Anasayfa / Restorasyon / Türkiye

Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu, istifa ettiğini açıkladı

Opramoas Anıtı restorasyonundaki hatalar zinciri ilginç bir istifa gündeme getirdi. Anıtın restorasyon hataları ile ilgili rapor hazırlayan Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu, yerine başka isim arandığını haber alınca, restorasyonla ilgili görevinden istifa ettiğini açıkladı.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın hatalı restorasyonun düzeltilmesi için bilimsel rapor talep ettiği Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Yunan Dili ve Edebiyatı A.B.D. Başkanı Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu, anıtla ilgili görevinden ayrıldığını açıkladı. İplikçioğlu, "Opramoas anıtının restorasyonu başından beri yapılmaması gereken bir iştir. Yapılan ise derhal sökülmelidir. Opramoas anıtı restore edilmiş haliyle durduğu sürece adı 'Türk arkeolojisinin utanç anıtı' olarak değiştirilmeye adaydır" sözleriyle yaşananlara tepki gösterdi.

ANTİK KENT BELEDİYEYE DEVREDİLİNCE OLANLAR OLDU

Antalya'nın Kumluca ilçesinde bulunan Rhodiapolis antik kentinin simgesi sayılan Likyalı ünlü hayırsever Opramoas adına yaptırılan anıt, restorasyon kurbanı oldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2010 yılında Kumluca Belediyesi'ne tahsis edilen antik kentte, 2015 yılında restorasyon çalışması başladı. AKP'li Kumluca Belediyesi'nin yaptığı ihale, 1 milyon 450 bin lira karşılığında Bitlis Tatvan merkezli 'Er-Bil İnşaat' adında bir firmaya verildi. Ancak antik kentin tiyatrosu ve Opramoas anıtının restore edilmesini kapsayan çalışmalar sırasında anıtın restorasyonunun hatalı olduğu ortaya çıktı. Ardından ise çalışmalar durduruldu. Restorasyonu üstlenen firmanın yetkilileri, kendilerine verilen projeyi uyguladıklarını açıkladı.

SKANDAL ORTAYA ÇIKINCA BAKANLIK BİLİMSEL RAPOR İSTEDİ

Restorasyondaki hataları belirlemek ve düzeltmek isteyen Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yetkilileri, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Eski Çağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü Yunan Dili ve Edebiyatı A.B.D. Başkanı Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu'ndan bu konuda bir rapor hazırlamasını talep etti.

Antik kentte yaptığı incelemelerin ardından raporunu yazan ve Bakanlık yetkililerine teslim eden İplikçioğlu, yazıtlarıyla ünlü Opramoas anıtında 38 yazıtlı bloğun yanlış yerleştirildiğini, 2 yazıtın kaybolduğunu, bir yazıtın ise çalışmalar sırasında parçalandığını tespit etti. Anıtın önünde bulunan orijinal sütunlar yerine yeni sütunlar yapıldığını da raporuna ekleyen İplikçioğlu, tarihi anıtın restore edilebilmesi için uluslararası kriter olan en az yüzde 80'lik orjinal malzemeye sahip olmadığını, bu oranın yaklaşık yüzde 30 civarında olduğunu belirtti.

PROF. DR. İPLİKÇİOĞLU: 'BU GÖREVİMDEN AYRILIYORUM'

Bu raporun üzerine sökülerek bilimsel ölçütlere göre yeniden restore edilmesi gereken Opramoas anıtıyla ilgili Bakanlık yetkililerin adım atmasını bekleyen İplikçioğlu, uzun süren bekleyişinin ardından bugün anıtla ilgili görevinden ayrıldığını açıkladı.

'BUNDAN SONRA HİÇ BİR SORUMLULUĞUM YOK'

Restorasyon faciası görünmesin diye üzeri karton ve plastik brandayla kapatılan tarihi anıtın yeniden restore edilerek düzeltilmesi için bilimsel danışmanlık görevini yürüten Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu, "Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü'nün yerime  başka arayışlar içinde olduğunu bugün bizzat teklif götürülen kişilerden öğrenmiş bulunuyorum. Bu nedenle bu görevimi artık sürdürmeyeceğimi ilgililere bildirdim. Söz konusu restorasyonla ilgili bundan sonra yapılacak işlerde hiç bir sorumluluğum bulunmayacaktır" açıklamasında bulundu. 

'BU HALİYLE DURDUKÇA UTANÇ ANITI OLMAYA ADAY'

Opramoas anıtının restorasyonunun başından beri yapılmaması gereken bir iş olduğunu söyleyen İplikçioğlu, yapılanın ise derhal sökülmesi gerektiğine işaret ederek, "Opramoas anıtı restore edilmiş haliyle durduğu sürece adı 'Türk arkeolojisinin utanç anıtı' olarak değiştirilmeye adaydır" ifadelerini kullandı.

RÖLÖVE VE ANITLAR MÜDÜRÜ: 'KORUMAK İÇİN ÖRTTÜK'

Opramoas anıtındaki restorasyon skandalının gündeme gelmesinin ardından açıklama yapan Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürü Cemil Karabayram, şunları dile getirmişti: "Tarihi eser restore edilirken çevresel etkilerden korunması için o yapının mevcut fotoğraflarından yola çıkılarak, koruma brandasına birebir kopyası çıkartılır. Buradaki amaç, ziyaretçilerin yapı hakkında fikir sahibi olmasıdır. Türkiye'de ve dünyada da böyledir. Bu yazılı taşlar 1980-1990'lı yıllara kadar iklimsel koşullara terk edilmiş. Şimdi biz iyi niyetle orada iklimsel koşullar ve güneş ışınlarını sert alan tepede çalışma yaptık. Biz ona sahip çıkıyoruz."

'YAZILI TAŞLARIN BİR ARAYA GELEBİLECEĞİ YENİ PROJE GEREKİR'

Anıtın yapısal verisinin ele alındığını ve tedbir önlemlerini hayata geçirdiklerini söyleyen Karabayram, "Hata da olabilirdi ama hakikaten yeniden bulunan taşlar olduğu için o taşların dizilimiyle ilgili, yazılı taşların bir araya gelebileceği yeni bir proje gerekir. Bu restorasyon, betonarme bina yapmıyorsunuz. 2010 yılında projesi onaylanmış bir proje. Şu anda çalışma devam ediyor. En kısa sürede tamamlanacak" ifadelerini kullanmıştı.

İPLİKÇİOĞLU: 'YAPILAN TÜRK ARKEOLOJİSİ ADINA YÜZ KARASI'

Anıtın etrafının çevresel etkilerden korumak amacıyla kapatıldığı açıklamasın değerlendiren Prof. Dr. Bülent İplikçipğlu, şunları dile getirdi: "Çevresel etkiler elbette önemlidir ama söz konusu yapının kapatılmasının birincil nedeni bu değildir. Anıtın bir örtüyle örtülmesi, benim zamanında salık verdiğim geçici bir önlemdir ve amacı da ortada olan 'restorasyon faciası'nın düzeltilinceye kadar başkaları tarafından görülmemesidir. Çünkü yapılan, Türk Arkeolojisi adına gerçekten de tam bir yüz karasıdır.

'DÜZELTME NEDENİ YENİ TAŞLAR BULUNMASI DEĞİL YANLIŞ KONULMASI'

Restorasyonun düzeltilme nedeni ise yeni yazıtlar 'bulunması' değil; anıtın, hemen dibinde duran özgün taşlarının yapılan restorasyonda kullanılmamış, kullanılanların 38 ayrı noktada yanlış yerlere konulmuş, doğru yerlere konulanlarda da hassas hizalamaya dikkat edilmemiş olmasıdır. Geçen yıl yazdığım raporda bu konulara ayrıntılı bir şekilde temas etmiştim. Ne yapılması gerektiği bellidir. Anıtın nasıl görünmesi gerektiği, 100 küsur yıl önceki Avusturya kazısı çerçevesinde yapılmış dokümentasyona göre geçen yıl Bakanlığa verdiğim bilgiler doğrultusunda şu anda üzerine örtülen brandada görülüyor. Ama brandanın üzerindeki rekonstrüksiyon da anıtın yüzleriyle tam olarak örtüşmüyor. Ayrıca çatının nasıl olduğuna dair elimizde yeterli ölçüde kanıt da yoktur. Fakat bu branda konusu o kadar da önemli değil. Geçici olarak düşünülmüştür.

'RHODİAPOLİS 2004'TEKİ YANGINA KADAR ORMANLIK ALANDAYDI'

Şimdi önemli olan, anıtı aslına göre yeniden restore edebilmek. Bunun için elbette önce tamamının sökülmesi gerekiyor. Taşların 1980-1990'lı yıllara kadar iklimsel koşullara terk edilmiş olduğu da maalesef doğru bir bilgi değil. Rhodiapolis, 2004 yılındaki orman yangınına kadar sık ormanlık bir alanda bulunuyordu. Ve bu yüzden kentin durumu ve planı hakkındaki bilgilerimiz son derece yetersiz ve sınırlıydı. Daha sonra benim kentte yaptığım yüzey araştırmaları ve birkaç sene sonra Akdeniz Üniversitesi’nin başlattığı kazılarla Rhodiapolis daha anlaşılabilir ve görülebilir hale geldi. Opramoas Anıtı’nın restorasyonu konusundaki hatalar başından itibaren bir 'hatalar zinciri'ni oluşturmaktadır."

 

Yusuf Yavuz - Odatv.com