Anasayfa / Kültürel ve Doğal Miras

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti: Türkiye’nin Karadeniz Çevresindeki En Kritik Sulak Alanlarından Biri

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, 56 bin hektarlık ekolojik bütünlüğü, 365 kuş türü, zengin sulak alan habitatı ve yılkı atlarıyla Türkiye’nin en önemli doğal sistemlerinden birini oluşturuyor. Araç girişinin sınırlandırılması, Ramsar koruma statüsü ve artan ziyaretçi ilgisi deltayı ulusal ve uluslararası düzeyde stratejik bir biyolojik çeşitlilik alanı hâline getiriyor.

 

Karadeniz’in En Geniş Sulak Alan Sistemlerinden Biri
Samsun’un Alaçam, Bafra ve 19 Mayıs ilçeleri sınırlarında yer alan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, Karadeniz’e dökülen Kızılırmak’ın oluşturduğu Türkiye’nin en büyük ve ekolojik açıdan en karmaşık deltalarından biridir. Toplam 56 bin hektarlık alanı ve bunun içinde 12 bin hektara ulaşan sulak alan varlığı, deltayı yalnızca bölgesel bir doğal yaşam alanı olmaktan çıkararak uluslararası ölçekte öncelikli bir koruma sahası niteliğine taşımaktadır. Göl, bataklık, sazlık ve çayır ekosistemlerinin birlikte var olduğu bu mozaik yapı, pek çok türün yıl boyu barınmasına olanak tanımaktadır.

365 Kuş Türüyle Küresel Kuş Göçü İçin Stratejik Bir Durak
Delta, 365 kuş türüne ev sahipliği yapması nedeniyle hem Türkiye’nin hem de Avrupa-Asya-Afrika göç yollarının kritik bir durağıdır. Özellikle Karadeniz’i doğrudan aşan göçmen kuşlar için bölge, zorlayıcı iklim koşullarını dengeleyen hayati bir beslenme ve dinlenme alanı sunmaktadır. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 2016 yılında dahil edilen delta, nesli tehlike altında veya nadir statüde bulunan türler bakımından da öncelikli bir koruma alanıdır.

Kızılırmak Deltası'nın 5.174 hektarlık bölümü, Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak koruma altındadır. Araç girişinin 7 yıl önce sınırlandırılmış olması, özellikle su kuşlarının üreme ve beslenme faaliyetlerinde insan baskısını önemli ölçüde azaltarak habitat kalitesini güçlendirmiştir.

Zengin Habitatlar, Yılkı Atları ve Ekoturizmin Yükselişi
Delta yalnızca kuş çeşitliliğiyle değil, aynı zamanda yılkı atları, manda popülasyonu ve endemik bitki türleri ile de doğal bir laboratuvar niteliği taşımaktadır. Doğa fotoğrafçıları, kuş gözlemcileri ve ekoturizm meraklıları için bölge her yıl artan bir cazibe merkezi hâline gelmektedir.

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından üstü açık gezi otobüsleri, akülü araçlar ve bisikletlerle desteklenen ziyaretçi altyapısı, alanın kontrollü kullanımını mümkün kılmaktadır. Deltada düzenlenen rehberli turlar ortalama 1,5 saat sürmekte ve ziyaretçilere çayırlar, kuş kolonileri, yılkı atları ve sulak alan ekosistemleri hakkında kapsamlı bilgi sunulmaktadır.

2024 yılı içinde 220 bin ziyaretçiye ulaşılması, deltayı Karadeniz Bölgesi’nin en çok ilgi gören doğa temelli turizm merkezleri arasına yerleştirmiştir. Trabzon’dan gelen ziyaretçi Onur Ömeroğlu’nun bölgeyi “her tarafı yeşillik, farklı kuş türleri ve otlayan hayvanlarla çevrili benzersiz bir doğa ortamı” olarak nitelemesi, deltaya yönelik artan farkındalığın bir göstergesidir. Benzer şekilde Ordu’dan gelen ziyaretçilerin sosyal medya aracılığıyla bölgeyi keşfederek deneyimlerini paylaşmaları, ekoturizmin bölgesel ölçekte görünürlüğünü artırmaktadır.

Koruma Yönetimi, Ziyaretçi Deneyimi ve Sürdürülebilirlik Gerekliliği
Delta, hem biyolojik çeşitlilik hem de kültürel peyzaj açısından sürekli izleme ve yönetim gerektiren bir ekosistemdir. Günümüzde ziyaretçi sayılarındaki artış, kontrollü kullanım ile koruma gerekliliklerinin dengelenmesini zorunlu kılmaktadır. Bölgenin Ramsar statüsü, UNESCO süreci ve yerel yönetimlerin sürdürülebilir turizm yaklaşımı, delta için uzun vadeli bir koruma perspektifi sunmaktadır.

Büyükşehir Belediyesi’nin rehberli turlar, gözlem kuleleri ve kontrollü ulaşım yöntemleri sunması, bu hassas ekosistemin korunmasına katkı sağlar niteliktedir. Ancak özellikle sulak alanların iklim değişikliği, su rejimi değişimleri ve insan etkinliklerinden etkilenebilirliği göz önüne alındığında, bilimsel izleme çalışmalarının güçlendirilmesi önerilmektedir.


Emre Dilek aa