Anasayfa / Akademik

İnşaat firmasından Prof. Dr. Ersin Doğer'e bilimsel görüşünü değiştir baskısı

Akademisyen arkeolog Prof. Dr. Ersin Doğer'e 3 yıl önce verdiği bir görüşten dolayı ihtarname gönderen inşaat firması; 5 gün içinde bilimsel görüşünü değiştirmesi için baskı uyguladı. Hukukçular bile gönderilen ihtarname karşısında şaşkınlığını gizleyemediler.

 

Gazete Duvar’a yıllar önce bir haber için görüş veren  Prof. Dr. Ersin Doğer’e, Nemport A.Ş., 3 yıl sonra ihtarname gönderdi ve 5 gün içinde, bilimsel görüşünü değiştirmesini istedi.

Gazete Duvar olayı Nuray Pehlivan imzalı şu haberle duyurdu:

Kyme Antik Kenti'nde 1. derece arkeolojik sit alanlarının statülerini birer birer 3. dereceye düşüren Koruma Kurulu kararları tartışılırken, Nemrut Körfezi’nde faaliyet gösteren birçok firma, liman kapasitelerini artırabilmek için çalışmalarına durmaksızın devam ediyor. Nemport A.Ş.’nin liman genişletme çalışmaları da kamuoyunda büyük tepki gördü, itirazlar defalarca dile getirildi, Aliağa halkı tarafından protestolar gerçekleştirildi.

Gazete Duvar Nemrut Körfezi'ndeki Kyme Antik Kenti'nin yok ediliş sürecinde sona gelindiğini ilk kez üç yıl önce kamuoyuna duyurdu. Yapılan haberlerde süreç anlatılırken, duruma tepki gösteren sivil toplum örgüt başkanları ve bilim insanlarının görüşüne başvuruldu.

Alınan kurul kararıyla Nemrut Körfezi’nde faaliyet gösteren Nemport A.Ş.’nin limandaki kapasitesini genişletme çalışmalarına tepki gösteren isimlerden biri de Prof. Dr. Ersin Doğer'di. Kyme Antik Kenti'nin korunmasına dair kaygı duyan Doğer, 2019 yılında Gazete Duvar'da yer alan röportajında, yaklaşık 40 yıldan beri Kyme’nin 1. derece sit alanı olduğunu belirterek, "Peki, ne değişti? Ne değişti de sit daraltılarak 3. dereceye düşürüldü?" diye sordu.

DOĞER'İN BEYANLARI ‘HASMANE TUTUM' OLARAK DEĞERLENDİRİLDİ

Haberin yayınlandığı 29 Temmuz 2019'dan bu yana herhangi bir girişimde bulunmayan Nemport A.Ş. ise tam 3 yıl sonra Doğer’e bir ihtarname gönderdi. Avukat Özge Güngörürler imzalı ihtarnamede Doğer’in röportajda yer alan beyanlarının 'asılsız' olduğu öne sürüldü.

Röportajın içeriğinin anlatıldığı ihtarnamede, “29 Temmuz 2019 tarihinde Gazete Duvar internet haber sitesinde yayımlanan İzmir Temsilcisi Nuray Pehlivan ile yapmış olduğunuz röportajda tarafınızca yukarıda bahsi geçen ilgili kurul kararına ve müvekkil şirket tarafından yapılması planlanan Liman Tevsii Projesine karşı hiçbir bilimsel temele dayanmayan asılsız iddialar ile hasmane tutum ve davranışlar sergilenmiştir” denildi.

‘BU SÖYLEMLER BİR PROFESÖRE YAKIŞMIYOR!’
 

Nemport A.Ş.'nin liman genişletme projesinin yaratacağı tahribat ve zararlardan bahseden akademisyen Doğer'in değerlendirmelerini, “mesnetsiz, çirkin ifadeler barındıran söylemler” olarak nitelendiren şirket, bunların bir profesöre 'yakışmadığını' da iddia etti. Ayrıca söz konusu röportajda, antik kenti yok edecek bu projenin durdurulması için sivil toplum kuruluşlarına ve Aliağa halkına çağrıda bulunan Doğer’e, “Müvekkil şirket tarafından yapılması planlanan projenin antik kenti yok edeceğinden bahisle STK'ların ve Aliağa halkının birlikte ayağa kalkıp bunun engellenmesi/durdurulması maksadıyla mahkemeye gidilmesi gerektiği yönünde tarafınızca tavsiyelerde bulunulmuştur. Tavsiyeleriniz ışığında da birçok gerçek ve tüzel kişiler tarafından İzmir ili, Aliağa Kyme Antik Kenti I. Derece arkeolojik sit sınırının deniz alanına ilişkin kısmının yeniden düzenlenmesine ilişkin 28.03.2019 tarih ve 11049 sayılı İzmir 2 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu kararın iptali talebi ile davalar açılmıştır” denildi.

'BEŞ GÜN İÇERİSİNDE BEYANLARINI DEĞİŞTİRMESİ' İSTENDİ!
 

Şirkete göre 'mesnetsiz' olan iddiaların mahkeme kararlarıyla da tespit edildiği belirtilen ihtarnamede Doğer'den "5 gün içerisinde beyanlarını değiştirmesi" ve bunu da kamuoyuna açıklaması istenilerek şu ifadelere yer verildi:

“Müvekkil şirketin usulsüz bir eylem içerisinde bulunduğunu, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından kayırıldığını, kendisine ayrıcalık tanındığını ve yine sözde bu ayrıcalığın ilk olmadığını iddia etmeniz müvekkil şirketin toplumsal saygınlığına, kişilik haklarına ticari itibarına ve manevi değerlerine saldırı teşkil etmiş ve bu vesile ile müvekkilin kişilik haklarının ihlaline sebebiyet vermiş ve tarafınızca bir düzeltme yapılıncaya kadar da bu durum devam edecektir. Bir profesör unvanına sahip biri olarak haber niteliği taşıyan beyanlarda bulunurken yapılması gereken araştırmayı doğru gerçekleştirmediğiniz ve kasıtlı veya kasıtsız olarak yarattığı sonuç bakımından kasıtlı veya kasıtsız yazılmış olmasının önemi bulunmaksızın müvekkil şirketin uğradığı zarar yazının yayınlandığı anda gerçekleşmiştir. Bu kapsamda işbu ihtarnamede yer alan açıklamalarınız çerçevesinde mesnetsiz iddialarınız düzeltilerek kamuoyunun en geç ihtarnamenin tarafınıza tebliğ tarihten itibaren 5 gün içerisinde bilgilendirilmesi, fazlaya ilişkin her türlü dava talep şikâyet ve sair kanuni haklarını saklı kalmak suretiyle tarafınıza ihbar ve ihtar ederiz.”

‘HUKUK DÜNYASINDA İLK DEFA BÖYLE BİR İŞLEM GÖRÜYORUM’

Nemport A.Ş. tarafından Prof. Dr. Ersin Doğer'e gönderilen ihtarnamenin dayanaklarını ve nasıl sonuçlar doğurabileceğini Avukat Ali Koç’a sorduk. Mahkeme kararlarının kişisel ya da bilimsel görüşlerin yerine geçen hakikatler olarak kabul edilemeyeceğini ifade eden Koç, "Hukuk dünyasında ilk defa, bir kişiye belli bir konudaki kişisel fikrini ya da bilimsel görüşünü değiştirmesini ve bunu da kamuoyu ile paylaşmasını ihtar eden bir işlemle karşılaşıyorum. Bunun da bu kişisel ya da bilimsel görüşün aksine mahkeme kararına dayandırılması ayrıca ilginç. Zira, mahkeme kararları kişisel ya da bilimsel görüş oluşturmakta referans olarak kabul edilebilirlerse de bu kararların asli işlevleri hangi fikrin ya da görüşün gerçeği veya hakikati temsil etmesi gerektiği değildir. İşlem ya da davranışın mevzuata uygun olup olmadığı veya işlemin aşamalarının mevcut mevzuata uygun olup olmadığıdır” ifadelerini kullandı.

‘ŞİRKETİN İHTARI HUKUKİ BİR DEĞER TAŞIMIYOR’

Kişinin bilimsel görüş ya da kanaatini değiştirerek, kamuoyuna açıklamak zorunda olduğunun ihtar edilmesinin başlı başına anayasal hakların ihlali olduğunu söyleyen Koç, şöyle devam etti:

“Anayasanın 25. Maddesi 'Düşünce ve Kanaat Hürriyeti'ni, 26. maddesi 'Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti'ni, 27. madde 'Bilim ve Sanat Hürriyeti'ni düzenlemektedir. Bunlar da mealen, hiç kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını, düşünce ve kanaatlerini açıkladığı için kınanamayacağını, herkesin düşünce ve kanaatlerini açıklayıp yayabileceğini, bilim ve sanat özgürlüğü olduğunu, kişilerin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme, öğretme, açıklama ve yayma hakkı olduğunu vurgulayarak korumaktadır. Bahsi geçen şirketin ihtarı, muhatabı açısından yaptırımı olabilecek bir hukuki değer taşımazken, aksine, temel anayasal hakları ihlale yönelik bir girişim olarak değerlendirilerek ihtar sahibi aleyhine sonuç doğurması gayet olasıdır.”

Konuya ilişkin herhangi bir açıklama yapıp yapmayacağını sorduğumuz Ersin Doğer ise şunları söyledi: "Ben Kyme'yi çocukluğumdan beri bilirim. Doğru bildiklerimi söyledim ve endişelerimi dile getirdim. Şimdilik başka bir söyleyeceğim yok..."  

Nuray Pehlivan - gazeteduvar.com.tr