Anasayfa / Kültürel ve Doğal Miras

Mostar Köprüsü: Yıkımdan Yeniden Doğuşa Uzanan Kültürel Hafıza

Bosna Hersek’teki savaşın en acı simgelerinden biri olan Mostar Köprüsü, 9 Kasım 1993’te Hırvat topçu birliklerince yıkıldı. Osmanlı dönemi mimarisinin zarif bir örneği olan köprü, 2004’te Türkiye’nin de katkılarıyla aslına uygun biçimde yeniden inşa edildi. Bugün barışın, hoşgörünün ve kültürel birliğin sembolü olarak yeniden Balkanlar’ın kalbinde yükseliyor.

 

Osmanlı Mirasının Taş Üzerine Nakşedilmiş Sembolü
Bosna Hersek’in Hersek bölgesinde yer alan Mostar şehri, adını Neretva Nehri üzerine inşa edilen görkemli taş köprüden alır. Osmanlı mimarisinin başyapıtlarından biri olan Mostar Köprüsü, Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edildi. Tek gözlü, sivri kemerli ve 24 metre yüksekliğe sahip köprü, yüzyıllar boyunca hem mimari estetiğiyle hem de işlevsel yapısıyla bölgenin simgesi haline geldi.

Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde köprüyü “benzersiz bir güzellikte” olarak nitelendirirken, nehrin iki yakasındaki toplulukları birleştiren bu yapıyı “Osmanlı’nın Neretva üzerindeki gerdanlığı” şeklinde tanımlar. Yüzyıllar boyunca farklı din, dil ve kültürleri bir araya getiren köprü, Mostar kentinin çok kültürlü kimliğini pekiştiren bir unsur oldu.
Köprü, sadece bir ulaşım yapısı değil, aynı zamanda bölge halkının sosyal yaşamının da merkezindeydi. Mostarlı gençlerin yüzyıllardır sürdürdüğü geleneksel köprü atlayışları, cesaretin ve aidiyetin bir göstergesi olarak günümüze kadar ulaştı.

Savaşın Karanlığında Yıkılan Bir Miras
Bosna Savaşı sırasında, Mostar şehrinde yaşanan etnik çatışmaların simgesi haline gelen köprü, 8 Kasım 1993’te Hırvat topçu birliklerinin yoğun bombardımanına maruz kaldı. Ertesi gün, 9 Kasım 1993 saat 10.16’da, 427 yıl boyunca ayakta kalan bu zarif yapı, top atışlarına daha fazla dayanamayarak Neretva Nehri’nin sularına gömüldü.

O anlar, savaş muhabirleri tarafından görüntülendi ve kısa sürede tüm dünyada büyük yankı uyandırdı. Mostar Köprüsü’nün yıkılışı, yalnızca bir mimari eserin kaybı değil, aynı zamanda Bosna Hersek’in çok kültürlü mirasının sembolik olarak yok edilişi anlamına geliyordu.

Köprünün yıkılması, uluslararası kamuoyunda derin bir üzüntü ve tepkiye yol açtı. UNESCO, Avrupa Konseyi ve çeşitli ülkeler, özellikle Türkiye köprünün yeniden inşası için çağrılarda bulundu. Mostar halkı için bu olay, tarihe “kara gün” olarak geçti.

Küllerinden Doğan Bir Köprü: Yeniden İnşa Süreci
Savaşın ardından 1997 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları, çok sayıda uluslararası kuruluşun ve ülkenin katkısıyla yürütüldü. Türkiye, TİKA aracılığıyla projeye hem teknik hem de mali destek sağladı. Yıkılan taşlar, Neretva Nehri’nden tek tek çıkarıldı; yeni taşlar ise köprünün özgün malzemesi olan Podvelež kireçtaşı kullanılarak işlendi.

Restorasyon süreci yalnızca bir inşaat değil, aynı zamanda bir barış projesi olarak değerlendirildi. Çalışmalar, savaşla bölünmüş toplulukların ortak bir kültürel değerde yeniden buluşmasını simgeliyordu. 23 Temmuz 2004’te gerçekleştirilen görkemli açılış töreni, Mostar’ın yeniden doğuşunu tüm dünyaya ilan etti.
Bir yıl sonra, 2005’te, köprü ve çevresindeki eski şehir dokusu UNESCO Dünya Miras Listesi’ne dahil edildi. Bu gelişme, hem Mostar’ın kültürel statüsünü pekiştirdi hem de Osmanlı dönemi taş köprü mimarisinin evrensel değerini bir kez daha tescilledi.

Barışın ve Hoşgörünün Sembolü Olarak Mostar
Bugün Mostar Köprüsü, geçmişte yaşanan acıların aksine, birlik ve barışın simgesi olarak ayakta duruyor. Neretva Nehri’nin iki yakasındaki Boşnak ve Hırvat toplulukları, köprünün gölgesinde yeniden bir araya geliyor. Her yıl 9 Kasım tarihinde düzenlenen anma törenleri, hem savaşın yıkıcılığını hem de barışın onarıcı gücünü hatırlatıyor.

Köprünün çevresinde şekillenen turizm hareketliliği, Mostar’ı Balkanlar’ın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biri haline getirdi. Her yıl binlerce ziyaretçi, köprünün zarif kemerini görmek, cesur Mostarlı dalgıçların geleneksel atlayışlarını izlemek ve Osmanlı mirasının Avrupa’daki en güçlü izlerinden birini deneyimlemek için Mostar’a akın ediyor.

Bugün Mostar Köprüsü, sadece taş ve harçtan oluşan bir yapı değil; tarihi, kimliği ve direnciyle bir halkın belleğini temsil ediyor. Geçmişte savaşın hedefi olan bu eser, artık hoşgörü, dayanışma ve kültürel sürekliliğin evrensel sembolü olarak yaşamaya devam ediyor.

İsmail Özdemir aa