Anasayfa / Restorasyon / Türkiye

Şerefiye Sarnıcı 8 yıl sonra ziyarete açıldı

Restorasyonu tamamlanan Şerefiye Sarnıcı, önemli bir turizm destinasyonu olarak dikkati çekiyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılan sarnıç, kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapacak.

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restorasyonu tamamlanan Şerefiye Sarnıcı'nın açılışı gerçekleştirildi.

Şerefiye Sarnıcı'nda Aşk ve Hiç Sergisi

Bizans İmparatoru II. Theodosius döneminde 428-443 yılları arasında inşa edilen Şerefiye Sarnıcı, 8 yıllık restorasyon çalışmasının ardından ziyarete açıldı.

Fatih Piyer Loti Caddesi üzerinde bulunan sarnıcın açılışında, İranlı sanatçı Ahmet Nejat'ın "Hiç Hali" isimli sergisi, altın renkli küre ve küreyi çevreleyen "Aşk ve Hiç" yazısı, Mevlana Celalettin-i Rumi'nin şiirlerinden oluşan ses tasarımı ve suya yansıtılan kelimelerle görsel şölene dönüştürüldü.

İBB tarafından restorasyonu tamamlanan Şerefiye Sarnıcı, önemli bir turizm destinasyonu olarak dikkati çekiyor. Yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılan sarnıç, kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapacak.

Öte yandan, sarnıcı ziyaret etmek isteyen ancak dik merdivenlerden inmekte zorlanabilecekler, ayrıca yaşlı, engelli ve çocuklu aileler için özel bir asansör yapıldı.

Medeniyetlerin bize hediye ettiği güzel eserler

Fatih Piyer Loti Caddesi'ndeki sarnıcın açılışında konuşan İstanbul Valisi Vasip Şahin, sarnıcın yapımında ve restorasyonunda emeği geçenlere ve "Hiç Hali" isimli sergisinde çalışmalarını sergileyen Ahmet Nejat'a teşekkür ederek, "İstanbul, bin 600 yıllık ve çok nadide, gürültüsüz, gösteriş olmadan ama aslında ağırbaşlı ve vakur bir tanıtımla hizmete açılan önemli bir eseri, sarnıcı bugün yeniden kazanıyor." dedi.

İstanbul'un, bilinen, okunan ve yaşanan olmak üzere 3 ayrı bilgiye sahip olduğunu ifade eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün hamdolsun, okuduğumuz zaman göremediğimiz İstanbul'u, yeniden yaşamaya başlıyoruz. Böylece İstanbul, yeniden ortaya çıkmaya ve kendini göstermeye başlıyor. Yani İstanbul, eski güzellikleri ve medeniyet izlerinin taşındığı ve tanıştırıldığı o güzel eserlerle tekrar süsleniyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı'mız, Vakıflar Genel Müdürlüğü'müz, İBB başta olmak üzere belediyelerimiz ve Valilik olarak biz, dört bir koldan tarihimizin bize miras bıraktığı, topraklardan yaşamış olan medeniyetlerin bize hediye ettiği güzel eserleri tekrar gün yüzüne çıkarmış oluyoruz."

Böylece 30-40 sene önce yaşanılan İstanbul'dan daha zengin ve güzel bir İstanbul'da yaşanıldığını vurgulayan Şahin, "Etrafı binalarla kuşatılmış veya burada olduğu gibi üstüne binalar yapılmış, mezbelelik hale gelmiş birçok eser bugün gün yüzüne çıkarılıyor ve çıkarılmaya devam edecektir. Bilinçlenme ve bu konudaki uzmanlar arttıkça, ayırdığımız kaynaklar büyüdükçe İstanbul, gelecekte çok daha güzel ve medeniyet izlerinin ortaya çıktığı bir şehir olarak İstanbullulara, ülkemize ve tüm insanlığa hizmet edecektir." şeklinde konuştu.

- "Sarnıç, başkalarının elinde olsaydı yıkılıp başka bir hale getirilmiş olabilirdi"

Vali Şahin, bir medeniyetin en önemli konu ve başlıklardan bir tanesinin de su medeniyeti olduğuna işaret ederek, "Su medeniyetinin bu topraklarda, Bizans ve Bizans öncesi çağlarda nasıl geliştirildiğini ve Osmanlı Devleti'nin tevarüs ettikten sonra nasıl koruyup, teknik ve mimari olarak da hiçbir komplekse kapılmadan nasıl zenginleştirildiğini gösteren en iyi eserlerden birisidir." değerlendirmesinde bulundu.

Osmanlı Devleti'nden gelen bir gelenekle, tarihi eserlere sahip çıkan yeni neslin evlatlarının, bundan sonra da kültür ve geleneğini, geleceğe taşıyacağından hiç şüphe duymadığını aktaran Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sarnıç, başkalarının elinde olsaydı yıkılıp başka bir hale getirilmiş olabilirdi. Bugün ise Bizans ve Bizans öncesi değerlerin bu topraklarda hala ayakta kalıyor olması, bizim millet ve devlet olarak olarak övüncümüzdür. Biz hiçbir zaman hiçbir medeniyetin düşmanlığını yapmamış ve onların izlerinin silinmesine dair bir körlük içerisine girmemişizdir. Hem onları yaşatmış, onlardan ilham alarak yeni eserler yapmışız, hem de kendi özgün medeniyetimizi oluşturmuşuz. Bu topraklarda oluşturulan medeniyet aslında mecz edilmiş bir medeniyettir ama bu millet, bunu kendine o kadar güvenerek gerçekleştirmiş ki baktığınız da Anadolu ve İstanbul'a kültür ve medeniyet mührünü nakşetmiştir."

Sarnıcın yeniden hayata döndürülmesinin nedenlerini ve önemini

İBB Başkanı Mevlüt Uysal da bir tarihi eserin daha İstanbulluların ve misafir olarak gelenlerin istifadesine sunulduğunu belirterek, "İstanbul'da daha önce gezip gördüğümüz sarnıçlarımız var. Yerebatan Sarnıcı, Binbirdirek Sarnıcı'ndan sonra şimdi de Şerefiye Sarnıcımız olmuştur." diye konuştu.

Tarihi eserlere bakıldığı zaman İstanbul'un ne kadar büyük bir medeniyete ev sahipliği yaptığının ortaya çıktığını dile getiren Uysal, şunları söyledi:

"İstanbul, üç ayrı medeniye ev sahipliği yaparak başkent olmuştur. Gerçekten sarnıçlar, bunun şahidi, ispatı ve göstergesidir. Eskiden dışarıdan getirilen sular depolandığı gibi yağmur sularının da depolandığını biliyoruz. Günümüzde ise mevcut yağmur sularının kirletilmeden biriktirip, tekrar kullanılır hale getirilmesi o dönemde ne kadar büyük bir medeniyetin olduğunun ispatıdır."

Uysal, sarnıcın yeniden hayata döndürülmesinin nedenlerini ve önemini anlatarak, bir zamanlar su sorununu aşmak için yapılan sarnıçların, şimdi su ihtiyacı nedeniyle açılmadığına dikkati çekerek, "Şimdi İstanbul'un su probleminden bahsetmiyoruz. Günümüzde İstanbul'un nüfusu yaklaşık 15 milyon olmasına rağmen, su sorununun çözülmüş olması bize bir sevinç ve gurur kaynağıdır. Yaklaşık 50 yıl su problemimizin olmadığını gösteriyor bu manada emeği geçenlere teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Ayasofya'dan 100 yıl daha eski

Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de eskiden sarnıcın üstünde Eminönü Belediye Binası'nın olduğunu dile getirerek, "Fatih'in olağanüstü bir yerindeyiz. Bin 600 yıllık bir sarnıç, Ayasofya'dan 100 yıl daha eski ve önemli sarnıçlarından bir tanesidir. Sarnıcın kendisi muhteşem ve içerisinde de geleneğimizi çizgilerini taşıyan sanatın da sergilendiği bir mekan haline geldi. Dünyada bunun örneğini bulmak çok mümkün değil diye düşünüyorum. Sarnıcın yapım aşamasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum." dedi.

Yaklaşık bin 600 yıldır ayakta duruyor

Tarihçi Halil Fahri Yılmaz ise sarnıcın tarihi süreciyle ilgili bilgi vererek, "5. yüzyılda inşa edilmiş, 19. yüzyıldan itibaren de Şerefiye Sarnıcı olarak biliniyor. Yaklaşık bin 600 yıldır ayakta duran bir sarnıçla karşı karşıyayız. Muhtemelen 5. yüzyılda Bizans İmparatoru II. Theodosius döneminde özenle inşa edilmiş ve içinde 32 tane sütunu olan bir sarnıçtır." şeklinde konuştu.

Ayşe Büşra Erkeç - AA