Anasayfa / Kazılar

Oymaağaç Höyüğü'nde Çığır Açan Keşif: 3.500 Yıllık Fındık Fosilleri Hititlerin Tarım Kültürüne Işık Tutuyor

Samsun’un Vezirköprü ilçesindeki Oymaağaç Höyüğü'nde yürütülen arkeolojik kazılarda, 3.500 yıl öncesine tarihlenen fındık içi ve fındık kabuğu fosilleri keşfedildi. Hititlerin kutsal kenti Nerik olduğu çivi yazılı tabletlerle kanıtlandı. Bölgenin tarım geçmişine dair bugüne kadar elde edilen en eski fındık kalıntıları ortaya çıkarıldı. Prof. Dr. Rainer Czichon başkanlığındaki kazılar, Hitit dönemine dair inanç sistemi, yerleşim yapısı ve tarımsal faaliyetler hakkında önemli ipuçları sunuyor.

 

Kutsal Kent Nerik: Arkeolojik ve Epigrafik Kanıtlarla Gün Yüzüne Çıkıyor

Oymaağaç Höyüğü'nde 2005 yılında yüzey araştırmasıyla başlayan çalışmalar, 2006’dan itibaren Prof. Dr. Rainer Czichon başkanlığında kazılara dönüştü. Berlin Üniversitesi ve Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülen kazılar, Hititlerin kutsal kenti Nerik’in varlığını epigrafik belgelerle doğruladı.

Kazıların en önemli buluntuları arasında yer altı merdiveni, kutsal pınar, tapınak yapısı ve çivi yazılı tabletler yer alıyor. Bu yazılı belgelerde, Hititlerin Hava Tanrısı’na atfedilen ritüel alanlardan söz edilmekte ve bölge “Tanrı’nın sevdiği pınar” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalar, bölgenin dini önemini gözler önüne seriyor.

Anadolu'nun Fındık Tarihi Yeniden Yazılıyor

Son kazı sezonunda, höyükte ortaya çıkarılan fındık içi ve fındık kabukları fosilleri, Karadeniz’in tarım tarihine dair bilinenleri sorgulatacak nitelikte. Prof. Dr. Czichon’un açıklamalarına göre, yapılan radyokarbon analizleri bu kalıntıların M.Ö. 1500 yılına, yani 3.500 yıl öncesine ait olduğunu doğruluyor.

Bu keşif, yalnızca arkeobotanik açısından değil, aynı zamanda Karadeniz Bölgesi'nin fındık kültürünün kökeni açısından da büyük önem taşıyor. Daha önce en eski fındık buluntuları Giresun’da saptanmışken, bu yeni verilerle birlikte fındığın tarihsel kökeni Oymaağaç Höyüğü’ne, yani eski Nerik’e uzanıyor.

Kalkolitik Çağ'dan Demir Çağı’na Uzanan Kesintisiz Yerleşim

Arkeolojik buluntular, Oymaağaç Höyüğü’nün Kalkolitik Çağ’dan Demir Çağı sonuna kadar kesintisiz bir yerleşim alanı olduğunu gösteriyor. Bölgede tapınak mimarisi, su mühendisliği (kutsal çeşmeler), savunma araçları (sapan taşları), metal objeler ve dini objeler (idoller) gibi çok çeşitli buluntulara ulaşıldı.

Özellikle höyükte bulunan ıslak ahşap kalıntıları ve iyi korunmuş bitki fosilleri, bölgedeki ekosistem, su kullanımı ve beslenme alışkanlıkları üzerine detaylı bilgiler sunuyor. Kazılar bu yıl temmuz ayında yeniden başlatılmış olup aralık ayına kadar sürdürülmesi planlanıyor. Uzmanlar, kazıların ilerleyen yıllarda da devam etmesinin, bölgedeki tarihsel süreçleri daha da netleştireceğini vurguluyor.

Hitit İnanç Sistemine ve Tarım Uygulamalarına Yeni Pencereler Açılıyor

20 yıldır sürdürülen kazılar, yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda antropolojik, ekolojik ve tarihsel açılardan da bölgeye dair çok katmanlı bir bakış sağlıyor. Oymaağaç Höyüğü’nde yürütülen çalışmalar, Hititlerin inanç sistemindeki doğa unsurlarının önemini vurgularken, tarımsal faaliyetlerin çeşitliliğini de ortaya koyuyor.

Prof. Dr. Czichon’un ifadesiyle, “Buradaki fındık fosilleri, sadece bir bitki kalıntısı değil, aynı zamanda Hititlerin doğa ile kurduğu ilişkinin ve bölgedeki tarımsal geçmişin en eski tanıklarıdır.” Bu yönüyle Oymaağaç Höyüğü, gelecekte Anadolu tarım tarihinin yeniden yazılmasında kilit rol oynayacak.

İlyas Gün - aa