Anasayfa / Kazılar

Selçuklu ve Bizans’ın Stratejik Kalesi Malazgirt’te Arkeolojik Kazılar Başladı

Muş’un Malazgirt ilçesinde yer alan ve Bizans ile Selçuklular için stratejik bir savunma noktası olan Malazgirt Kalesi, kapsamlı bir arkeolojik kazı çalışmasıyla yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. Muş Alparslan Üniversitesi tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanlığının onayıyla Kültür ve Turizm Bakanlığının himayesinde yürütülen proje, Anadolu tarihinin dönüm noktalarından biri olan Malazgirt’in kültürel mirasını görünür kılmayı amaçlıyor.

 

Malazgirt Kalesi’nde Tarihi Dönüm Noktası: Kazılar Başladı
Anadolu’nun kapısı olarak bilinen Malazgirt, 1071’de Türklerin Anadolu’ya girişini simgeleyen Malazgirt Zaferi ile tarihsel bellekte ayrıcalıklı bir yer edinmiştir. Bu önemli dönüm noktasına ev sahipliği yapan Malazgirt Kalesi’nde, Muş Alparslan Üniversitesi’nin öncülüğünde başlatılan kazı çalışmaları kentin tarihsel kimliğini yeniden gün yüzüne çıkarma amacını taşıyor.

Cumhurbaşkanlığınca onaylanan ve Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle yürütülen proje, “Tarihi Malazgirt Kenti Kazıları” adı altında bölgenin arkeolojik potansiyelini ortaya koymayı hedefliyor. Kazı başkanlığını üstlenen Muş Alparslan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Dr. Ahmet Oğuzhan Karaçetin, farklı branşlardan 30 akademisyenin görev aldığı ekip ile birlikte çalışmaları sürdürüyor.

Kazıların ilk aşaması, kalenin iç giriş kapısında yoğunlaşmış durumda. Bu bölümde yürütülen çalışmalar, kalenin mimari yapısını, kullanım biçimlerini ve farklı dönemlerdeki işlevlerini açığa çıkarmayı amaçlıyor. Karaçetin, Malazgirt Kalesi’nin hem Bizans hem de Selçuklular açısından bir “garnizon kalesi” niteliği taşıdığını vurgulayarak, yapının Yukarı Murat Havzası’nı kontrol eden stratejik konumunun kazıların önemini artırdığını belirtiyor.

Savunma Sistemleri ve Kültürel Belleğin İzleri
Kazı çalışmaları yalnızca mimari unsurları değil, aynı zamanda dönemin siyasi ve askeri dinamiklerini anlamaya da ışık tutuyor. Bizans ve Selçuklu arasındaki çekişmenin merkezinde yer alan Malazgirt Kalesi, bölgenin güvenliği ve hâkimiyeti açısından belirleyici bir unsur olmuştu. Bu nedenle, kazılar aracılığıyla ortaya çıkarılacak veriler, yalnızca mimarlık tarihi açısından değil, askeri strateji ve Anadolu’daki güç dengeleri bağlamında da akademik çevrelere katkı sunacak.

Dr. Karaçetin, kazıların ilerlemesiyle birlikte kalenin savunma sistemlerinin gün yüzüne çıkarılacağını, yapım tekniklerinin ve aşamalarının inceleneceğini ifade ediyor. Bu süreçte, Doğu Roma İmparatorluğu’nun sınır güvenliği anlayışıyla Selçuklu dönemindeki stratejik yaklaşımlar arasında karşılaştırmalar yapma imkânı doğacak. Aynı zamanda kalenin çatışma alanlarından biri olduğuna dair tarihsel kaynaklarla örtüşen bulguların, bölgenin savaş tarihine somut kanıtlar eklemesi bekleniyor.

Uzun vadede, kazı ekibinin hedefi yalnızca kaleyi açığa çıkarmakla sınırlı değil. Çalışmalar tamamlandığında Malazgirt Kalesi’nin bir açık hava müzesine dönüştürülmesi, hem yerel hem de ulusal ölçekte kültürel turizme önemli katkılar sağlayacak. Böylece, Malazgirt’in tarihsel önemi yalnızca akademik çevrelerde değil, geniş toplum kesimlerinde de görünür hale getirilecek.

Karaçetin, yürütülen çalışmaların yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda kültürel bir sorumluluk taşıdığını vurguluyor: “Malazgirt, Anadolu tarihinin simge şehirlerinden biridir. Biz de bu çalışmayla hem bilim dünyasına hem de gelecek nesillere kalıcı bir miras bırakmayı amaçlıyoruz.”