın kubbesi, tarihinin en geniş restorasyon çalışmalarından birine alınarak deprem güvenliğinin artırılması ve dış iklim etkilerinden korunması amacıyla güçlendiriliyor. Bu müdahale, yalnızca yapısal sağlamlık hedefi taşımıyor; aynı zamanda Ayasofya’nın özgün karakter ve malzeme bütünlüğünün korunmasını önceleyen bir restorasyon filosofisiyle yürütülüyor.

Kubbenin Geleceğini Güvence Altına Alan Üst Örtü Sistemi
Ayasofya’nın ana kubbesinde yapılan analizler sonucunda, dış yüzeyindeki kurşun kaplamaların yenilenmesi ve kubbenin deprem karşısındaki direncinin artırılması kararlaştırıldı. Bu süreçte ana kubbenin açılması sırasında iç mekânın yağış, nem ve sıcaklık değişimleri gibi dış etkenlerden korunması için 43,5 metre yüksekliğinde geçici bir çelik konstrüksiyon öngörüldü.

Bu sistem, hem restorasyon boyunca kubbeyi koruyacak hem de üzerindeki moloz, ağır yük ve eski uygulamalardan kalan kalıntıların temizlenmesi için güvenli bir ortam oluşturacak. Güleç, kubbenin yüzeyinde yıllarca temizlenmeden bırakılan ağır moloz yükünün acilen giderilmesi gerektiğini, bunun da koruyucu üst örtü olmaksızın yapı için ciddi risk taşıdığını ifade etti.

Prof. Dr. Ahmet Güleç

Vinç Platformları: Bilimsel Statik Hesaplarla Kurulan Güvenlik Zemini
Prof. Dr. Güleç, vinçlerin iç mekâna alınmasının eleştirildiğini ancak bunun alternatifinin yapıya daha fazla zarar verecek yöntemler olduğunu vurguladı. Bilim Kurulu’nun uzun süreli değerlendirmeleri sonucunda, vinçlerin zemine doğrudan temas etmemesi için çok katmanlı özel bir platform tasarlandı.

Bu platformun altında, nefes alabilir geotekstil dokular, keçe tabaka, 10 cm’lik kum dolgu, kontra plak, ahşap karkas ve ses yalıtım şiltesi bulunuyor. En üst katmanda ise baklava desenli çelik sac yer alarak zeminin metrekarede 30 ton yük taşıma kapasitesi sağlanıyor. Bu sistemin üzerine yerleştirilen vinçlerin maksimum yük basıncı ise yalnızca 6 ton.

Güleç, “Metrekarede 30 tona karşılık yalnızca 6 tonluk yük taşıtıyoruz. Bu oran, platformun güvenlik limitinin yalnızca altıda birine denk geliyor; yani yapıya yük bindirmiyor, aksine onu koruyor.” ifadelerini kullandı.

Mermerler, Mozaikler ve Yürüme Platformlarının Taşıdığı Rol
Restorasyon sırasında yalnızca kubbe değil, iç mekân döşemeleri ve mozaikler için de koruyucu tedbirler geliştirildi. Özellikle harim bölümündeki mermer döşemeler, zemin taramaları, belgelemeler ve yatak harcı analizleriyle kayıt altına alındı. Mozaiklerin restorasyon sırasında zarar görmemesi için iç mekânda bir yürüme platformu oluşturulacak, ayrıca yukarıya erişim için geçici asansör sistemi kurulacak.

Bu sayede hem kubbe restorasyonu hem de mozaiklere yönelik koruma müdahaleleri aynı anda takip edilebilecek. Güleç, “Her müdahale dokümanlı, bilimsel, aynı zamanda geri dönüşümlü olmalıdır; Ayasofya’ya yapılan hiçbir işlem kalıcı teknik hasar bırakmamalıdır.” diyerek restorasyon etiğini vurguladı.

Restorasyonun Deprem Odaklı Gerekçesi ve Sürecin Geleceği
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda yürütülen çalışmaların temel amacı, Ayasofya’nın deprem güvenliğini maksimum seviyeye çıkararak yapının gelecek kuşaklara sağlam bir şekilde aktarılmasıdır. 2023’te başlayan ikinci etap restorasyonda yapılan zemin testleri, georadar taramaları, statik hesaplamalar ve yapısal analizler sonrasında tüm uygulamalar Bilim Heyeti ve Koruma Kurulu kararıyla yürütülüyor.

Vinçlerin ve iş makinelerinin yıl sonuna kadar iç mekânda kalacağı, sonrasında yalnızca platformların korunacağı, kubbe çalışmalarının ise 2026’ya kadar devam edebileceği değerlendiriliyor. Yaz yağışları, deprem riski ve yıllardır temizlenmemiş moloz yükü nedeniyle gecikmesiz, bilimsel temelli bir restorasyon gerekliliği ön plana çıkıyor.

Ayasofya'nın restorasyonu bir inşaat faaliyeti değil, kültürel miras güvenliği projesi olarak tanımlanıyor.

Adnan Erdoğan
Arkeolojikhaber

 


Benzer Haberler & Reklamlar