Anasayfa / Arkeoloji

Hoşap Kalesi 2017 arkeoloji kazılarına karanlıkta hazırlanıyor

Yıllardır arkeolojik kazılar, restorasyon çalışmaları sürerken bir yandan da turizme hizmet eden Van'ın ünlü tarihi kalesinde senelerdir elektrikler kesik. Elektrikler olmadığı için kalede güvenlik ve aydınlatma hizmeti aksıyor. Hoşap Kalesi yeni arkeolojik kazı dönemine de elektikten mahrum hazırlanıyor.

 

Mahmudi Kalesi (Kale-i Mahmudi) ve Narin Kale olarak da adlandırılan Hoşap Kalesi; Urartulardan günümüze kadar, tadilatlar görerek ayakta kalmayı başarmış görkemli bir savunma mimarisi eseri.

Kartal yuvasını andıran kalıntıları dahi görenlere 1001 Gece Masallarından çıkmış izlenimi veren Hoşap Kalesi, Ortaçağ İslam mimarisiden günümüze önemli izler taşıyor.

Kalede 2007 yılından bu yana sürdürülen arkeoloji kazılarının Temmuz ayı sonu veya Ağustos ayı başında sürdürülmesi planlanıyor.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top başkanlığında gerçekleştirilecek Hoşap kalesi 2017 yılı arkeoloji kazılarında, Arkeolojikhaber'in edindiği bilgilere göre; geçtiğimiz yıllarda varlığı tespit edilen mescit bölümüne ağırlık verilecek ve gerekli mali destek bulunursa sağlamlaştırma çalışmaları yapılacak.

Bu yıl gerçekleştirilecek kazılar için Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yanı sıra Van Büyükşehir Belediyesi ve Gürpınar Belediyesi'nden destek beklediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, en büyük sorunlarının bir türlü çözülemeyen elektrik problemi olduğunu söyledi.

Arkeolog Mehmet Top: "Elektrik olmadığı için aydınlatma sağlanamıyor. Hem bizim kazı çalışmalarına sağlıklı şekilde devam edebilmemiz hem de kaleyi gezmeye gelen turistlerin rahatlığı ve güvenliği açısından aydınlatma büyük önem taşıyor" dedi ve yetkililerden sorunun çözülmesi için destek beklediğini söyledi.

Önceki yıllarda Osmanlı ve özellikle de Mahmudi Beyliği'nin tarihini aydınlatmak açısından önemli arkeolojik bulgular elde edilen kaleden 2015 yılında çıkarılan 4 büyük küpün içinde bulunan Van kahvaltısının vazgeçilmez tatlarından otlu peynir kalıntısı bulunmuştu.  Peynir basılıp toprağa gömülen küplerdeki kalıntıların 250 yıllık olduğu tespit edilmişti.

- HOŞAP KALESİ'NİN TARİHİ -

Van'ın Gürpınar ilçesinde, Van-Hakkari karayolu üzerindeki Güzelsu'da bulunan Hoşap Kalesi, adının yerleşim alanının yanından geçen Hoşap Suyu'dan almıştır. Hoşap kalesi, Van'a 60, Gürpınar ilçe merkezine ise 40 kilometre mesafededir.

Efsanelere göre, Hoşap Kalesini inşa eden mimarın elleri, böylesine ihtişamlı bir kale daha yapamasın diye kesilmiştir.

Dış surları üzerinde yükseldiği sarp kayalıklara göre şekillendirilen kalenin batıya bakan girişi ve özgün kapısı bozulmadan günümüze ulaşabilmiştir. Kapının üstünde Farsça kitabe ve aslan kabartmaları bulunmaktadır. Kale içindeki eski hamam, cami, medrese, çeşme, su sarnıcı, zindan ve odalar bulunmuştur.

Mahmudi Kalesi (Kale-i Mahmudi) ve Narin Kale olarak da adlandırılan kale, iç kale ile bunun kuzeyindeki dış kaleden oluşmaktadır.

İlk kez Urartular (M.Ö 9.yy - M.Ö 6.yy) döneminde inşa edilen kale, Mahmudi Beyliği döneminde yeniden şekillendirildiği haliyle günümüze ulaşmıştır. Urartular’dan sonra, Van ve çevresi ile birlikte Hoşap kalesi de;  Pers, Iskender, Selekvid, Ermeni ve Roma egemenliğine girmiştir. XI. yüzyıldan itibaren Türklerin hakimiyetine geçmiştir.

Selçuklularla başlayan Türk hakimiyeti, İlhanlılar döneminde devam etmiştir. Bu dönemde Vilayet-i Ermen olarak adlandırılan Van eyaletinin bir şehridir. Daha sonra Karakoyunlular hükümdarı Kara Yusuf tarafından Mahmudiler olarak adlandırılan aşiret Hoşap’a yerleşmiştir. Burada Mahmudiler, kendi adlarıyla anılan bir beylik kurmuşlardır.

İç kalenin giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre kaleye son hali Mahmudi Süleyman Bey tarafından, H. 1052 (1643) tarihinde verilmiştir. Ancak kalenin adının daha önce de Mahmudi Kalesi olduğunu  Kanuni Sultan Süleyman döneminin ünlü minyatür sanatçısı Matrakçı Nasuh'un seyahatnamesinde 1543 tarihli Tebriz seferini anlatırken Kale-i Mahmudi olarak zikretmesinden anlaşılıyor .

Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde ise kaleden uzun uzun bahsedilirken iç kale kapını işaret edilerek; "Osmanlı ülkesinde kale kapıları hep ağaç üzerine demir kaplı kapılardır ki, ateş etsen ağaç yanar, demirler dökülür. Ama bu Hoşap kalesi kapısının her kanadı üçyüz kantar Nahçıvan demirindendir. Hiç ağaç kısmı yoktur" denilmektedir.

Mahmudi Beyliği'nin bölgede İlhanlılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Safeviler dönemlerinde varlıklarını korudukları biliniyor. Osmanlı-Safevi mücedelesinde Osmanlının yanında yer alarak başarılı olmuş ve ocaklık statüsü ile çeşitli imtiyazlar kazanmış ve Tanzimat Fermanına kadar hüküm sürmüşlerdir.

Osmanlı’nın yeni idari teşkilatlanmasının sonrasında Hoşap, önce Mahmudi, daha sonra da Ma’muret’il Hamid kazasının merkezi durumuna gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti döneminde 1925 yılında kaza, 1927 yılında nahiye. olmuştur.  1954 yılından itibaren ise Güzelsu adıyla, Gürpınar ilçesine bağlanmıştır.

XIX. yüzyıl ortalarında terkedilmiş olan kale, içerisindeki yapılarıyla günümüze büyük ölçüde sağlam olarak gelmiştir. Bölgenin sembolü sayılan yapılarındandır.

Kale, Hoşap suyunun (Güzelsu) kenarında yükselen kaya kütlesi üzerine kurulmuş bir iç kale ile kuzeyinde ona bitişen bir dış kaleden oluşmaktadır.

Dış Kale. İç kalenin eteklerinde teşekkül eden iskân yeri eğimli ve engebeli bir arazi üzerinde bulunduğundan etrafını çeviren surlar da bu konuma uygun olarak şekillendirilmiştir. Matrakçı Nasuh ve Evliya Çelebi gibi kaynaklardan önünün hendeksiz olduğu, doğu ve batıda iki giriş kapısının bulunduğu ve kırk kadar kuleyle desteklendiği öğrenilmektedir.

Zamanla surların üst kısımları ile meskûn alandaki bölümleri yıkılmış, burçlardan bazıları ve gözetleme kulesi günümüze ulaşabilmiştir. İç kalenin kuzeydoğu köşesindeki kayalıktan başlayıp karşı tepeye kadar uzanan doğu surları toplam 380 m. uzunluğundadır. Başlangıçtan dere yatağındaki burca kadar olan 175 metrelik bölümü ile doğu kapısı ve bitişiğindeki ikinci burç subasman seviyesine kadar yıkılmıştır. 1,80-3,20 m. kalınlığındaki duvarların alt kısımları yaklaşık 2 m. yüksekliğe kadar taş, üst kısımları ise yöre halkı arasında “bat” adı verilen bir çeşit kerpiç malzemeyle yapılmıştır. Kuzeye doğru tepeye tırmanan kesim araziye uygun olarak merdiven şeklinde teraslanmıştır.

www.arkeolojikhaber.com