Mescid-i Aksa’nın Altında Ne Oluyor? Bilim Dışı Kazılar, Kudüs’teki Tarihi ve Dini Mirası Tehdit Ediyor
İsrail’in Kudüs’te Mescid-i Aksa çevresinde sürdürdüğü tünel kazıları, bilimsel standartlardan uzak ve siyasi hedeflere hizmet ettiği gerekçesiyle yoğun eleştiri alıyor. "Hac Yolu" adıyla açılışı yapılan son tünel, hem uluslararası hukuk hem de statüko yasası açısından tartışmalı. Arkeologlar, bu kazıların dini provokasyon ve mekânsal egemenlik kurma amacı taşıdığına dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, İsrail’in tünel politikası, şehrin çok katmanlı kimliğini silme çabasının parçası.
Tüneller Aracılığıyla Tarihi ve Mekânsal Müdahale
İsrail, Kudüs’ün tarihi Eski Şehir bölgesinde Mescid-i Aksa çevresinde yürüttüğü kazı çalışmalarıyla uluslararası kamuoyunun tepkisini çekmeye devam ediyor. Son olarak, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun katılımıyla açılışı yapılan ve “Hac Yolu” olarak tanıtılan tünel, yalnızca arkeolojik değil aynı zamanda politik ve ideolojik tartışmaların da merkezine yerleşti.
Filistinli arkeolog Dr. Abdulrezzak Matani’ye göre, kazılar bilimsel metodolojiden uzak, statükoyu ihlal eden ve şehrin topografyasını Yahudi anlatısına göre yeniden inşa etme amacı taşıyan faaliyetler.
Arkeoloji Kılıfı Altında Egemenlik Kurma Çabası
İsrail yönetimi, söz konusu tünelleri “arkeolojik kazılar” olarak lanse etse de, kazıların yapısı ve zamanı, bu iddiaları sorgulatıyor. Dr. Matani, “Gerçek arkeolojik kazılar yukarıdan aşağıya doğru, katman izleme esasına dayanır. Oysa burada görülen şey, kentsel bir dokunun altını sistematik şekilde oyarak tahrip etmektir,” ifadelerini kullanıyor.
İsrail, Kudüs’ün altında birbirine bağlanan bir tünel ağı oluşturarak, adeta yeraltında yeni bir şehir kuruyor. Bu tünellerin, Mescid-i Aksa’nın temellerine kadar ulaşması ise dini mekânların fiziki güvenliğini tehdit ediyor.
Hac Yolu Tüneli: Sembolik Bir Gövde Gösterisi
Geçtiğimiz haftalarda açılan Hac Yolu Tüneli’nin zamanlaması da dikkat çekici. Açılış töreni, Gazze’ye yönelik saldırılar ve Arap-İslam zirvesiyle eş zamanlı olarak gerçekleşti. Matani, “Bu bir tesadüf değil; Netanyahu hükümeti, bu törenle İslam dünyasına Kudüs üzerinde hakimiyet mesajı verdi” diyor.
Tören sırasında Netanyahu’nun yaptığı “Kudüs, Yahudi halkının ebedi başkentidir” açıklaması, yalnızca Filistinlilere değil, uluslararası kamuoyuna da doğrudan mesaj niteliği taşıyor. ABD’nin törende üst düzey temsilciyle yer alması ise bu mesajın arkasındaki küresel desteği gösteriyor.
Uluslararası Hukukun ve Bilimin İhlali
İsrail’in Mescid-i Aksa çevresindeki kazı faaliyetleri, uluslararası hukuk ve “statüko yasası” açısından da tartışmalı. Kudüs’ün işgal altındaki bir şehir olduğuna dikkat çeken Matani, İsrail’in arkeolojik kazı yapma yetkisinin bulunmadığını, buna rağmen şehir dokusunu ideolojik ve dini bir vizyona uygun biçimde değiştirmeye çalıştığını belirtiyor.
Akademik çevrelerde ve hatta bazı İsrailli araştırmacılar arasında bile bu uygulamalara ciddi eleştiriler yöneltiliyor. Arkeoloji kisvesi altında yapılan tahribat, hem bilimsel tarafsızlığı hem de kültürel mirasın korunmasını tehdit ediyor.
Halil İbrahim Medet, Faruk Haneda - aa