Anasayfa / Müzeler

Müze Yorgunluğu nedir, neden olur?

Müzeleri gezerken uykunuzun geldiğini hissettiğiniz anlar oldu mu? Bunun tıbben normal ve mantıklı bir nedeni olduğunu biliyor muydunuz?

 

Eğer sağlıklı ve dinç olduğunuz halde, bir müzede veya galeride gezinirken aniden üzerinize bir yorgunluk çöktüğünü hissediyorsanız nedeni "Müze Yorgunluğu / museum fatigue" olarak adlandırılan psikolojik durumdur. Yani tıbben müze hastalığı denilebilecek bir rahatsızlık türü var. 

Müze Yorgunluğu; Müzede ziyaretçisinin, ziyaret ilerledikçe sergilenen eserlere ilgisini kaybetmesi ve bazen mutlak tükenme duygusu hissetmesi olaral tanımlanıyor. 

Kavram, 1916 yılında Boston Güzel Sanatlar Müzesi Sekreteri Benjamin Ives Gilman tarafından tanımlandı.

Gillman'a göre ilk aşamada Müze Yorgunluğu'na neden olan şey, eserlerin sunuluş şekliydi. Daha sonraki yıllarda sergi sayısının artmasıyla ziyaretçi ilgisinin azaldığını fark etti.

1985 yılında müzeye girişin ilk 30 dakikasında ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdiği, ardından ilgide keskin bir düşüş yaşandığı tespit edildi. Bu durum sadece müze ziyaretçilerinde değil, sanat galerileri, hatta hayvanat bahçeleri ziyaretçilerinde de görülebiliyor.

Psikologlara göre bunun nedenleri şunlar: 

Fiziksel ve zihinsel yorgunluk: Bir gününü öğrenim evinde geçirmeyi seven herkes, sergiler arasında yürürken günlük adım sayısına ulaşmanın çok kolay olduğunu bilir. Bu durum, kötü yerleştirilmiş etiketler veya sergiler nedeniyle daha da kötüleşiyor. Kişinin uzun süreler boyunca son derece dikkatli olması gerektiğinde zihinsel yorgunluk ortaya çıkar.

Monoton sergiler: Eğer sergi çok monotonsa, yani yan yana sergilenen benzer nesneler varsa, bu durum yorgunluğa sebep olabilir.

Dikkat kapasitesi: Bir gruptaki insanlarla konuşmak, yanıp sönen ışıklar ve yüksek sesler gibi dikkat dağıtıcı şeyler insanların dikkatinin azalmasına neden olabilir.

Bu etkenlerin çoğu, müzeye ve müzenin yorgunluğu önlemek için optimize edilip edilmediğine bağlı. Bu yüzden müze personelleri sık sık ziyaretçilerin yorgunluğunu sınırlamaya yönelik yollar buluyor.

Örneğin 1975’teki Boston Güzel Sanatlar Müzesi’nin “Lütfen oturun” girişimi başlatara, kat planına banklar ekledi ve insanların gerektiğinde mola vermelerine olanak tanıdı..

Müze kafeleri ve mağazaları da fiziksel yorgunlukla mücadeleye yardımcı olabilecek, insanlara yorgun ayaklarını ve gözlerini dinlendirme imkanı sunan özellikler olarak gösteriliyor.