Ani Ören Yeri’nde yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarında kadınların aktif rolü dikkat çekiyor. 130 kişilik bilimsel ekipte yer alan 80 kadın akademisyen ve öğrenci, hem sahada kazı hem de laboratuvar ortamında eserlerin korunmasına katkı sağlıyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan liderliğinde süren çalışmalar, Orta Çağ’ın izlerini taşınır kültür varlıkları aracılığıyla gün yüzüne çıkarıyor ve bin yıllık tarihi yeniden görünür kılıyor.
Kadınların Katkısıyla Şekillenen Arkeolojik Hafıza
Kars’ta bulunan Ani Ören Yeri, yalnızca anıtsal mimarisiyle değil, aynı zamanda arkeolojik katmanlarındaki zenginlikleriyle de Anadolu’nun geçmişine ışık tutuyor. Bu yıl yürütülen kazı ve restorasyon çalışmalarında dikkat çeken önemli bir unsur ise kadınların kazı sürecine olan aktif katılımı. Akademisyenler ve öğrenci gönüllülerden oluşan 80 kişilik kadın ekibi, kazılarda ortaya çıkarılan eserleri titizlikle temizliyor, birleştiriyor ve belgelenmesine katkı sunuyor.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, “Her ortamda olduğu gibi arkeolojik çalışmalarda da kadınların emeği çok büyük. Kazılarımızda kadın araştırmacılarımızın özverili katkısı, Ani’nin saklı tarihini ortaya çıkarmamızda kilit rol oynuyor,” sözleriyle bu emeğin altını çiziyor.
Tarihi Derinlik: Ani Kazılarının Süregelen Serüveni
Ani, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve stratejik konumuyla dikkat çekmiş bir yerleşim alanı. 1892'den bu yana çeşitli dönemlerde yürütülen kazı çalışmaları, 2019 yılından beri Doç. Dr. Muhammet Arslan başkanlığında devam ediyor. Arslan, kazıların Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Kafkas Üniversitesi ortaklığıyla sürdüğünü belirtiyor. Koruma ve çevre düzenleme faaliyetleri ise kazı süreciyle eş zamanlı ilerliyor.
“Ani, sadece toprak üstündeki anıt yapılarıyla değil, aynı zamanda taşınabilir kültürel miras öğeleriyle de Orta Çağ’ın sosyal, ekonomik ve sanatsal yapısına dair önemli bilgiler sunuyor. Pişmiş toprak eserlerden kemik buluntulara, tekstilden bilezik parçalarına kadar pek çok unsur bin yıl sonra ilk kez gün yüzüne çıkıyor,” diyor Arslan.
UNESCO Mirası Ani’de Kadınların Emeğiyle Gelen Aydınlanma
2016 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Ani, Türklerin Anadolu’ya girişinde önemli bir durak ve Alparslan’ın fethettiği ilk şehir olmasıyla tarihsel bir sembol taşıyor. Bu kültürel mirasın gün yüzüne çıkarılmasında kadınların rolü hem sayısal hem de niteliksel olarak dikkat çekiyor.
Atatürk Üniversitesi öğrencisi Tuana Karataş, “1000 yıl önce başka bir kadın tarafından kullanılan bilezik parçalarını bugün yine kadınlar olarak gün yüzüne çıkarıyoruz. Bu, bizim için yalnızca bir kazı değil; tarihî bir bağ kurmak anlamına geliyor,” diyerek deneyimini paylaşıyor.
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Gülizar Başak ise, kazıya gönüllü olarak katıldığını ve bu süreçte tarihi eserlere dokunmanın, onları gün ışığına çıkarmanın kendisi için büyük bir anlam taşıdığını ifade ediyor. Kadınların tarih ile kurduğu bu bağ, Ani’deki arkeolojik hafızanın yeniden inşasında güçlü bir role işaret ediyor.
Bin Yıllık Eserlere Dokunan Eller: Geçmişle Kurulan Sessiz Diyalog
Kazı sürecinde kadın öğrenciler yalnızca fiziksel emeğiyle değil, aynı zamanda akademik bilgi birikimiyle de öne çıkıyor. Küçük buluntuların belgelenmesinden kataloglanmasına kadar birçok aşamada görev alan kadın araştırmacılar, geçmişin sessiz tanıklarını bilimsel yöntemlerle günümüze taşıyor.
Bu yönüyle Ani Ören Yeri yalnızca bir arkeolojik saha değil; kadınların tarih yazımına aktif olarak katıldığı bir kültürel miras alanı olarak da değerlendiriliyor. Ani’deki bu sessiz devrim, arkeolojide cinsiyet temsiliyetinin güçlenmesi açısından önemli bir örnek sunuyor.
Cüneyt Çelik - aa

Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor