Anasayfa / Arkeoloji / Türkiye

Selçuklu Sarayı Keykubadiye'nin arazisinde Osmanlı yerleşimleri tespit edildi

Arkeoloji kazılarında çıkan bulgular, Moğolların yıktığı Keykubadiye sarayının enkazı üzerine Osman döneminde yerleşim olduğunu gösterirken, zemin kısmında bulunan künkler, sarayın oldukça geniş çaplı bir su ve kanalizasyon ağına sahip olduğunu gösteriyor.

 

Kayseri'de Sultan I. Alaeddin Keykubad'ın inşa ettirdiği, Moğolların Kayseri’yi istilası sırasında yıktığı tahmin edilen yaptırılan Keykubadiye Sarayı'nda kalıntılarını gün yüzüne çıkarmak amacıyla, Kayseri Şeker Fabrikası arazisinde gerçekleştirilen arkeoloji kazıları Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Baş başkanlığında sürüyor.

Kazı Heyeti Başkanı   Prof. Dr. Ali Baş, çalışmaların bu sene tonozlu yapı çevresinde devam ettiğini belirterek, "Özellikle ortaya çıkarılan Divanhane bölümü bizi çok heyecanlandırdı" dedi.  

Osmanlı devrine ait duvarlar, tandır ve lüleler bulundu

Keykubadiye arazisinin faklı dönemlerde de kullanıldığının belirlendiğini belirten  Prof. Dr. Ali Baş, "Kazı çalışmaları sırasında farklı dönemlere ait duvarlar, döşemeler, tandırlar ve Osmanlı'nın son dönemlerinde yaygın olarak kullanılmaya başlanan lüleler (tütün çubuğu) ortaya çıkıyor. Onların ortaya çıkmış olması bize buradaki hayatın Selçuklu sonrasında da devam ettiğini gösteriyor. Özellikle 17. yüzyıldan itibaren tütünün Osmanlı'ya girdiğini veya 18. yüzyılda yaygınlaştığını biliyoruz. Yoğun olarak bulunması burada en azından geç dönemde bir yerleşmenin olduğunu bize göstermektedir."

800 yıllık künkler zemine bir ağ gibi örülmüş

Dört kemerli köşk etrafında künklerle (pişmiş toprak veya betondan yapılmış kalın su borusu) yapılan su kanalına çok fazla rastlamadıklarını anlatan Baş, tonozlu yapı etrafında ise künklerle oldukça sık karşılaştıklarını dile getirdi.

Baş, tonozlu yapı çevresindeki kazı çalışmalarında su sistemiyle ilgili çok fazla veriye ulaştıklarını vurgulayarak, "Neredeyse zemin künklerle su yollarıyla bir ağ gibi örülmüş durumda. İleriye yönelik yapacağımız çalışmalarda suyun nereden geldiğini, nasıl taksim edildiğini gösteren verilerle karşılaşırsak bununla ilgili olarak daha farklı şeyler söyleme imkanımız olabilecektir." diye konuştu.

Künklerin farklı form ve çaplarda olduğuna değinen Baş, şöyle devam etti:

"Mesela bazılarının çapı küçükken, bazılarının çapları çok daha büyüktür. Tabii bunların kullanım amacının temiz suyun getirilmesi veya pis suyun atılmasıyla ilgili olduğunu söyleyebiliyoruz. Özellikle tonozlu yapının arkasında bir merkezde yoğun olarak bu künklerin farklı yönlere dağılmış olması, oraya yakın bir birimde sanki böyle bir su dağıtım sisteminin olduğunu gösterecek şekilde veri sunuyor. Bunu tabii ileriki çalışmalarda ancak ortaya koyabileceğiz. Kesin olarak şimdilik bir şey söylemek zor. Özellikle bu bölümde çok sayıda su yolu var diyelim. Yani künklerle suyun farklı yerlere kanalize edildiğini görüyoruz."

AA