Anasayfa / Kütüphane / Antik Şehir

Adramytteion: Adramytteion Antik Kenti

Adramytteion nedir? Adramytteion Antik Kenti neresidir? Edremit nedir?

 

Adramytteion bugünkü Edremit adının antik çağdaki Latince adıdır. Latince kökenli adın kentin kurucusuna ithafen verildiği tahmin edilmektedir.

Adramytteion Antik Kenti;  Balıkesir'in Burhaniye İlçesi’nde Edremit Körfezinin güneyindeki Ören Mahallesinde, Karataş sahili mevkiinden başlayarak 8 kilometrelik dairesel alanda yer alan antik çağ yerleşim merkezlerindendir  ve Mysie bölgesinin Edremit Körfezindeki en eski Anadolu şehridir.

Adramyttion Latine kökenli bir yer adıdır ve bugünkü Edremit ilçesinin adı da bu kelimeden gelmektedir. Adramytteion Antik Kenti eski Edremit olarak da bilinmektedir.

Kuzeyde Kaz Dağları (Ida), güneyinde Madra (Pindasos) Dağları ve bu iki sıradağın doğuda birbirlerine kavuştuğu topoğrafya içinde yer alan bir sahil yerleşimidir.

Adramytteion Antik Kenti'nin Troya, Pergamon (Bergama) ve Tep şehirleriyle birlikte (M.Ö. 422 yıllarında) kurulduğu tahmin edilmektedir. Üzerinde 1950'li ve 1960’lı yıllarda yoğun konutlaşma gerçekleşmiştir.

Adramytteion Antik Kenti'nin tarihi

Adramytteion kentinin adının geçtiği en eski kaynak Heredotos’un Historia adlı eseridir. Burada Kserkses’in Yunan seferi sırasında geçtiği güzergâhta Adramytteion kentinden de bahsedilir. Pers ordusu Atarneus, Adramytteion ve Antandros kentlerine uğrayarak Ilion’a ulaşır . M.Ö. 400 yılında Troas’tan, Pergamon’a kadar aynı güzergâhı Pers kralı Artakserkses’e karşı genç Kyros’un ordusundaki paralı Yunan askerleri bu kez tersten kullanır. ‘’Oradan Adramytteion ve Kytonion üzerinden Kaikos ovasına doğru ilerlenip Mysia’daPergamon’a ulaşıldı’’...

Daha sonra Thykidides’inPeleponesos Savaşları’nda kentin adı tekar geçer.’’ Şikâyetlerinin nedeni Deloslular'ın Atinalılar tarafından kentlerinden kovulmalarından sonra başlamıştı. Kovulduktan sonra Atramyttion yerleştiler’’ . Daha sonra Strabon’da rastladığımız kente dair bilgiler daha detaylı olmuştur. ‘’ Astryra’nın hemen yakınında Athenalılar tarafından kolonize edilmiş hem bir limanı hem de bir deniz üssü bulunan Adramytteion kenti vardır’’.

Ancak Strabon’un Adramytteion’u Atina kolonisi olarak göstermesi genellikle köken konusunda yanılmış olduğu şeklinde yorumlanır. Çünkü Atinalıların Delos adasından sürdükleri halk Perslerin Daskyleion satrabı Pharnakes tarafından İ.Ö. 422 yılında buraya yerleştirilir. Halk kente Yunan havası verdiğinden yazarın yanıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Pausanias yeni göçmenlerin hile ile öldürüldüğünü ve çıkan olayları Pharnabazos’un yatıştırdığını bildirmektedir. StephanosByzantios’a dayanan bilgiye göre ise kentin kurucusu aynı zamanda Kroisos’un kardeşi olan Lydia kralı oğlu Adramys’tir. Kentin adının kurucusunu çağrıştırması bu bilginin doğru olma olasılığını arttırmaktadır. Strabon da içersinde bir Lydialı kapısı yer alan kentin Lydialılar tarafından kurulduğunun söylendiğini aktarır . Ancak bazı modern kaynaklarda kent, Homeros, Strabon, Plinius gibi antik yazarlarca anılan Lyrnessos ve Leleglerin eski Pedasus şehri ile özdeşleştirilmektedir . Ancak bu kentlerin Antandros çevresine olması daha muhtemeldir. Bir diğer görüş, Thrak kökenli Mysialılara karşı bir kale olarak kurulduğu şeklindedir. Son değinilen teoriyle ilgili olarak StrabonTroia savaşı sonrası Thebe ovasının Lydler (Maionlar) ve Mysler tarafından kolonize edildiğini bildirmektedir. Bölgede yapılan yüzey araştırmaları, imar çalışmalarında ele geçen veriler ve son olarak da 2001 yılından bu yana devam eden kazıların sonuçları da Adramytteion çevresinin Erken Demir Çağı’ndan başlayarak iskân edildiğini göstermektedir. 2012 yılında başlayan yeni dönem Adramytteion kazılarında Bergaz Tepe’de ilk sezon tespitleri neticesinde Kalkolitik Dönem’e kadar uzanan sürekli kültür katları tespit edilmiştir.

Adramytteion topraklarına hakim olan Lidya Kralı Kroisos M.Ö 546 yılında Pers Kralı II.Kyros’a yenilince Myisa bölgesi Perslerin egemenliğine geçmiştir. Herdotos Pers Kralı Kserkses’in Yunan seferi sırasında geçtiği güzergâhı anlatırken’’ …Ordu Lydia’dan Kaikos ırmağına ve Mysia’ya yönelmişti; Kaikos’u geçtikten sonra Kane dağını sola alarak Atarneos içinden Karene kentine doğru yürüdü. Bu kentten sonra Atramytteion kentini ve Pelasg sitesi Antandros’u geçerek Thebe ovasına indi. İda dağını soluna alarak İlion toprağına geçti. ’’ şeklinde bahseder. Ancak Stauber çalışmalarında böyle bir güzergâhı reddederek Ksekhes’in Ayvacık ve Küçükkuyu arasındaki yoldan geçmiş olabileceklerini öne sürer.

Perslerle Yuna şehir evletleri arasındaki savaşlarda, Adramyttium şehri Atinalılara yakınlık gösterince, Pers satrabıArsas büyük bir katliam yapmıştır. Daha sonra şehre Antandros, Sard ve Betini’den muhacirler yerleştirilmiştir. Bu dönemde Havran çayından kemerlerle şehre su getirilmiştir.

İskender’in Persler üzerine düzenlediği büyük seferi sırasında M.Ö 334 yılında Granikos Çayını (Biga Çayı) geçtikten sonra Persleri yenilgiyi uğratmasıyla bölge Makedonya hâkimiyetine girer.

İskender’in komutanlarından sonradan Trakya kralı olan Lysimachos ile Prepelaos’uAiolis ve İonya’ya göndermiştir. Prepelaos geçerken Adramytteion’u M.Ö. 302 yılında fethetmiştir.

İskender’in M.Ö 323 yılında ölümünden sonra bölgeye hâkim olan komutanlarından Antiochos’un uğradığı yenilgi üzerine de şehir bir Roma donanması tarafından kurtarılarak Bergama Krallığı’na bağlanmıştır. Bergama Kralllığı’nın egemenliğinden memnun olan Adramytteion’lular bu dönemde Pontus Krallığıyla işbirliğine gidip o dönemde kentte yaşayan 80 bin Latince konuşan insanı öldürtmüşlerdir.

Bergama Kralı III.Attalos’un M.Ö. 133 yılında ölümünden sonra vasiyet ettiği gibi kent Roma İmparatorluğuna bağlanmış böylelikle Adramyyteion kenti de Asia eyaleti adı altında Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. Adramytteion kuruluşundan sonra en parlak devrini Roma imparatorluğu döneminde yaşar. Bu dönemde kente arkad ve kemerlerle sular getirilirken suyolları üzerinde dengeli su dağıtımını sağlayan su terazileri, maksemler ve su sarnıçları inşa edilmiştir. Bu dönemde şehrin ticari limanından başka bir de deniz üssü vardır. Roma döneminde, Edremit körfezi çevresi ve Efes’e kadar uzanan bütün Troas bölgesi Adaramytteion’un yönetimi altındadır . Kent Geç Roma – Erken Bizans döneminde de oldukça görkemlidir. Kilise meclisi kayıtlarında ve Pilinius’ta yer alan bir listede Apollonia ad Rhyndacum, Miletopolis, Poimaneni ve Kyzikos gibi Edremit Körfezi’nden uzak ve önemli kentlerin Adramytteion meclisine dâhil olması da bunun diğer bir kanıtıdır.

Adramytteion’un tarihçesi diğer Mysia kentlerine nazaran daha belirgindir ve Mysia bölgesinin genel tarihsel seyrini sürdürür. Çevrede ele geçen en erken bulgu Ören Tepe sınırları içindeki Bergaz Tepe’de bulunan Erken Tunç Çağı verileridir. Yukarıda da değinildiği gibi İ.Ö. I. binin ilk yarısı içinde yeni baştan kurulan ya da tahkim edilen kentin özellikle İ.Ö. V. yüzyıldan itibaren geliştiği anlaşılmaktadır. Sırasıyla Lydialılar, Mysilılar, Persler, Büyük İskender İmparatorluğu, Pergamon Krallığı ve son olarak da Romalıların eline geçen kent, imparatorluğun ikiye ayrılmasından sonra Arcadius önderliğindeki Doğu Roma’nın sınırları içinde kalır.

Roma İmparatorluğu’nun M.Ö 395 yılında ikiye bölünmesiyle birlikte kent Bizans Devleti hâkimiyetine girmiştir. 1162 ile 1173 yıllarında Pergamon, Khliara ve Adramytteion’u vatandaşlarını giderek artan Türk akınlarına karşı korumak amacıyla yeni sur ve burçlarla güçlendirerek “NeokastraTheması” adı altında birleştirir.

Önce Pagan- Hıristiyan çatışmalarına sahne olan ardından da deniz korsanları, Latinler, Araplar ve Anadolu Selçuklularca yağmalan kent, XII. yüzyıldan itibaren düşüşe geçer, XIV. yüzyılda ise terk edilerek yerleşim iç bölgelere kayar.

Bölge 1305 yılında Karesi Devleti’nin egemenliğiyle birlikte Türk hâkimiyetine geçmiştir.

Seyyahların eserlerine göre Adramytteion

Kentle ilgili ilk modern kayıt 1725’te Cornelius de Bruin’in Paris’te yayınlanan Voyages de Corneille Le Buryn adlı eserindedir. Eserde din adamı olan seyyahın bölgede yer alan harabelerden bahsetmektedir. Bu harabelerin ise Adramytteion kentiyle ilgili olup olmadığı kesin olarak anlaşılamamaktadır.

XIX. yüzyılın ilk yarısında Ambr. Firman Didot, François Pouqueville, doğulu AntonProkesch(?) ve Charles Texier gibi Edremit Körfezi’ni ziyaret eden birçok seyyah o dönemde Troas bölgesine karşı duyulan aşırı ilgi nedeniyle buradaki kentlerin konumlarını ortaya çıkaracak kadar bölgede kalamamışlar ve Adramytteion’un bugünkü Edremit civarında olabileceği şeklinde genel kanıya uymuşlardır. Modern araştırmacılardan Texier bölgenin alüvyonlarca doldurulduğuna inanmış ve Adramyteion’u modern Edremit çevresine aramıştır. "Bundan başka Strabon’un bir liman ve bir tersane ile buranın çok yakınına yerini belirlediği Edremit (Adramyttium) epeyce uzak arazidedir. Hep bu yerlerin görüntüsü değişmiştir; birikintilerin sonucu olarak körfezin dolmasıyla bu hale gelmiştir".

Antik kentin yeriyle ilgili ilk doğru tespit ise XIX. yüzyılın sonunda Earinos’un kısa topografya notunda modern Edremit’in 12 km. güneybatısında Ören sahiline yerleştirilerek yapılır. HeinrichKiepert de 1888 de bu lokalizasyonun yayınını görmeden antik kaynaklarda bildirilen topografyadan yaralanarak Adramytteion’un yeri olarak aynı alanı belirlemiştir.

Adramytteion Antik Kentindeki Arkeoloji Kazıları

Bölge ilgili ilk bilimsel araştırmalar Prof. Dr. Engin Beksaç tarafından 1997 yılında başlatılan prehistorik yerleşmeler yüzey araştırmaları olmuştur. 1997 yılında başlayan yüzey araştırmasını yine Prof.Dr. Engin Beksaç başkanlığında 2001 – 2003 yıllarında yapılan ilk bilimsel kazılar takip eder. 2004 – 2007 yıllarında ise Yrd. Doç. Dr. Tülin Çoruhlu bilimsel başkanlığında kazılar devam etmektedir. 2007 yılından sonra 2012 yılına kadar bilimsel kazılar sekteye uğramış, 2012 yılında Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat Özgen tarafından Adramytteion kazılarına yeniden başlanmıştır.

Kalkolitik dönemden başlayarak, Helen, Roma ve Bizans dönemlerinde yani çok uzun bir tarih sürecinde varlığını sürdüren Adramytteion şehrindeki arkeolojik kazı çalışmaları Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Murat Özgen danışmanlığında sürdürülmektedir.

2012 yılından beri sürdürülen arkeolojik kazılarda Bergaz Tepe, Ören Meydanı ve Antik Liman olmak üzere üç ayrı noktada yoğunlaşmaktadır. Bergaz tepede yapılan sondaj çalışmaları sonucunda, tepede Bizans döneminden tarih öncesi döneme kadar uzanan kültür katlarını içeren nitelikte bir tabakalaşma olduğu anlaşılmıştır.

Kazılarda ortaya çıkarılan Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait mimari parçaların yerinde sergilenmesi amacıyla Burhaniye Belediyesi sponsorluğunda  Arkeoloji Parkı yapılması planlanmaktadır.