Anasayfa / Aktüel

Silivrikapı'da asılı 110 kiloluk gürzün sahibi İdris Ağa kimdi?

Kitabeye göre; Pehlivan İdris Ağa 1630'lu yıllarda yaşadı. Dördüncü Murat döneminin gürzde etkili, muhtemelen piyade askerlerinden biri. Eski saray pehlivanlarından ve saray baltacılarından olduğu belirtiliyor.

 

Yakın dövüş savaş araçlarından gürzün Osmanlı'da "kopuz" ve "bozdoğan" isimleriyle de isimlendirildiğini belirtenTarihçi Zafer Bilgili, Osmanlıdöneminde rekor sayılacak başarı sergileyenlerin adını yaşatmak için, kullandığı aletin surlara asıldığını ifade ederek, "Başarısının nişanesi, simgesi olarak savaş aleti bir noktaya asılıyor. Bu bir Osmanlı geleneği. Bu gürzler, o dönemde başarılı olan askerlerin, başarı sembollerinin herkes tarafından bilinmesi, tanınması ve hayır ile yad edilmesi adına aslında asılıyor." diye konuştu.

Silivrikapı'daki gürzün orijinali askeri müzede

Son döneme kadar Silivrikapı'da gürzün orijinalinin bulunduğunu, kazaya uğrama ve çalınma tehlikesinden dolayı yerine kopyasının konulup, aslının müzeye kaldırıldığını hatırlatan Bilgili, "Silivrikapı'da gürzün altında bulunan kitabede, 'Burada eski saray baltacılarından Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü bulunmaktadır. Bu gürze nazar edip, Fatiha okuyanlar iman ile gide' yazıyor. Osmanlı'da güç sembolü olan gürzün, 'dosta güven düşmana korku vermesi' amaçlanıyor.

Pehlivan İdris Ağa kimdir?

"Silivrikapı'da gerçeğe yakın bir kopyası bulunan gürzün sahibi Pehlivan İdris Ağa 1630'lu yıllarda yaşadı. Dördüncü Murat döneminin gürzde etkili olan, muhtemelen yaya (piyade) dediğimiz askerlerinden biri. Eski saray pehlivanlarından hatta saray baltacılarından diye geçiyor kitabede. O gürzün ağırlığı tarihi evraklarda 86 okka diye geçiyor. Yaklaşık 110 kilogram gibi bir ağırlığının olduğunu düşündüğümüzde ağır sporu yapabilen, usta bir pehlivan askerden bahsediyoruz. Pehlivan İdris Ağa'nın gürzü Askeri Müze'de sergileniyor. Dönemin padişahı 4. Murat' da pehlivan yapılı, iri yarı, askerin de önünde sefere katılan, onları motive eden ve askerin sefer esnasındaki özgüvenini artıran biriydi. 1600'lü yıllar 'Osmanlı tekrar dirilir mi?, 'Bu Dördüncü Murat'la olabilir mi?' diye Osmanlı'nın ümit vadettiği yıllar. Mareşal olarak da öne çıkan bir padişah. Yani yalnızca bir siyasi başkanlık değil, aynı zamanda bir ordu başkanlığı da söz konusu 4. Murat'ta." dedi.

Osmanlı'nın son döneminde okçuların nişan taşlarını da yad etme amaçlı kullandıklarını ifade eden Bilgili, Okmeydanı ve Nişantaşı semtlerinin isimlerinin buralardan geldiğini hatırlattı..

Bilgili, "Osmanlı, yaptığı başarının görülmesi, bilinmesi ve tanınmasını sağlayacak ufak ufak simgeler koyar. Bu simgelerle de insanların hem bir dönem neler yaşandığına tanıklık etmesini sağlar hem de bir taraftan bunu yapan kişilerin hayırla yad edilmesini sağlayacak ufak kitabeler koyar" dedi.