Üç Bin Yıllık Altın Bilezik: Antik Mısır Eseri Nasıl Yok Edildi?
Mısır’ın başkenti Kahire’deki Mısır Müzesi'nde, Antik Mısır’ın Üçüncü Ara Dönemi’ne ait paha biçilmez bir altın bileziğin çalındığı ve zincirleme el değiştirerek eritildiği ortaya çıktı. Soruşturma sonucunda, olayın bir restorasyon teknisyeni tarafından başlatıldığı ve bileziğin birkaç farklı kişi aracılığıyla takı atölyelerinde eritilip başka ürünlere dönüştürüldüğü belirlendi. Şüpheliler yakalanarak adalete teslim edildi. Olay, uluslararası kültürel miras güvenliği açısından da endişe yaratıyo
Tarihi Eser Kaçakçılığında Yeni Bir Örnek: Kahire’deki Müze Hırsızlığı
Olayın Ortaya Çıkışı ve İlk Bulgular
13 Eylül 2025’te Mısır İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklama, Antik Mısır’a ait bir eserin ortadan kaybolduğunu duyurdu. Açıklamaya göre, Mısır Müzesi’nin restorasyon atölyesinde bulunan demir kasada saklanan, Üçüncü Ara Dönem’e (MÖ 1075–652) ait altın bilezik envanter kontrolü sırasında yerinde bulunamadı. Söz konusu bileziğin, müze kayıtlarında kültürel ve maddi açıdan yüksek değere sahip olduğu belirtildi. Olayın hemen ardından başlatılan soruşturma, eserin yalnızca çalınmakla kalmayıp tamamen yok edildiğini de gün yüzüne çıkardı.
Soruşturma Süreci ve Şüphelilerin Profili
Yapılan araştırmalar, hırsızlığın failinin doğrudan müze bünyesinde çalışan bir restorasyon teknikeri olduğunu ortaya koydu. Teknisyenin 9 Eylül’de bileziği çaldığı ve kısa süre sonra Kahire’deki bir gümüş tüccarı ile iletişime geçtiği tespit edildi. Tüccarın, eseri 180 bin cüneyhe (yaklaşık 3.750 dolar) bir altın atölyesi sahibine sattığı, onun da bileziği 194 bin cüneyhe (yaklaşık 4.000 dolar) karşılığında bir dökümhane işçisine devrettiği anlaşıldı. Süreç, eserin birkaç aracı üzerinden el değiştirerek sonunda eritilip başka bir mücevhere dönüştürülmesiyle sonuçlandı.
Kültürel Değerin Telafisi Mümkün mü?
Üçüncü Ara Dönem, Antik Mısır tarihinde siyasi bölünmelerin ve kültürel yeniden yapılanmanın yaşandığı bir dönemi temsil eder. Bu dönemden kalan orijinal eserler, sadece arkeolojik değil, aynı zamanda tarihsel sembolizm açısından da büyük öneme sahiptir. Uzmanlar, söz konusu bileziğin yaklaşık üç bin yıllık olduğu ve eşi benzeri bulunmadığı görüşünde birleşiyor. Eserin tamamen eritilmiş olması, yalnızca fiziksel bir kayıp değil, aynı zamanda kültürel bir travma olarak değerlendirilmekte. Bu durum, müze güvenliği ve kültürel varlıkların korunmasına ilişkin uluslararası protokollerin yeniden gözden geçirilmesini zorunlu kılıyor.
Adli Süreç ve Uluslararası Tepkiler
Soruşturma sonucunda tüm şüpheliler yakalanmış ve suçlarını itiraf etmişlerdir. Elde edilen gelir devlet tarafından el konularak hazineye aktarılmıştır. Ancak eserin fiziksel olarak geri kazanılamamış olması, kamuoyunda ciddi tepkilere neden olmuştur. Uluslararası medya organları, özellikle Batı Avrupa basını olaya geniş yer vermiş ve Mısır’daki müze güvenliğinin yeniden yapılandırılması çağrısında bulunmuştur. UNESCO ve diğer kültürel miras kuruluşları da konuya ilişkin kaygılarını dile getirmiştir.
Hussien Elkabany, Gülşen Topçu, Ali Semerci - aa