Halep’te Osmanlı Mirası: Tahribat ve Yeniden İnşa Umudu
Suriye iç savaşının en ağır yıkımlarına sahne olan Halep, binlerce yıllık tarihine rağmen Osmanlı dönemi eserlerinde büyük kayıplar yaşadı. Hanlar, hamamlar, medreseler ve çarşılar savaşın hedefi oldu, kentin kültürel kimliği derinden sarsıldı. Araştırmacılar, Halep’in medeniyetler beşiği olarak önemini vurgulayarak, bu mirasın korunması ve restorasyonu için uluslararası desteğin şart olduğunu belirtiyor. Halepliler ise kentin yeniden inşası için kararlı.
Halep’in Tarihsel Önemi ve Osmanlı Mirası
Halep, insanlık tarihinin en eski yerleşimlerinden biri olarak binlerce yıldır kesintisiz bir medeniyet hafızası barındırıyor. Osmanlı döneminde İpek Yolu’nun en önemli duraklarından biri olan kent; hanları, hamamları, medreseleri ve çarşılarıyla adeta bir açık hava müzesiydi. Bab Antakya, Behram Paşa Camii, Gümrük Hanı, Sabun Hanı, Medine Çarşısı ve Halep Kalesi gibi yapılar, Osmanlı döneminin kent üzerindeki derin izlerini temsil ediyor. Kervansarayların ticari ve sosyal işlevi, Halep’i yalnızca bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda kültürel etkileşimlerin kavşağı haline getirdi.
İç Savaş ve Kültürel Tahribat
2011’de başlayan iç savaş, Halep’i en ağır darbeleri alan kentlerden biri haline getirdi. Rejim güçlerinin ve farklı silahlı grupların saldırıları, tarihî çarşıları, camileri ve hanları hedef aldı. Halep Ulu Camii, İbşir Paşa Külliyesi ve pek çok Osmanlı yapısı ciddi şekilde tahrip edildi. Araştırmacı Gazvan Postacı, bu süreci “açık hava müzesi olan Halep’in sistemli biçimde yok edilmesi” olarak tanımlıyor. Postacı, savaş öncesinde bile rejimin yol açma bahanesiyle mahalleleri ve pazarları yıktığını, bu nedenle tahribatın sadece savaşla sınırlı olmadığını vurguluyor.
Toplumsal Bellek ve Kimlik
Halep halkı için bu yapılar yalnızca taş ve topraktan ibaret değil; kentin kolektif belleğinin ve kimliğinin ayrılmaz parçaları. Postacı, Medine Çarşısı’nın yıkımına tanıklık ederken “sevdiğim birini kaybetmiş gibi hissettim” diyerek bu kaybın duygusal boyutuna dikkat çekiyor. Osmanlı döneminde her valinin kente bir iz bırakma çabasıyla cami, medrese ve han inşa ettirdiği düşünüldüğünde, bu yapıların yok oluşu Halep’in sosyal tarihini de kesintiye uğratıyor.
Yeniden İnşa ve Geleceğe Dair Umut
Tüm yıkıma rağmen Halepliler kentin yeniden inşası konusunda kararlı. Uzmanlar, restorasyon sürecinin uzun ve maliyetli olacağını, ancak uluslararası iş birliği ve bilimsel yöntemlerle bu mirasın tekrar ayağa kaldırılabileceğini belirtiyor. UNESCO ve diğer kültürel miras kuruluşlarının katkısı, kentin kimliğinin korunması açısından kritik görülüyor. Postacı’nın ifadesiyle, “Halep’i yeniden inşa etmek, sadece taşları yerine koymak değil, tarihsel hafızayı da onarmaktır.”
Ömer Koparan - aa