Anasayfa / Kütüphane

Arkeolojide kadın görünürlüğü Hareketi: Kapsamı ve öncüleri

Arkeolojide kadın görünürlüğü kavramı; arkeolojik disiplinin erkek merkezli yapısını sorgulayarak daha kapsayıcı bir tarih anlayışı savunmuştur. Feminist ve toplumsal cinsiyet perspektifleri ile şekillenmiş ve kadınların geçmişteki aktif rollerini ortaya çıkarmayı hedeflemiştir. İşte arkeolojide kadın görünürlüğünün tarihsel gelişimini ve güncel yaklaşımları konusunda özet bilgiler:

 

Arkeolojide kadın görünürlüğü kavramı; tarih öncesi ve tarihi dönemlerde kadınların toplumsal, ekonomik, politik ve kültürel rollerinin araştırılmasını ifade eder. Geleneksel arkeoloji, erkek merkezli yorumlara dayanırken, feminist arkeoloji ve toplumsal cinsiyet arkeolojisi gibi disiplinler, kadınların geçmişteki etkin varlığını ortaya çıkarmayı hedeflemiştir.

Yüzyılımız ve erken 20. yüzyıl arkeolojisi, büyük ölçüde erkek egemen bir bakış açısıyla şekillenmiştir. Örneğin, avcı-toplayıcı toplumlarda avcılığın erkeklere, toplayıcılığın kadınlara atfedilmesi gibi genellemeler yapılmıştır . Ancak bu yorumlar, kadınların ekonomik ve sosyal katkılarını göz ardı etmiştir.

Feminist Arkeolojinin Doğuşu (1970'ler-1980'ler)

1970'lerde ikinci dalga feminizmle birlikte, arkeolojide de kadın araştırmaları önem kazandı. Margaret Conkey ve Janet Spector gibi araştırmacılar, geleneksel arkeolojinin cinsiyet önyargılarını eleştirdi.

Bu dönemde:

"Kadın görünmezliği" kavramı sorgulanmış, Toplumsal cinsiyet rolleri yeniden yorumlanmış, Kadınların üretim, ritüel ve siyaset alanındaki rolleri araştırılmıştır.

Öncü Çalışmalar ve Kuramsal Katkılar

Marija Gimbutas, Neolitik dönemde ana tanrıça kültü ve kadın merkezli toplumlar üzerine çalışmalar yaptı (Gimbutas, 1982).

Elizabeth Brumfiel, Mezoamerika’da kadın emeği ve üretim ilişkilerini inceledi (Brumfiel, 1991).

Joan Gero, androcentrik (erkek merkezli) arkeoloji eleştirileriyle alana katkı sağladı (Gero, 1983).

Yöntemsel ve Teorik Gelişmeler

Toplumsal Cinsiyet Arkeolojisi: 1990'lardan itibaren, cinsiyetin biyolojik değil kültürel bir inşa olduğu vurgulanmıştır (Butler, 1990). Arkeolojide:

Mezar analizleri: (silah, takı, alet dağılımı),

Sanat ve ikonografi (tanrıça figürleri, kadın tasvirleri),

Ev ve iş alanları (dokuma tezgâhları, mutfak aletleri) üzerinden cinsiyet rolleri incelenmiştir.

Biyoarkeolojik ve Genetik Çalışmalar: DNA analizleri, göç hareketlerinde kadınların rolünü ortaya çıkarmıştır (Haak et al., 2008). İskelet analizleri, kadınların fiziksel emek ve şiddet deneyimlerini göstermiştir (Martin et al., 2010).

Güncel Tartışmalar ve Yeni Yaklaşımlar

Queer arkeoloji, cinsiyet ikiliğinin ötesine geçen çalışmalar yapmaktadır (Dowson, 2000).

Postkolonyal feminist arkeoloji, Batı merkezli olmayan kadın tarihlerini araştırmaktadır (Meskell, 2002).

Dijital arkeoloji, 3D rekonstrüksiyonlarla geçmişteki kadın figürlerini canlandırmaktadır.

Kaynakça: 

Brumfiel, E. (1991). Weaving and Cooking: Women’s Production in Aztec Mexico. Butler, J. (1990). Gender Trouble: Feminism and the Subversion of Identity. Conkey, M. & Spector, J. (1984). Archaeology and the Study of Gender. Gimbutas, M. (1982). The Goddesses and Gods of Old Europe. Haak, W. et al. (2008). Ancient DNA Reveals Male-Dominated Migration. Meskell, L. (2002). The Intersections of Identity and Politics in Archaeology. başvurulabilir.