UNESCO’dan Gazze Uyarısı: 200 Kültürel Miras Alanı ve 230 Gazeteci Yok Oldu
UNESCO Filistin Delegasyonu üyesi Sarah Abunada, İsrail’in iki yılı aşkın süredir Gazze’de yürüttüğü saldırıların yalnızca insani kayıplara değil, UNESCO’nun yetki alanındaki tüm sektörlerin—eğitim, kültür, bilim ve ifade özgürlüğünün—çökmesine yol açtığını vurguluyor. Okulların yüzde 90’ından fazlasının yıkıldığı, 200’ü aşkın kültürel miras alanının zarar gördüğü ve 230’dan fazla gazetecinin öldürüldüğü Gazze’de, yeniden inşa sürecinin milyarlarca dolarlık maliyet ve uzun yıllar gerekiyor.
UNESCO’nun Kuruluş Felsefesi ve “Hoşgörü” İlkesinin Kökeni
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), İkinci Dünya Savaşı’nın ardından insanlığın tanık olduğu büyük ölçekli şiddetin tekrarını engellemek amacıyla kuruldu. Örgütün 80. yılı vesilesiyle değerlendirmelerde bulunan UNESCO Filistin Delegasyonu üyesi Sarah Abunada, UNESCO’nun “barışı insanların zihinlerinde inşa etme” misyonunun bugün her zamankinden daha önemli olduğunu belirtiyor. Eğitim, bilim, kültür ve ifade özgürlüğünü temel sütunlar olarak benimseyen UNESCO, savaş sonrası dönemde hoşgörüyü, kültürel çeşitliliğe saygıyı ve dünya mirasının korunmasını merkezine yerleştirmiştir.
Bu bağlamda 16 Kasım, hem UNESCO’nun kuruluş yıl dönümü hem de Dünya Hoşgörü Günü olarak kutlanmakta; örgütün Hoşgörünün İlkeleri Bildirgesi ise kültürel çeşitliliğin ve temel insan haklarının korunmasını siyasal ve hukuksal bir zorunluluk olarak tanımlamaktadır.
Gazze’de UNESCO Yetki Alanındaki Tüm Sektörlerin Çöküşü
İsrail’in iki yılı aşkın süredir Gazze’de sürdürdüğü saldırılar, Abunada’nın ifadeleriyle “UNESCO’nun yetki alanına giren her şeyin yıkıldığı” bir tablo ortaya çıkardı. Eğitim alanında Gazze’deki okulların yüzde 90’ından fazlası tamamen ya da kısmen yıkılmış durumda. Bu yıkım, yalnızca eğitim altyapısının değil, nesillerin geleceğinin de ağır bir risk altında olduğunu gösteriyor.
Kültürel miras alanında ise 200’den fazla tarihi ve kültürel sit ağır tahribata uğradı. UNESCO’nun kültürel mirası korumaya yönelik çalışmalarının merkezinde yer alan bu yapılar, bölgenin kimliğini, tarihsel belleğini ve kültürel sürekliliğini temsil ediyor.
İfade özgürlüğü açısından tablo daha da çarpıcıdır: Gazze’de 230’u aşkın gazeteci öldürüldü ve bu sayı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir çatışmada kaydedilen en yüksek gazeteci kaybı olarak kayıtlara geçti. Bu durum yalnızca bilgi akışını değil, uluslararası kamuoyunun gerçeklere erişimini de kesintiye uğratmaktadır.
Abunada’ya göre Dünya Bankası’nın Gazze için öngördüğü 50 milyar doları aşan yeniden inşa maliyeti, bölgenin önümüzdeki yıllarda da ağır bir yeniden yapılanma süreci yaşayacağının göstergesidir.
UNESCO’nun Gazze İçin Attığı Adımlar ve Kültürel Mirasın İzlenmesi
UNESCO Filistin Delegasyonu, saldırıların başlamasından bu yana örgütün yetki alanındaki kayıpları belgelemeye ve azaltmaya yönelik çeşitli girişimler yürütüyor. 2023 yılında UNESCO Genel Kurulu’nun 42. Oturumu’nda alınan kararla, Gazze’deki kültürel sit alanları 'Tehlike Altındaki Dünya Mirası Listesi'ne dâhil edildi.
Bu çerçevede uydu kuruluşlarıyla işbirliği içinde kültürel miras alanlarının durumu düzenli olarak izleniyor.
Eğitim alanında Filistin Eğitim Bakanlığı ile yapılan işbirliği doğrultusunda üniversitelerin veri tabanlarını birleştiren “Sanal Kampüs” projesi, öğrencilerin eğitime erişiminde asgari süreklilik sağlamayı hedefliyor. UNESCO’nun bu projelere ayırdığı bütçe 2 milyon dolar seviyesinde olsa da Abunada, fon açığının oldukça büyük olduğunu ve üye devletlerin desteğinin sürmesi gerektiğini vurguluyor.
Hoşgörü İlkesinin Bugünkü Anlamı ve UNESCO’nun Küresel Rolü
“Dünya Hoşgörü Günü”, UNESCO’nun uluslararası barışı kültür, eğitim ve iletişim yoluyla inşa etme ideallerinin bir hatırlatıcısı niteliğinde. Bildirgede hoşgörü; kültürel çeşitliliği kabul etme, temel özgürlükleri tanıma ve barış kültürünü teşvik eden aktif bir tutum olarak tanımlanmaktadır. Modern dünyada artan çatışmalar, kutuplaşma ve hoşgörüsüzlük göz önünde bulundurulduğunda, bu ilkenin güncelliği daha da belirginleşmektedir.
UNESCO’nun 1945’te Türkiye dahil 37 ülke tarafından kurulmasından bu yana kültürel ve doğal mirası koruma misyonu sürmektedir. Gazze örneği ise örgütün misyonunun barış, hoşgörü ve kültürel miras açısından ne kadar hayati olduğunu bir kez daha göstermektedir. Abunada’nın çağrısı nettir: “Olanları gömmek yerine doğru şekilde belgelendirmek ve Filistinlilere daha fazla söz hakkı tanımak gerekiyor.”
Şeyma Yiğit aa