Türkiye genelinde eş zamanlı yürütülen “Anadolu Mirası” operasyonları kapsamında Bizans, Roma, Urartu, Helenistik, Osmanlı, Sasani ve Ermeni dönemlerine ait binlerce eser ele geçirildi. Kaçak kazılardan sahte definecilik şebekelerine kadar genişleyen operasyonlar, kültürel mirasın korunması konusunda devletin kararlı duruşunu ortaya koyarken, yasa dışı ticaret ağlarının çözülmesinde önemli bir dönüm noktası oluşturdu.
Kültürel Mirasın Korunmasında Ulusal Seferberlik
Son yıllarda artan yasa dışı kazılar ve kaçakçılık faaliyetlerine karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün koordineli çalışmaları, 2025 yılı itibarıyla geniş çaplı “Anadolu Mirası” operasyonlarına dönüştü. Bu operasyonlar, Türkiye’nin farklı bölgelerinde sürdürülen kültürel miras güvenliği politikalarının somut bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Sakarya merkezli operasyon, bu sürecin en dikkat çekici ayağı oldu. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından gerçekleştirilen aramalarda, Bizans dönemine ait olduğu değerlendirilen 388 obje, 82 sikke, 19 taş obje ve 100 yüzük olmak üzere toplam 589 eser ele geçirildi. Beş şüpheli hakkında “2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” kapsamında adli işlem başlatıldı.
İzmir’de Çok Katmanlı Arkeolojik Miras
İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde yürütülen operasyon, Anadolu’nun çok katmanlı tarihsel yapısına işaret eden buluntularla dikkat çekti. Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin baskınında Klasik, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait 1142 eser ele geçirildi. Koleksiyon niteliğindeki buluntular arasında 422 sikke, 280 ok ucu, 145 sapan taşı, 120 obje, 59 ağırlık, 45 pişmiş toprak ağırşak, 33 yüzük, 28 insan figürlü heykelcik ve 10 zolta yer aldı. Ayrıca 2 ruhsatsız tabanca ve 4 dedektöre de el konuldu.
Bu operasyon, hem kaçak kazılara hem de yasa dışı koleksiyonculuğa karşı alınan önlemlerin, kültürel mirasın korunmasında ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.
Nevşehir ve Gaziantep’te Suçüstü Kazılar
Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde, Aksalur Mahallesi’nde izinsiz kazı yaptığı belirlenen 3 kişi suçüstü yakalandı. Olay yerinde 8 kazı aleti, 2 hilti, 7 hilti ucu, 4 merdiven, 21 aydınlatma ekipmanı ve 3 baret ele geçirildi. Bu tür olaylar, Anadolu’nun pek çok bölgesinde definecilik motivasyonuyla yapılan bilinçsiz kazıların arkeolojik katmanlara verdiği zararı gözler önüne seriyor.
Gaziantep’in Araban ilçesinde de benzer bir vaka yaşandı. Define bulmak amacıyla izinsiz kazı yapan 9 şüpheli, yer altı görüntüleme ve alan tarama cihazlarıyla birlikte suçüstü yakalandı. Bu operasyonlar, teknolojik ekipman destekli definecilik faaliyetlerinin ülke genelinde ciddi bir tehdit unsuru haline geldiğini gösteriyor.
Muş ve Bursa’da Ele Geçirilen Tarihi Eserler
Muş’ta gerçekleştirilen operasyonda, Roma dönemine ait 25 sikke ve Urartu dönemine ait 18 obje ele geçirildi. Ele geçirilen eserler arasında mızrak uçları, heykeller, seramik kaplar ve metal objeler bulunuyordu. Eserler Muş Müze Müdürlüğü’ne teslim edilerek koruma altına alındı.
Bursa’da ise Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait 1014 sikke ve obje ele geçirildi. Osmangazi ilçesindeki adrese yapılan baskında ayrıca ruhsatsız silahlar ve telsiz bulundu. Kaçak kazıdan yasa dışı koleksiyonculuğa kadar uzanan bu zincir, arkeolojik mirasın piyasa değeri üzerinden istismar edilmesinin geldiği boyutu ortaya koydu.
Ege ve İç Anadolu’da Paralel Operasyonlar
Uşak’ın Eşme ilçesinde Roma ve Bizans dönemlerine ait 350 eser bulundu. İki şüphelinin evlerinde yapılan aramalarda dedektör ve ruhsatsız silahlar da ele geçirildi. Aynı dönemde Yozgat’ın Yerköy ilçesinde 328 sikke ve 56 obje ele geçirilerek bir şüpheli gözaltına alındı.
Bu iki operasyon, yerel düzeyde yürütülen koruma ve güvenlik çalışmalarının, merkezi koordinasyonla nasıl birleştiğini göstermesi açısından önemli. Kültürel miras suçlarıyla mücadelede artık sadece büyük şehirler değil, taşra bölgeleri de aktif biçimde sürece dahil edilmiş durumda.
Dolandırıcılıktan Sahte Definecilik Şebekelerine
Ankara merkezli dolandırıcılık operasyonu, kültürel miras suistimalinin yeni bir boyutunu açığa çıkardı. Kendilerini “define bulucu” veya “arkeolojik uzman” olarak tanıtan bir şebekenin, vatandaşların arsalarına değersiz objeler gömüp daha sonra bunları “tarihi eser” olarak pazarladığı tespit edildi.
Yaklaşık 13 milyon liralık dolandırıcılıkla bağlantılı olarak İzmir, Tokat, Çankırı ve Yozgat’ta eş zamanlı düzenlenen baskınlarda 34 kişi gözaltına alındı. Evlerde “sahte tarihi eser” niteliğinde haç, küp ve ayna gibi materyaller bulundu. Zanlılardan 15’i tutuklanırken, diğerleri adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Bu vaka, kültürel miras kaçakçılığının yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve ekonomik manipülasyon araçlarıyla da sürdürüldüğünü göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Adana ve Batman’da Çok Yönlü Müdahale
Adana’nın Ceyhan ilçesinde düzenlenen geniş çaplı operasyon, yalnızca tarihi eser kaçakçılığına değil, aynı zamanda kaçak tütün ve ruhsatsız silah ticaretine yönelikti. Polis ekipleri, 18 şüpheliyi gözaltına alırken 104 sikke, 1 tarihi obje, 900 paket kaçak sigara ve 265 kilogram tütün ele geçirdi. Operasyon, hem kara hem hava unsurlarının koordineli şekilde kullanılmasıyla dikkat çekti.
Batman’da yürütülen “Anadolu Mirası” operasyonunda ise Roma, Helenistik, Bizans, Osmanlı, Sasani, İslami ve Ermeni dönemlerine ait 835 eser ele geçirildi. Eserler arasında 802 sikke, 29 obje, 2 büst ve heykel yer aldı. Batman Müze Müdürlüğü uzmanlarının hazırladığı raporda, bu eserlerin yüksek arkeolojik ve sanatsal değere sahip olduğu belirtildi.
Sahte Belge ve Kurumsal Kimlik Suistimalleri
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ikinci dalga operasyon, kültürel miras alanında “resmiyet simülasyonu” olarak tanımlanan yeni bir dolandırıcılık biçimini ortaya çıkardı. Şüphelilerin, mağdurları “MİT, Kültür ve Turizm Bakanlığı veya elçiliklerle bağlantılı olduklarına” inandırarak define arama izinleri ve sahte belgelerle kandırdıkları belirlendi.
Aynı kapsamda Ankara, Tokat, Yozgat, Çankırı, İzmir ve Afyon illerinde düzenlenen baskınlarda 34 şüpheli gözaltına alındı; 15’i tutuklandı. Ayrıca sahte özel güvenlik, ustalık ve mesleki yeterlilik belgeleri düzenleyen 13 kişilik ayrı bir grup da yakalandı. Bu operasyonlar, kültürel miras dolandırıcılığının yalnızca kazı alanlarında değil, bürokratik belgeler üzerinden de yürütülebildiğini göstermektedir.
Değerlendirme: Kültürel Güvenlikte Yeni Bir Eşik
“Anadolu Mirası” operasyonları, Türkiye’de kültürel mirasın korunması konusunda devletin çok katmanlı bir strateji izlediğini gösteriyor. Kaçak kazılar, yasa dışı ticaret, sahtecilik ve dolandırıcılıkla mücadele artık sadece güvenlik güçlerinin değil, aynı zamanda müzeler, valilikler, kültür müdürlükleri ve yerel yönetimlerin ortak sorumluluğu haline gelmiştir.
Kültürel mirasın korunmasına yönelik bu bütüncül yaklaşım, UNESCO standartlarına uygun biçimde hem koruma hem de caydırıcılık odaklı bir modelin oluştuğunu gösteriyor. Türkiye, bu alandaki uygulamalarıyla yalnızca eser kurtaran bir ülke değil, kültürel kimliğini ve tarihsel bütünlüğünü geleceğe taşıyan bir aktör konumuna gelmiştir.
Anahtar Kelimeler:
Anadolu Mirası Operasyonu, kültürel miras kaçakçılığı, tarihi eser, yasa dışı kazı, definecilik, Roma dönemi, Bizans dönemi, Urartu mirası, sahtecilik, dolandırıcılık, kültürel koruma politikası, jandarma operasyonu

Suriye'de Kayıp Ebla Arşivi İdlib Müzesi’ne Döndü
Zile’nin Çok Katmanlı Tarihi Turizmde Yeni Bir Dönem Açıyor
Gaziantep Kalesi Restorasyonu Tamamlandı
Karahantepe Ören Yeri'nde Karşılama Merkezi ve Çatı Çalışmaları Sürüyor