Anasayfa / Arkeoloji / Türkiye

Van'da aynı mezara gömülen Urartulu çiftin yaşları saptandı

Çavuştepe Kalesi'nin kuzeyindeki Urartular dönemine ait nekropol alanında yapılan arkeoloji kazılarında ortaya çıkarılan at iskeleti yakınındaki mezarda yanyana gömülmüş kadın ve erkek iskeleti ABD'de incelendi. 2.777 yıllık olduğu belirlenen mezardaki kadının 25-30, erkeğin 35-40 yaşlarında olduğu tespit edildi.

 

Van'da Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Urartu Kralı II. Sarduri tarafından milattan önce 750 yılında yaptırılan Çavuştepe Kalesi'nde başlatılan arkeoloji kazıarında tespit edilen nekropol alanı, buluntularıyla arkeologları heyecanlandırıyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve bilimsel alanda "ilk" olduğu belirtilen, Urartular döneminde yaşamış kadın ve erkeğe ait iskeletin yaşı tespit edildi.

Kazı ekibinin iskeletlerden aldığı karbon örneklerinin Amerika'daki laboratuvarlarda yapılan incelemesinde, eş oldukları değerlendirilen kadın ve erkeğin milattan önce 659-650 yıllarında gömüldüğü belirlendi.

Çavuşoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nekropol alanında geçen yıl yaptıkları kazıda ilk kez ortaya çıkarılan karı kocaya ait mezarın bilimsel açıdan önemli olduğunu söyledi.

Mezarlıktaki iskeletlerin incelemesinde erkeğin önce öldüğünü, kadının sonradan yarı hoker (bacakları karına doğru çekik, bir yanı yatırılmış olarak) vaziyette erkeğin kolu üzerine yatırıldığını anlatan Çavuşoğlu, şimdiye kadar kadın, erkek iskeletinin bir arada, kişisel eşyalarıyla bulunmasının Urartu arkeolojisi açısından yeni bilgilerin elde edilmesini sağladığını aktardı.

- "Kadının 39 küpesi vardı"

Mezarlıkta bulunan takıların da tür ve işçilik açısından önemli bulgular arasında yer aldığını aktaran Çavuşoğlu, şu bilgileri verdi:

"Kadının özellikle zengin takılarının mezarda yer alması bizim için önemli bir durumdu. Örneğin, boynunda gümüşten bir boyunluk, bir kulağında on dokuz, diğerinde yirmi tane altın, gümüş ve bronzdan küpeler, aynı şekilde saçlarını toplamak için altından yapılan saç spiralleri yer alıyordu. Bir diğer önemli özellik ise göğsü üzerinde amulet (muska) bulduk. Üçgen şeklindeydi. Reçineden bir figür oluşturulmuş, erkek ve kadını andırır figürlerdi. Kadının göğsü üzerinde som altınından aslan protomlu süs iğnesi bulunuyordu. En önemlilerinden bir tanesi mitolojik yaratıklarla bezemeli bir kemerinin belinde yer almasıydı. Aynı şekilde ayağı üzerinde bir sığ tepsi yer alıyordu. Sığ tepsinin içerisinde de koyuna ait omur kemiği ile sırlı bir ağız parçası da ele geçmişti."

Erkeğin göğsü üzerinde akikten yapılan ve mitolojik yaratık üzerinde tanrı figürünün yer aldığı mühür ve alt kısmında da üzeri bronzla süslenmiş deri kemerin bulunduğunu anlatan Çavuşoğlu, Çavuştepe nekropolünde ortaya çıkarılan aile mezarın da çok önemli buluntular içerdiğini bildirdi.

2.777 yıl önce gömüldükleri sonucu ortaya çıktı

İskeletlerden aldıkları numuneleri Van Müze Müdürlüğünden aldıkları izinle Amerika'ya gönderdiklerini belirten Rafet Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Amerika'da karbon analizlerini yaptırdık. Yaşlandırma analizleriyle bireylerin 2 bin 777 yıl önce (milattan önce 659-650) gömüldükleri sonucu ortaya çıktı. Bu önemli bir bilgidir. Urartu'nun ikinci Rusa dönemi diye adlandırdığımız bölümüne tekabül ediyor. Bu bulgular bize kadın ve erkeğin önemli bir kişi olduğunu gösteriyor. Erkekte mührün bulunması, bol zengin takıların iskelet üzerinde ele geçmesi soylu olduklarının göstergesidir."

Çavuşoğlu, arkeolojik kazıya katkılarından dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığına YYÜ Rektörlüğüne ve Gürpınar Kaymakamlığına teşekkür etti.

Doç. Dr. Hakan Yılmaz:  Bizim için önemli olan soylu bir ailenin yaş tarihinin bulunmasıdır

YYÜ Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Yılmaz da yüzey toprağının 1,3 metre derinliğinde buldukları mezarın, dört sıralı sal taşlarıyla desteklendiğini, üstünün de odunlarla kapatıldığını kaydetti.

Yılmaz, bu bilgilerin Urartu mezar mimarisi ve ölü gömme geleneği açısından bir ilk olduğunu vurguladı.

Kadının 25-30, erkeğin de 35-40 yaşlarında olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti: "Kemikler üzerinde aşırı şekilde metal oksidasyonu gördük. Genelde bronzdan kaynaklanan bir oksidasyon. Kemerdeki metalin kemiklere değmesinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Kemikler üzerinde aldığımız bazı dokuları ve kemerin hemen altında bulduğumuz deri parçalarını yaş tarihlendirmesi için Miami'deki beta analitik olarak isimlendirilen, uluslararası bir laboratuvara gönderdik. Sonuçları geldi, tarih olarak milattan önce 659-650 yıllarını bize verdi. Bizim için önemli olan soylu bir ailenin yaş tarihinin bulunmasıdır. Tarih açısından da önemlidir. Çünkü yeni yöntemlerle yapıldığı için sonuçları daha sağlıklı."

Cemal Aşan - AA