Safranbolu’nun Hafızası Yeniden Canlanıyor: Rauf Beyler Evi Restorasyonu
Karabük’ün Safranbolu ilçesinde yaklaşık 250 yıllık geçmişe sahip Rauf Beyler Evi, özgün mimari dokusu korunarak tamamlanan restorasyonun ardından kültürel ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu’nun 31. yıl etkinlikleri kapsamında ödüle layık görülen yapı, sürdürülebilir koruma anlayışının nitelikli bir örneği olarak öne çıkıyor.
UNESCO Kenti Safranbolu’da Örnek Bir Restorasyon
Safranbolu’da, Tarihi Çarşı bölgesinde yer alan üç katlı Rauf Beyler Evi, yaklaşık iki buçuk asırlık geçmişiyle Osmanlı sivil mimarisinin karakteristik özelliklerini yansıtıyor. Safranbolu Belediyesinin açıklamasına göre, kentin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınışının 31. yılı kapsamında değerlendirilen yapı, “Restorasyon Uygulaması Yapılarak Korumanın Sürdürülebilirliğine Katkı Ödülü”ne layık görüldü. Ödül, düzenlenen törende Safranbolu Belediye Başkan Yardımcısı Taner Timar tarafından yapı sahibi Mehmet Fatih Tutarkaban’ın kızları Zeynep Tutarkaban ve Zeliha Başer’e takdim edildi. Timar, konuşmasında bu tür uygulamaların Safranbolu’nun tarihsel kimliğinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılmasında belirleyici rol oynadığını vurguladı.
Özgün Mimari Dokunun Korunması ve Yeni İşlev
Restorasyon çalışmaları, yüksek mimar Ahmet Rauf Bağ yürütücülüğünde gerçekleştirildi. Süreçte yapının özgün plan şeması, geleneksel konut özellikleri ve ahşap mimari detayları titizlikle korundu. Özellikle tavanlardaki kalem işi süslemeler, özgün teknik ve malzemeler esas alınarak ihya edildi. Yapı sahiplerinden Zeynep Tutarkaban, restorasyon sürecine yaklaşımlarını “üzerinde tozu olan bir inci tanesi” benzetmesiyle ifade ederek, amaçlarının yeni bir iz bırakmak değil, var olan izleri koruyarak geleceğe taşımak olduğunu belirtti.
Restorasyonun tamamlanmasının ardından konağın, sergi, söyleşi ve çeşitli kültür-sanat etkinliklerine ev sahipliği yapması planlanıyor. Böylece Rauf Beyler Evi, yalnızca korunmuş bir mimari miras olarak değil, yaşayan bir kültürel mekân olarak Safranbolu’nun toplumsal ve sanatsal yaşamına katkı sunacak.