Tuz Gölü Tehlikede: Kuraklık Gölü Adım Adım Yutuyor
Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, son yıllarda küresel ısınma ve yağış azlığı nedeniyle hızla küçülüyor. Bir zamanlar binlerce flamingonun kuluçka alanı olan göl, bugün kuraklık ve kontrolsüz su kullanımı yüzünden alarm veriyor. Uzmanlar, yeraltı sularının tükenmesiyle birlikte biyolojik çeşitliliğin de geri dönülmez bir şekilde azaldığı uyarısında bulunuyor.
Gölün Çekilmesi Artık Gözle Görülüyor
Ankara, Konya ve Aksaray il sınırlarının kesiştiği noktada yer alan Tuz Gölü, Türkiye’nin en önemli sulak alanlarından biri. Hem ekolojik hem de ekonomik açıdan büyük öneme sahip olan bu göl, binlerce kuş türüne, özellikle de flamingolara ev sahipliği yapıyor. Ancak son yıllarda göldeki su seviyesinin hızla azalması, bölgedeki yaşamı tehdit eder hale geldi.
Yapılan son ölçümlere göre gölde yalnızca 9 bin hektarlık bir alanın suyla kaplı olduğu belirlendi. Bu oran, geçmiş yıllara göre dramatik bir düşüşe işaret ediyor. Tuz oranı yüksek olmasına rağmen göl, “tuzu seven” endemik bitkiler için de bir yaşam kaynağıydı. Ancak artık bu ekosistem bile kuraklığın etkilerini taşıyor.
“Tuz Gölü 130 Bin Futbol Sahasından 13 Bine Düştü”
Aksaray Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melayib Bilgin, Türkiye’de kuraklığın etkisinin en sert hissedildiği bölgenin Konya Ovası olduğunu belirtiyor. Bilgin’e göre, yağışların azalması ve artan sıcaklıklar Tuz Gölü’nü her geçen yıl biraz daha küçültüyor:
“Bahar aylarından itibaren yağış neredeyse hiç olmadı. Tuz Gölü, 130 bin futbol sahası büyüklüğünden 13 bine kadar düştü. Gölü ziyaret eden herkes kuraklığın boyutlarını artık çıplak gözle görebiliyor.”
Bilgin, gölün küçülmesiyle birlikte flamingoların erken göç ettiğini ve daha az yavru bıraktığını da vurguluyor. Kuruyan alanlarda besin kaynaklarının yok olması, göçmen kuşların yaşam döngüsünü ciddi şekilde etkiliyor.
Flamingolar Erken Göçte, Canlılar Tehlikede
Tuz Gölü yalnızca kuşlar için değil, birçok endemik bitki ve mikroorganizma için de hayati önemde. Ancak suyun çekilmesiyle birlikte bu canlı türleri yaşam alanlarını kaybediyor. Göldeki değişim sadece doğal yaşamı değil, çevresel dengenin tümünü tehdit ediyor.
Flamingoların erken göç etmesi, göldeki besin zincirinde kırılma yaşandığının en açık göstergesi. Uzmanlara göre bu durumun devam etmesi, önümüzdeki yıllarda gölde flamingo kolonilerinin tamamen yok olması riskini gündeme getiriyor.
Prof. Dr. Bilgin, “Kuraklıkla birlikte sadece su değil, canlılık da gölden çekiliyor,” diyerek durumu özetliyor.
Yeraltı Suları Alarm Veriyor
Kuraklıkla mücadelede en kritik noktalardan biri de yeraltı sularının kontrolsüz kullanımı. Bilgin, bölgedeki tarım faaliyetlerinin bu süreci hızlandırdığını söylüyor:
“Eskiden 30 metreden çıkarılan yeraltı suları bugün 300 metreye kadar indi. Bu, çok ciddi bir tehlike. Yeraltı suyu çekildikçe hem obruklar artıyor hem de ekosistem çöküyor.”
Çiftçilerin bilinçsiz sulama yöntemleriyle su kaynaklarını tükettiğine dikkat çeken Bilgin, bol su isteyen ürünlerin ekilmemesi gerektiğini vurguluyor. Ona göre, kontrolsüz tarım ve yanlış ürün tercihi sürdüğü sürece Tuz Gölü’nü kurtarmak imkânsız hale gelecek.
“Suyumuzu Korumazsak Gelecek Nesiller Susuz Kalacak”
Prof. Dr. Bilgin, çözümün ancak su yönetiminde sürdürülebilir politikaların uygulanmasıyla mümkün olduğunu belirtiyor. Gölün tamamen kuruması durumunda hem bölge ekonomisinin hem de Türkiye’nin doğal mirasının büyük zarar göreceğini ifade eden Bilgin, sözlerini şu uyarıyla tamamlıyor:
“Suyumuzu korumamız gerekiyor. Eğer bu şekilde devam edersek gelecek nesillere su bırakamayacağız. Tuz Gölü sadece bir göl değil, bir yaşam alanıdır. Bu alanın korunması, hepimizin sorumluluğudur.”
Tuz Gölü’nün kuraklık karşısında verdiği mücadele, aslında tüm dünyanın ortak çevre sorunlarının bir özeti niteliğinde. Uzmanların uyarısı net: Eğer bugünden önlem alınmazsa, Tuz Gölü haritalardan silinen bir göl haline gelebilir.
Zekeriya Karadavut aa