Anasayfa / Antropoloji

Uffington Beyaz Atı jeoglifi efsanevi güneş atı olabilir

Britanya’daki devasa Uffington Beyaz Atı jeoglifinin, gökyüzünde güneşi bir savaş arabası gibi çeken efsanevi güneş atının temsili olabileceği savunuldu.

 

Dev bir atın resmedildiği büyük tarih öncesi Britanya’daki devasa Uffington Beyaz Atı jeoglifinin (Uffington White Horse geoglyph) geleneksel olarak Berkshire Downs’ta yaşayan tarih öncesi insanlar için mülkiyet, bölge veya grup kimliği sembolü olduğu düşünülmekteydi. Fakat şimdi akademisyenler, 110 metrelik yamaç jeogliflerini tekrar inceliyor ve ortaya çıkan yeni bir arkeolojik yorum, bu jeoglifin gökyüzünde güneşi bir savaş arabası gibi çeken ve efsanevi bir canavar olan “güneş atı”nın bir temsili olduğunu savunuyor.

İngiltere’nin güneyindeki Uffington Beyaz Atı, dünyadaki en eski dev oyma figürlerden yani jeogliflerden biri. Uzatılmış stilize at, en iyi şekilde gökyüzünden görülebiliyor, oysa ki bu jeoglif, bin yıl önce, yani bir insanın bu bakış açısından mahrum olduğu zamanlarda yapıldı. MÖ 2. binyılın sonlarında ya da MÖ 1. binyılın başlarında, jeoliglifin beyaz tebeşir anakayayı açığa çıkararak yamacın içine oyulmuş olduğu düşünülmekte.

"Bu büyük figür, yirminci yüzyılın başlarından bu yana yeni bir yorum getirmedi. Formu tatmin edici bir şekilde açıklayamayan arkeologlar, atın farklı doğasını ve muhtemel önemini toprağın daha önceki sakinlerine kabul etmekten çekindiler. Resmin daha geniş arkeolojik alan içerisinde bağlamını inceleyerek, Uffington oymacılığının, daha sonra tarih öncesi Avrupa'da ikonografide bulunan güneş atının bir gösterimi olduğu argümanı yapılabilir" diyen Southampton Üniversitesi öğretim üyesi arkeolog Joshua Pollard, geleneksel yorumlamanın sözkonusu alan için uygun olmadığı sonucuna varmadan önce alanı birçok kere ziyaret etti.

Birkaç kilometre boyunca görülecek şekilde tasarlanmış bir mülkiyet işareti olarak figür, oldukça garip bir biçimde yerleştirilmiş. Figür, bir vadinin hafif eğimli yamacında durmakta. Oysa jeoliglif, vadinin dik bir yamacına daha kolaylıkla oyulabilir ve bu da onun yere işlenmesini daha da kolaylaştırabilirdi.

Atın bedeni tepenin yatay sınırlarına paralel uzanmıyor, bunun yerine yamaca bağlıymış gibi biraz yokuş yukarı işaret edecek şekilde döndürülmüş. Bunun ötesinde, uzun bir höyük, Demir Çağı’nda inşa edilmiş yuvarlak bir tümülüs ve Uffington Kalesi de dahil olmak üzere çevresinde birçok tarihöncesi arkeolojik alan bulunuyor. Atın arkasında ise Dragon Hill olarak bilinen bir yer bulunuyor. Bu alandaki görüntü, tepeyi batıya doğru bağlamış gibi gözüküyor.

At neden yerden görünümü zorlaştıracak şekilde hafif meyilli yamaca oyulmuştu? Neden açısı eğik? At neden sabit durmak yerine koşuyor?

Atın bir toprak işareti olarak değil de bir güneş atı olarak görülmesi durumunda bu soruların hepsine cevap verilebiliyor.

Arkeolog Pollard, “Atın konumunu ve hareket rotasını takip ederseniz, bu, kışortası güneşinin açısına denk gelmektedir ” diyor.

23 Kasım 2015’teki Kış ortası güneşinin fotoğrafı, daha iyi bir görünürlük için Beyaz At dijital olarak vurgulanmıştır.

Güneş atı, Tunç Çağı Avrupa’sında yaygın bir kavramdı. Benzer görseller, bronz bıçaklardan, dönemin altın ve gümüş sikkelerine kadar eserler üzerinde oyulmuş olarak bulunabilir. Bu geleneğin, Hint Avrupa kültürlerinde çok daha eski kökleri bulunmakta.

Pollard, Antiquity dergisinde Beyaz Atla ilgili bir yazısında, “Gün boyunca bir at ya da at arabası ile gökyüzüne çekilen ve bir tekne ya da at arabasıyla gece yeraltına taşınan güneş kavramı, Hint-Avrupa mitolojileri ve kozmolojilerinde yinelenen bir özelliktir.” diye belirtiyor.

Pollard, atın tuhaf pozisyonunun nedeninin bu olduğunu söylüyor. Bu jeoliglif, kışortası güneşi çizgisini izleyerek dört nala koşan bir güneş atı. Eğer yorum doğruysa, bu bizlere o sırada Britanya ve Avrupa’nın geri kalanı arasındaki kültürel geleneklerde bir bağlantı sunuyor ve bir tanesi de tarih öncesi dönemlere uzanıyor.

Pollard, “Güney Britanya’da Avrupa’nın geri kalanına kıyasla farklı bir dini gelenek görmüyoruz.” diyor.

“İfade ettiğimiz, Berkshire Downs’taki bu özel konumun muazzam bir kutsal önem taşıdığının düşülmesi. Belki de peyzajı ve Uffington’da gördüğümüz çarpıcı doğal özellikleri, çeşitli inovasyon ve dini faaliyetler için odak noktası olarak düşünebiliriz. Törensel etkinlikler için bölgesel ya da hatta bölgeler arası bir odak olarak hareket etmiş olabilir”.

- Arkeolofili