Anasayfa / Etkinlikler

Prof. Dr. Özdoğan: 160’a yakın dolmeni belgeledik ama koruyamadık!

Edirne Barosu konferans salonunda Edirnelilerle buluşarak Trakya’da yapılan arkeoloji çalışmalarını anlatan ünlü arkeolog Trakya’da tümülüs müzesi kurmak için çok uğraştıklarını ama sonuç alamadıklarını dile getirdi. Arkeolog Emeritus Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, "aşağı yukarı 160’a yakın dolmeni belgeledik. Belgeledik ama koruyamadık.” dedi.

 

Arkeolog Emeritus Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Edirne Barosu konferans salonunda Trakya’da tarih öncesi dönem araştırmaları söyleşisine katıldı. Özdoğan, Trakya’daki yapılan arkeoloji çalışmalar hakkında gelenleri bilgilendirdi. Özdoğan, Trakya’nın yakın zamana kadar göz ardı edildiğini ifade etti.

Özdoğan, Atatürk, Trakya’da arkeolojik çalışmalara önem verdiğini ifade etti. Atatürk zamanında ilk defa tümülüs kazılarını yapıldığın dile getiren Özdoğan, “Trakya’daki arkeolojinin 1936 yılında canlanması vardır. Bu Atatürk’ün kendi özel ilgisiyle Trakya’yı arkeolojiye açmak, Trakya’da arkeoloji çalışmalının yapılmasını istiyor. O sırada Genel Müfettiş olan Kazım Dirik’te buna hazır. O sırada ilk defa Trakya’da tüm kazıları özellikle tümülüs kazıları Atatürk’ün tümülüslere gençliğinden gelen bir merakı vardı. Atatürk Trakya tümülüslerinin kazılmasını istiyor. Trakya’da ilk defa tümülüs kazıları bu şekilde başlıyor. Trakya’da sistemli iyi belgelenmiş tümülüs kazılarıyla o dönemde Trakya’nın kültürel varlığının ilk izleri görmeye başlıyoruz.” Şeklinde konuştu.

Bölgede Atatürk’ün vefatından sonra arkeolojik çalışmaların durduğunu ifade eden Özdoğan, “Atatürk’ün vefatından sonra Trakya’daki araştırmalar birdenbire duruyor. Trakya’da çalışan arkeologlar bir daha buraya dönmüyorlar. Ortaya çıkan tümülüslerin bakımı yapılmıyor. Bir kısmı yağmalanıyor, bir kısmı çürüyor. Çok azı ayakta kalabildi. Hiçbiri bir tümülüs müzesi haline dönüşemedi.” Dedi.

TÜMÜLÜS MÜZESİ KURMAK İSTEDİK”

Trakya’nın tümülüs açısında zengin olduğunu ama değerlendirilemediğini ifade etti. Bölgede tümülüs müzesi olması için çok uğraştıklarını ama sonuç alamadıklarını dile getiren Özdoğan, “Kırklareli’nde bizim kazı alanın hemen yanında sahte kubbeli mezar olarak geçen c tümülüsünü bizim projeye katıp tümülüs müzesi yapmayı çok istedik. 30 yıldır uğraşıyoruz yapamadık. Bulgaristan2a gidince tümülüslerin müze haline nasıl geldiğini, toplumun ilgisini nasıl çektiğini görünce bu kadar tümülüs zengini olan bir bölgede bir tümülüs müzesi olmamasını kabullenmek biraz zor geliyor.” Sözlerine yer verdi.

“BELGELEDİK AMA KORUYAMADIK”

Trakya’da 160 yakın anıtı belgelediklerini ama koruyamadıklarını vurgulayan Özdoğan, “Anadolu bakış açısıyla geldiğimiz bir yaklaşımda kendimizi Trakya’ya uyum sağlamamız, buradaki kültür varlıklarını göre yöntem geliştirmemize zorladı. Kapalıkaya diyeceğim dolmenler o zamana kadar kimsenin önemsemediği dolmenler. Bunlar proje olaraktan Trakya’daki aşağı yukarı 160’a yakın anıtı belgeledik. Belgeledik ama koruyamadık.” Sözlerine yer verdi.

Özdoğan, Aşağıpınar da çok uluslu çalıştıklarını ve farklı bakış açılarıyla bölgenin kültürel sürecini anlamaya çalıştıklarını belirtti. Özdoğan, “Kırklareli’ndeki aşağıpınarı’ı seçtik. Aşağıpınar’ın diğer yerlerden farklı olduğu için değil, hemen hemen hepsi aynı sonucu vereceklerdi. Kente yakın olması gibi lojistik nedenler vardı. Kente çok yakın olduğu için kent aşağıpınarın üzerine geliyordu.” Dedi.

Alp Togan Bolu - www.edirneninsesi.com.tr/