Anasayfa / Paleontoloji

Urartuların niçin az yaşadığı Paleo mikrobiyoloji ile araştırılacak

2.750 yıllık mezarlıktan arkeologların çıkardığı iskeletler üzerinde Urartuların yaş ortalamasının 25 ile 35 olduğu tespit edildi. Urartuların kısa ömürlü olmasının nedenleri için gözler laboratuvarlara çevrildi.

 

Urartu Kralı II. Sarduri tarafından milattan önce 750 yılında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ve kuzey kısmındaki nekropol alanında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında 22 kişilik ekiple yürütülen kazı çalışmaları devam ediyor. İki yıldan bu yana kazı çalışmalarının sürdüğü nekropol alanında ortaya çıkarılan iskeletlerin analizlerini yapan kazı ekibi, burada yaşayan Urartuların ömrünün ortalama 25-35 yaş aralığında olduğunu belirledi.

Elde edilen sonuçlar üzerine, 2 bin 750 yıl önce insanların kısa ömürlü olmasının nedenleri, beslenme alışkanlıkları ve yakalandıkları hastalıkların tespiti için çalışma başlatıldı.

YYÜ Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Güdücüoğlu ve Antropolog Doç. Dr. Hakan Yılmaz, iskeletlerin kafatası ve dişlerindeki mikroorganizmalardan numuneler alarak üniversitedeki laboratuvarlarda incelemeye başladı.

Titizlikle sürdürülen çalışma sayesinde, Urartu döneminin yaşam koşullarına ilişkin bilimsel anlamda önemli bilgilerin elde edilmesi hedefleniyor.

Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu: Urartuların 25 ile 35 yaşları arasında yaşadıkları gözüküyor

Prof. Dr. Çavuşoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nekropol alanında 2017'de başlatılan kazı çalışmalarında bugüne kadar çok sayıda iskeletle karşılaştıklarını söyledi. İskeletlerde yapılan analizlerde çok genç yaşta ölümlerin tespit edildiğini anlatan Çavuşoğlu, "Urartuların 25 ile 35 yaşları arasında yaşadıkları gözüküyor. Bunun beslenme ve hastalıkla olan ilgisini bulmak için çalışma yürütüyoruz. Bu türden çalışma pek yok. Bizim için çok önemli. Beslenme alışkanlıkları, ölüm sebepleri ve hastalıklarını ortaya çıkaracağız." dedi.

Prof. Dr. Hüseyin Güdücüoğlu: Paleo mikrobiyoloji alanında öncülük yapmaya çalışıyoruz

Prof. Dr. Güdücüoğlu da iskeletteki diş taşları üzerine yoğunlaştıklarını belirterek, daha çok DNA analizleri yapacaklarını, bu nedenle diş taşlarının çok önemli olduğunu belirtti.

Diş taşlarının içindeki mikroorganizmaları izole ederek, elektron mikroskop ile inceleyeceklerini anlatan Güdücüoğlu, şu bilgileri verdi: "Kişilerin beslenme alışkanlıkları, ölüm nedenleri ve yaşadıkları bir takım mikroorganizmalara dayanan hastalıkları burada belli olacak. Çünkü diş, kişide bulunacak mikroorganizmaların yoğunlaştığı bir bölge. Tespit edeceğimiz geçmişteki mikroorganizmalar, günümüzdeki mikroorganizmaların gelişimindeki bir çok problemi açığa çıkaracak. Mikroorganizmaların tespiti, genetik değişimler birçok açıdan önemli bilgiler verecek. Paleo mikrobiyoloji alanında bir mikrobiyoloğun çalıştığına rastlamadık. Türkiye'de bunun öncülüğünü yapmaya çalışıyoruz."

Doç. Dr. Hakan Yılmaz: Nasıl beslendiklerine bakıyoruz

Doç. Dr. Hakan Yılmaz ise şu ana kadar kazılarda ortaya çıkarılan 11 iskeletin üzerinde yapılan antropolojik çalışmaların devam ettiğini ifade etti.

İskeletlerin yaş ve cinsiyetlerini belirlediklerini anlatan Yılmaz, "Şu anki çalışmada kemik üzerine yansıyan patolojik hastalıkları belirliyoruz. Ağız ve diş sağlıklarına bakıyoruz. Çürük ve diş aşınma durumunu belirliyoruz. Bu durumların cinsiyetler arasındaki farklılığını tespit ediyoruz. Nasıl beslendiklerine bakıyoruz. Tüm bu çalışmaların ardından Urartuların yaşamlarına ilişkin önemli bilgiler elde edeceğiz." şeklinde konuştu.

Mesut Varol - AA