Anasayfa / Kazılar

İznik'te Çok Katmanlı Keşif: Bizans Şapeli ve Osmanlı Hamamı Gün Yüzünde

Bursa’nın İznik ilçesindeki Çini Fırınları Kazı Alanı’nda, Bizans dönemine ait bir şapel ve Osmanlı dönemine ait küçük bir hamam kalıntısı bulundu. 41 yıldır süren kazılarda ortaya çıkarılan bu yapılar, bölgenin çok katmanlı tarihini gözler önüne seriyor. Roma’dan Osmanlı’ya uzanan üretim geleneğiyle İznik, Anadolu’da seramik sanatının sürekliliğini belgeleyen en önemli merkezlerden biri haline geliyor.

 

Roma’dan Osmanlı’ya Uzanan Çok Katmanlı Tarih
İstanbul Üniversitesi’nin bilimsel desteğiyle yürütülen İznik Çini Fırınları Kazısı, 1984’ten bu yana kesintisiz biçimde sürdürülüyor. Kazı Başkanı Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı liderliğinde yürütülen çalışmalarda bu yıl, Bizans dönemine tarihlenen 5,5 x 5,2 metre ölçülerindeki bir şapel ve hemen yakınında Osmanlı dönemine ait küçük bir hamam kalıntısı gün yüzüne çıkarıldı.

Alan, Roma döneminden Osmanlı’ya kadar uzanan ardışık tabakalarıyla dikkat çekiyor. En erken buluntular 2. yüzyıla tarihlenirken, 13. yüzyıl sonlarına kadar kesintisiz bir kullanım evresine işaret ediyor. Arlı, “Kazı alanımız, Roma su yolları üzerine inşa edilmiş kilise ve şapel yapılarından, bunların üstüne kurulan Osmanlı çini atölyelerine kadar uzanan eşsiz bir katmanlaşma sunuyor.” dedi.

Bu durum, İznik’in yalnızca Osmanlı döneminde değil, Bizans ve Roma dönemlerinde de üretim ve ticaret merkezi olarak işlev gördüğünü ortaya koyuyor.

Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı

Bizans Şapeli: 9. Yüzyılın Sessiz Tanığı
Kazı alanında ortaya çıkarılan Bizans dönemi şapeli, plan özellikleriyle dikkat çekiyor. Doç. Dr. Arlı, yapının Keramon Manastırı’nın bir parçası olabileceğini belirterek, “Bu yapı, kaynaklardan 9. yüzyılda varlığı bilinen ancak bugüne dek arkeolojik olarak belgelenmemiş bir manastır kompleksine ait olabilir.” dedi.

Şapelin apsis kısmında, küçük renkli mermer parçalarıyla oluşturulmuş opus sectile döşemesi bulunuyor. Zemin, Bizans döneminde yaygın olduğu üzere mezarlara ayrılmış durumda. Şapelde taş kapaklı bir lahit içinde bir erkek, bir kadın ve bir çocuk iskeleti tespit edildi. Kapağın Osmanlı döneminde kırıldığı anlaşılıyor.

Yapının çevresinde Bizans dönemi sırlı seramikleri, cam parçaları, madeni eşyalar ve lahit mezarlar yoğun biçimde belirlendi. Arlı, bu buluntuların, Bizans İznik’inde dini mimari ile üretim alanlarının mekânsal yakınlığını göstermesi bakımından önemli olduğunu ifade etti.

Osmanlı Hamamı ve Çini Üretiminin İzleri
Şapelin doğusunda, daha üst tabakada Osmanlı dönemine ait küçük bir hamam kalıntısı bulundu. Arlı, yapının atölyede çalışan ustalar için yapılmış olabileceğini belirterek, “Hamamın boyutu ve plan özellikleri, üretim alanına entegre edilmiş bir işçi hamamı olabileceğini düşündürüyor.” dedi.

Bugüne kadar kazı alanında 11 fırın ateşhanesi belirlendi. Her biri düzenli bakım ve geçici örtü sistemleriyle koruma altına alındı. Alanın ilerleyen yıllarda “İznik Çini Fırınları Açık Hava Müzesi” olarak ziyarete açılması planlanıyor. Arlı, “Henüz kazılmamış bölgeleri tamamladıktan sonra alanı fonksiyonel örtü sistemiyle koruyup, fırın maketleri ve kesitleriyle canlandırmayı hedefliyoruz.” diye konuştu.

Kazı ekibi, ortaya çıkan her çini ve seramik parçasını numaralandırarak temizliyor, ardından birleştirip belgelenmek üzere İznik Müzesi’ne teslim ediyor. Bu sistematik süreç, İznik’in Osmanlı çiniciliğinin teknik evrimini anlamada temel veri sağlıyor.

İznik’in Kültürel Sürekliliğinde Yeni Bir Sayfa
İznik, Bizans döneminde dini bir merkez, Osmanlı döneminde ise dünyaca ünlü çini üretim üssü olarak öne çıkıyor. Kazı alanında bir arada bulunan şapel ve hamam yapıları, kentin farklı kültür evrelerinin aynı mekânda iç içe geçtiğini kanıtlıyor.

Bu buluntular, yalnızca mimari tarih açısından değil, Anadolu’da dini, sosyal ve ekonomik yapıların sürekliliği açısından da yeni sorular doğuruyor. Arlı, “41 yıldır süren çalışmalar, artık çok katmanlı bir kent tarihinin bilimsel temsiline dönüştü. İznik, Anadolu’da üretim kültürünün binlerce yıllık sürekliliğini belgeleyen canlı bir arkeolojik laboratuvar niteliğinde.” ifadelerini kullandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle sürdürülen kazılar, önümüzdeki dönemde koruma ve teşhir projeleriyle desteklenerek İznik’in dünya kültür mirası adaylık sürecine katkı sunacak.

Büşra Nur Yılmaz aa