Troya’da Yeni Keşifler: 4.500 Yıllık Alet ve Takılar Arkeolojik Tartışmaları Yeniden Şekillendiriyor
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Troya Antik Kenti’nde 2025 kazı sezonu, arkeoloji literatüründe önemli bir kırılma noktası olarak değerlendirilecek yeni bulgularla tamamlandı. Bu yıl gün ışığına çıkarılan 4.500 yıllık altın spiral broş, yeşim taşı, deniz kabuğundan boncuklar ve tunç ile kemik aletler, Schliemann döneminden bu yana tartışılan “hazine konteksti”ne yeni veriler sunuyor.
Troya’da Süreklilik Arz Eden Kazı Çalışmaları
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve yaklaşık 5.500 yıllık bir geçmişe sahip Troya Antik Kenti’nde yürütülen bu yılki kazı çalışmaları, hem kronolojik hem de kültürel açıdan yeni veriler ortaya koydu. Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) ile ana sponsor İÇDAŞ AŞ’nin destekleriyle 12 ay boyunca kesintisiz sürdürülen kazılar, Troya araştırmalarının uzun soluklu doğasını bir kez daha vurguluyor.
Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Troya’da “Geleceğe Miras Projesi” kapsamında yürütülen çalışmaların yalnızca arkeolojik buluntu üretmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda kentin uzun süredir tartışılan tarihsel bağlamlarını yeniden değerlendirmeyi mümkün kıldığını belirtiyor. Hem öğrencilik yıllarından bu yana yaklaşık 40 yıldır kazılara tanıklık eden hem de farklı dönemlerde çok sayıda keşfin aktif öznesi olan Aslan, bu yılki buluntuların kazı tarihçesi açısından özel bir yere sahip olduğunun altını çiziyor.
Schliemann’ın Tartışmalı Mirası ve Buluntu Bağlamı
Troya kazılarının 19. yüzyılın sonlarında Heinrich Schliemann tarafından başlatılan ilk dönemlerinden bu yana, özellikle kaçırılan hazine buluntuları, altın nesneler, mücevherler ve çeşitli aletler tarihsel, kültürel ve mekânsal bağlamları bakımından bilimsel tartışmaların odak noktasını oluşturdu. Söz konusu tartışmalar, buluntuların hangi yapısal birimlerden çıktığı, tarihlendirilmesi ve diğer buluntularla ilişkileri gibi temel sorular etrafında şekillendi.
Prof. Aslan, bu yıl bulunan altın spiral broş, yeşim taşı, deniz kabuğundan boncuk tanesi, tunç iğne ve kemik aletlerin, özellikle Schliemann’ın tartışmalı hazine buluntularıyla kıyaslandığında çok daha sağlam bir kontekst sağladığını belirtiyor. Yeni buluntuların “yerinde ve stratigrafik olarak tanımlanabilir” konumlarda ortaya çıkması, yaklaşık 150 yıllık tartışmaların yeniden ele alınmasını mümkün kılıyor.
4.500 Yıllık Buluntular: Teknoloji, Zanaat ve Sosyoekonomik İpuçları
Bu yılki buluntuların MÖ 2500’lere—yani günümüzden yaklaşık 4.500 yıl öncesine—tarihlenmesi, Troya II tabakasıyla uyumlu bir kronoloji sunuyor. Prof. Dr. Aslan’a göre altın broş ve takı grubuna ait parçalar, o dönemin zanaatkârlık bilgisini, metal işleme tekniklerini ve tekstil/deri üretim süreçlerine işaret eden önemli veriler barındırıyor.
Tunç iğne ve kemik aletlerin aynı mekânsal birimde ele geçmesi, söz konusu yapı alanının tekstil ya da deri işçiliğiyle ilişkili olabileceğini düşündürüyor. Buna ek olarak yeşim taşı ve deniz kabuğundan üretilmiş boncuklar, Troya’nın yalnızca yerel değil, aynı zamanda uluslararası ticaret ağlarına da dahil olduğunu gösteriyor. Bu malzemelerin çoğunun Troya çevresinde doğal olarak bulunmaması, dönemin kıtalararası mal alışverişine vurgu yapıyor.
Yeni Verilerin Troya Araştırmalarına Katkısı
Altın spiral broşun ve beraberindeki takı-aşınma izleri taşıyan aletlerin buluntu kontekstinin net biçimde tespit edilmesi, Troya’nın erken dönem sosyal yapısına ilişkin yorumların güçlenmesini sağlıyor. Alan içinde özel yapıların varlığı, elit bir sınıfın ya da ritüel pratiklerin izleri olarak değerlendirilebilir.
Bu buluntular aynı zamanda Schliemann döneminde ortaya çıkarılan hazinenin ait olduğu tabaka, kullanım amacı ve sosyal çevreye ilişkin tartışmalara yeni bir boyut kazandırıyor. Böylece Troya’nın erken tarihine yönelik hem kronolojik hem de kültürel çerçeve daha bütüncül bir yapıya kavuşuyor.
Burak Akay aa