Anasayfa / Etkinlikler

Ünlü akademisyenler Prof. Dr. Kemal Karpat'ı anlattılar

İstanbul Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından geçtiğimiz günlerde vefat eden Prof. Dr. Kemal Karpat için anma toplantısı gerçekleştirdi.

 

Topkapı Sarayı konferans salonunda gerçekleştirilen ve Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Özvar'ın oturum başkanlığını yaptığı programa konuşmacı olarak İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Şehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mehmet Genç, Şehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Coşkun Çakır ve Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alim Arlı katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Kemal Karpat’la 1990'lı yılların başında tanışıp söyleşi gerçekleştirdiğini ifade ederek, çok değerli bir ilim insanını kaybetmekten dolayı üzgün olduğunu belirtti.

Çoşkun Yılmaz: Bu millete ait her şeyi seven adam

Karpat'ı "Bu millete ait her şeyi seven adam" olarak niteleyen Yılmaz, "Bu topraklara bağlılık ve aslında sadece üzerinde yaşadığımız sınırları belli coğrafyayı değil bütün kültür coğrafyasını derinlemesine hissetmek Kemal Karpat'ta canlı olarak gördüğümüz, hepimizin de sahip olması gereken değerlerden birisidir." diye konuştu.

Yılmaz, Karpat'ın da Halil İnalcık, Şerif Mardin, Fuat Sezgin, Semavi Eyice gibi isimlerle Cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilgi ve alaka gördüğünü dile getirerek, cenazesiyle de yakından ilgilenilerek Fatih Camisi haziresinde toprağa verildiğini kaydetti.

Prof. Dr. Ak: İlk soyadı Hacıömer'di

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ak, Karpat'ın 14 Aralık 1943 yılında İstanbul Üniversitesi'ne kayıt olduğu zaman doldurduğu belgeyi göstererek buradaki bilgileri katılımcılarla paylaştı.

Ak, belgeye göre Karpat'ın soyadını önce Hacıömer olarak yazdığını sonra çizerek Karpat olarak değiştirdiğini aktardı.

Mehmet Genç: Türk milletini onun kadar benimsemiş çok az insan tanıdım.

Şehir Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mehmet Genç ise Kemal Karpat'ın Türk tarihçiliğinin çok az sayıdaki önemli isimlerinden olduğunu söyledi.

Karpat'ın kişisel olarak tevazu sahibi ve müsamahalı bir insan olduğunu bildiren Genç, "Türk milletini onun kadar benimsemiş çok az insan tanıdım. Türkiye'nin meselelerini kendi şahsi davası gibi heyecanla takip eden bir insandı. Hakikat sevgisi, Türk sevgisinden hiç geri kalmazdı. Türklüğü seviyor diye kusurlarını da savunan bir insan değildi. En basit Ermeni meselesindeki tutumu bize hakikati de kendi milleti kadar sevdiğini gösteriyor." şeklinde konuştu.

Şehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Çakır da Karpat'ın ilerleyen yaşına rağmen büyük bir ilim ve araştırma heyecanı ile çalıştığını belirterek, bu heyecanın doktorasını yeni bitirmiş akademisyenlerde bile görülmediğini söyledi.

Çakır, "entelektüel göçebe" olarak nitelediği Karpat'ın bütün akademik çalışmalarında kimlik ve ideoloji kavramları üzerinden özetlenebileceğini ifade ederek, "Osmanlı'yı, Cumhuriyeti konuşurken, Balkanları yazarken hep bir kimlik üzerinde durur. Bu kimlik Türk kimliği. Fakat hemen arkasından Türk kimliğinin kati surette etnik bir kimlik olmadığını yani içinde Arabını, Kürdünü, Lazını, Çerkesini vs. toplayan bir Türk kimliği olduğunu söyler. Bu bana Tazminat sonrasında ortaya çıkan Osmanlıcılık yaklaşımını biraz hatırlatır. Kendisi bu Türklüğü çok kuşatıcı, kapsayıcı, bir araya getirici bir kimlik olarak ortaya çıkarıyor. Karpat kimlik noktasında Türke vurgu yaparken ideoloji noktasında ise İslam'a -'hatta buna İslamcılık deyin' diyor- vurgu yapıyor." değerlendirmesini yaptı.

Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arlı ise Karpat'ın, Türk Demokrasi Tarihi kitabının uzun yıllardır aşılamadığını ifade ederek Arlı, şunları kaydetti: "1960'lı yıllarda Orta Doğu'daki değişim üzerine yazdığı kitabı çok geniş kapsamlı bir alan araştırmasıdır. Bütün Orta Doğu ülkelerini gezerek bürokratlar, devlet elitleri, parti liderleri, farklı toplum kesimlerinin önderleriyle yapılmış derinlemesine görüşmelere ve literatüre dayalı olarak yazılmış bir kitaptır. Kemal Karpat aslında ilk önce arşive yani birinci kaynaklara dayalı olarak araştırma yapan bir insan fakat disiplinler arası eğitimi dolayısıyla sosyal bilim metotlarını da çok seven bir insan. 1970'li yıllarda yazdığı The Gecekondu eserinde de sahaya olan ilgisini görüyoruz."

Mücahit Türetken - AA