Anasayfa / Arkeoloji / Afrika

Mısır'da Horus Askeri Yolu üzerinde keşfedilen kale Hz. Musa ile bağdaştırıldı!

Mısır’ın Kuzey Sina bölgesinde, Tell El-Kharouba kazı alanında 3.000 yıllık, büyük bir kale keşfedildi. 86.100 m² alana yayılan, 11 savunma kulesi bulunan kalın kerpiç duvarlarla çevrili kaledeki kazılarda Firavun I. Thutmose’un adını taşıyan seramik parçaları ve kap kolları bulundu. Arkeologlar, yapının Mısır Yeni Krallığı döneminde ait olduğunu belirtiyor. Bazı medya ve popüler yorumlarda, kalenin Tevrat’ta geçen Exodus anlatısıyla ilişkilendirilebileceği öne sürülüyor.

 

Mısır’ın Kuzey Sina’sında 3 Bin Yıllık Dev Kale Keşfedildi

Mısır’ın Kuzey Sina bölgesinde, Tell El-Kharouba kazı alanında yapılan arkeolojik çalışmalarda, yaklaşık 3.000 yıl önce inşa edilmiş büyük bir kale ortaya çıkarıldı. Mısır Turizm ve Antikalar Bakanlığı tarafından açıklanan buluntu, Yeni Krallık dönemine tarihlenen yapının, o dönemde Mısır’ın doğu sınırını savunmak amacıyla inşa edildiğini doğrulayan önemli kanıtlar sunuyor.

Arkeoloji kazıları, bölgedeki stratejik konumuyla dikkat çeken kalenin 86.100 metrekarelik alanı kapladığını ve on bir savunma kulesi ile kalın kerpiç duvarlarla çevrili olduğunu ortaya koydu. Arkeologlar, kale içinde günlük yaşam izlerine dair çok sayıda bulgu tespit etti. Bunlar arasında büyük bir ekmek fırını, fosilleşmiş hamur kalıntıları ve çeşitli taş malzemeler yer alıyor.

Kazılarda ayrıca Firavun I. Thutmose’a tarihlenen seramik kaplar, çanak-çömlek parçaları ve bir kavanoz kulpu bulundu. Firavun I. Thutmose, M.Ö. 1506-1493 yılları arasında hüküm sürmüş ve Yeni Krallık döneminin erken evrelerinde Mısır’ın askeri ve idari yapılanmasında önemli rol oynamış bir lider olarak biliniyor. Bu buluntular, kalenin inşa tarihini kesinleştirmek açısından önemli bir referans oluşturuyor

Arkeologlara göre kale farklı işlevler üstleniyordu.

Bakanlık yetkilileri, kalenin yalnızca savunma amacıyla değil, aynı zamanda askerlerin günlük yaşamlarını sürdürebileceği bir merkez olarak tasarlandığını vurguladı. Arkeologlar, kazılar sırasında kalenin farklı işlevleri olduğunu gösteren ayrıntılara ulaştıklarını belirtti. Örneğin, taş malzemeler arasında Yunan adalarından ithal edilmiş volkanik taşlar tespit edildi. Bu durum, Mısır’ın sınır bölgelerindeki yapım tekniklerinde geniş bir coğrafi bağlantının varlığını gösteriyor.

Kalede keşfedilen yapısal özellikler, Mısır’ın doğu sınırlarını güvence altına almak için planlı ve entegre bir savunma sistemi kurduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu tür kalelerin yalnızca askeri amaçla değil, aynı zamanda ticari yolların güvenliği ve sınır bölgesinde düzenin sağlanması açısından da hayati öneme sahip olduğunu belirtiyor.

Arkeologlar, kazılarda elde edilen buluntuların Mısır’ın Yeni Krallık dönemi askeri stratejilerine dair kapsamlı bilgi sunduğunu ifade ediyor. Özellikle kalenin konumu, savunma kuleleri ve duvar yapısı, Mısır’ın doğu sınırını güvence altına alma yöntemlerini anlamak için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Ayrıca günlük yaşam izleri, bu bölgede görev yapan askerlerin yaşam biçimi ve günlük faaliyetlerine dair detaylı veri sağlıyor.

Bakanlık yetkilileri, buluntuların arkeolojik açıdan “bölgenin en büyük ve en iyi korunmuş kalelerinden biri” olarak nitelendirilebileceğini açıkladı. Kale, stratejik bir noktada yer alması nedeniyle tarih boyunca farklı dönemlerde sınır güvenliği ve askeri kontrol açısından önemli bir rol oynamış. Arkeologlar, kazıların ilerleyen aşamalarında kalenin yapısal detaylarını, kullanım alanlarını ve dönem içerisindeki değişimlerini daha net ortaya koymayı hedefliyor.

Bu keşif, Mısır’ın kuzeydoğu sınır bölgelerinin tarih boyunca stratejik önemini yeniden gözler önüne sererken, Yeni Krallık döneminde yapılan büyük ölçekli savunma yatırımlarının boyutunu da gösteriyor. Ayrıca kazılarda bulunan malzemeler, bölgedeki kültürel ve ekonomik etkileşimlere dair ipuçları sağlıyor. Özellikle ithal taşlar ve seramikler, Mısır’ın sınır bölgelerinin yalnızca askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve ticari açıdan da önemli olduğunu gösteriyor.

Tell El-Kharouba kazı alanındaki bu keşif, arkeologlar için hem Mısır’ın askeri tarihine dair somut kanıt sağlıyor hem de o dönemde sınır güvenliği ve günlük yaşamın nasıl organize edildiğine dair değerli bilgiler sunuyor. Arkeolojik ekipler, kalenin tamamının açığa çıkarılması ve yapısal analizlerinin tamamlanmasının ardından bölge hakkında daha kapsamlı tarihsel yorumlar yapmayı planlıyor.

Hz. Musa'nın Yolu olduğu iddia edildi

Bazı medya ve popüler yorumlarda, kalenin Tevrat’ta bahsedilen Exodus anlatısıyla ilişkilendirilebileceği öne sürüldü. Özellikle Horus Askeri Yolu üzerindeki konumu nedeniyle, İsrailoğullarının Mısır’dan çıkışı sırasında kullanılmamış olabileceği iddia ediliyor. Ayrıca, yakınlardaki Serabit el-Khadim’de bulunan 3.800 yıllık Proto-Sinayik yazıtların “zot m’Moshe” (“Bu Musa’dan”) ifadesini taşıyabileceği öne sürülüyor. Bu yorumlar, kalenin ve yolun tarihsel bağlamını, Hz. Musa ve Exodus hikayesi üzerinden tartışmaya açıyor; ancak akademik çevreler, bu tür çıkarımların kanıtlanmış arkeolojik verilere dayanmadığı konusunda temkinli yaklaşım sergiliyor.

arkeolojikhaber.com