Olympos’ta Gece Müzeciliği Dönemi: Antik Kentte Işıltılı Bir Yeniden Doğuş
Antalya’nın Kumluca ilçesinde yer alan Likya uygarlığının gözde kentlerinden Olympos, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “gece müzeciliği” uygulamasıyla ziyaretçilerini artık gün batımından sonra da ağırlıyor. Arkeolojik kazıların yıl boyu sürdüğü, çevre düzenlemeleriyle modern bir müze alanına dönüşen antik kent, yeni uygulamayla hem kültürel turizme hem de bölge ekonomisine canlılık kazandırdı.
Antik Kentte Yeni Bir Ziyaret Deneyimi
Likya uygarlığının en önemli yerleşimlerinden biri olan Olympos Antik Kenti, son yıllarda yürütülen kapsamlı arkeolojik çalışmalar ve çevre düzenlemeleriyle tarihsel dokusunu daha görünür hale getiriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde uygulamaya alınan gece müzeciliği projesi, özellikle yaz aylarında gündüz sıcaklıklarının yüksek seyrettiği bölgede ziyaretçilere yeni bir deneyim sunuyor.
Pamukkale Üniversitesi’nden Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları yıl boyunca devam ederken, antik kentin Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntıları gün yüzüne çıkarılıyor. Bununla birlikte yürüyüş yolları, yönlendirme levhaları ve estetik ışıklandırmalarla desteklenen çevre düzenlemeleri sayesinde Olympos, hem bilim insanları hem de turistler için çok yönlü bir çekim merkezi haline geldi.
Beydağları Sahil Milli Parkı sınırlarında, Akdeniz’in eşsiz doğası içinde konumlanan Olympos, akşam saatlerinde yapılan ışıklandırmalarla bambaşka bir görsel atmosfere bürünüyor. Gece müzeciliği uygulaması sayesinde ziyaretçiler, tarihi kalıntıları loş ışıklar altında deneyimleme olanağı buluyor. Özellikle sıcak iklim koşulları nedeniyle gündüz saatlerinde azalan ziyaretçi sayısı, uygulamanın başlamasıyla birlikte akşam saatlerinde gözle görülür biçimde arttı.
“Gece Müzeciliği Turizme Katkı Sağladı”
Olympos Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Gökçen Kurtuluş Öztaşkın, uygulamanın yalnızca ziyaretçi sayısını değil, kentin algısını da değiştirdiğini belirtiyor. Şu anda saat 21.00’e kadar açık olan antik kentin, gelecek yıldan itibaren gece yarısına kadar ziyarete açık hale getirileceğini açıklayan Öztaşkın, “Havanın serinlediği saatlerde antik kenti gezmek çok daha rahat oluyor. Ziyaretçiler akşam saatlerinde daha dikkatli, daha meraklı bir şekilde geziniyor” diyor.
Ziyaretçiler, kiliseler, piskoposluk sarayı, Lykiarkes Marcus Aurelius Arkhepolis Anıt Mezarı, mozaikli yapılar ve Antimakhos Lahdi gibi önemli eserleri görme fırsatı buluyor. Ayrıca, antik kentin sonunda masmavi denizle karşılaşan yürüyüş güzergâhı, hem tarih hem doğa severler için benzersiz bir rota oluşturuyor.
Olympos’taki kazı ve düzenleme faaliyetleri, yalnızca geçmişi anlamakla sınırlı kalmayıp, yerel halkın ekonomik yaşamına da canlılık kazandırıyor. Özellikle pansiyon ve butik otel işletmecileri, akşam saatlerinde artan ziyaretçi yoğunluğunun bölge turizmine önemli katkı sağladığını vurguluyor.
Işıkla Canlanan Tarih: Kültür ve Turizmin Buluşma Noktası
Uzun yıllar boyunca yalnızca gündüzleri ziyaret edilebilen Olympos, artık geceleri de yaşayan bir açık hava müzesi kimliği kazandı. Pansiyon işletmecisi Halil Karataş, gece müzeciliğiyle birlikte kentin çehresinin değiştiğini belirterek, “Akşam yemeklerinden sonra turistler antik kentte yürüyüşe çıkıyor. Bu uygulama, bölgeyi canlandırdı, doğaya ve tarihe saygılı, meraklı ziyaretçileri çekti” diyor.
Karataş’a göre, gece müzeciliği yalnızca turizme değil, kentin kimliğine de katkı sağladı. Tarih, doğa ve modern müzecilik anlayışının buluştuğu bu yeni dönem, Olympos’un hem kültürel hem de ekonomik açıdan sürdürülebilir bir geleceğe adım atmasını sağlıyor.
Olympos, geçmişle bugünü buluşturan bu yenilikçi adımıyla, hem arkeolojik koruma bilinci hem de turizm planlaması açısından Türkiye’de örnek gösterilen uygulamalardan biri haline geldi. Geceleri sessizce ışıldayan antik kalıntılar, yalnızca geçmişin izlerini değil, geleceğin müzecilik anlayışını da yansıtıyor.
Süleyman Elçin aa