Anasayfa / Kültürel ve Doğal Miras

Gelenekten Geleceğe Bir Kadın Usta: Arzu Kama’nın Porselen Yolculuğu

Sakarya’da yaşayan seramik mühendisi Arzu Kama, teknik bilgisini sanatsal bir ifade biçimiyle birleştirerek porselen dekorlamada “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” unvanını aldı. Çini ustası Mehmet Gürsoy’un öğrencisi olarak başladığı sanat yolculuğunu kendi atölyesinde sürdüren Kama, hem üretim hem de eğitim alanında yerel kültürün yaşatılmasına katkı sunuyor. Bilimle sanatın kesiştiği bu noktada, kadın emeği ve geleneksel el sanatları yeniden anlam kazanıyor.

 

Bilimden Sanata Uzanan Bir Yolculuk
Sakarya doğumlu Arzu Kama, 1994 yılında Dumlupınar Üniversitesi Seramik Mühendisliği Bölümünde başladığı eğitimle malzeme bilimi ve seramik teknolojisine yöneldi. Ancak onun asıl yolculuğu, üniversite yıllarında tanıştığı ve UNESCO tarafından 2009’da “Yaşayan İnsan Hazinesi” seçilen çini ustası Mehmet Gürsoy ile başladı.

Kama, ilk fırça deneyimini Gürsoy’un atölyesinde edindi ve mühendisliğin teknik bilgisini el sanatlarıyla buluşturarak estetik bir üretim anlayışı geliştirdi. 1998’de eğitimini tamamlayıp memleketine dönen Kama, bir süre mühendis olarak çalıştıktan sonra annelik ve aile yaşamının ardından yeniden sanat alanına yöneldi.

Porselen Dekorlamada Bir Usta: Bilim ve Zanaatın Buluşması
İstanbul’da çini ve porselen fabrikasında geçirdiği beş yıl, Arzu Kama’nın üretim pratiğini dönüştüren dönüm noktalarından biri oldu. Bu süreçte porselen dekorlamanın inceliklerini öğrenen Kama, 2017’de Sakarya Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Mesleki Eğitim Kursları’nda (SAMEK) eğitmenliğe başladı.

Kovid-19 salgını sonrasında kendi atölyesini kurarak hem üretim hem de öğretim faaliyetlerini sürdüren Kama, bugün haftada üç gün 30’dan fazla öğrenciye ders veriyor. Bu çalışmaları sayesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilen “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı Sanatçı Tanıtım Kartı” almaya hak kazandı.
Bu unvan, sadece sanatsal ustalığı değil, aynı zamanda geleneksel bilgi aktarımına yaptığı katkıyı da tescilliyor.

“Fırçayla Yapılan Sanat İnsanı Başka Dünyalara Götürür”
Arzu Kama, sanatın hem estetik hem de psikolojik yönlerine dikkat çekiyor. Onun için porselen dekorlama, sadece bir zanaat değil, aynı zamanda bir terapi biçimi.

“Fırçayla yapılan sanatlar insanı başka bir dünyaya götürüyor” diyen Kama, mühendislik altyapısının sağladığı avantajla hataları önceden tahmin edebildiğini belirtiyor. Ürünlerin defalarca fırına girdiği üretim sürecinde teknik bilgisini kullanarak olası deformasyonları minimize ediyor.

Kama, sanatsal süreçte disiplin ve sabrın önemine vurgu yaparak, “Ben oldum demem; her zaman öğrenilecek bir şey vardır” sözleriyle mesleki tutkusunu özetliyor. Ayrıca, yeni teknikleri Türkiye’ye kazandırmak ve öğrencilerine aktarmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Kadın Emeği, Kültürel Süreklilik ve Modern Zanaat
Kama’nın öğrencileri arasında ağırlıklı olarak kadınlar bulunuyor. Bu durum, geleneksel el sanatlarının kadın emeği üzerinden yeniden üretildiğini gösteriyor.

Öğrencilerinden Arzu Çetin, dört yıldır Halk Eğitim Merkezinde çini öğretmenliği yaptığını ve son bir buçuk yıldır Kama’dan porselen dekorlama eğitimi aldığını belirterek, “Porselen sır üstü, çini ise sır altı çalışmadır. Teknik olarak çok farklı ama her ikisi de meditatif ve keyifli süreçlerdir” diyor.

Bu yönüyle Kama’nın atölyesi, sadece bir sanat üretim mekânı değil, aynı zamanda bir “yaratıcı terapi merkezi” işlevi görüyor. Sanat aracılığıyla hem bireysel ifade alanı hem de kültürel aktarım zemini oluşuyor.
Arzu Kama’nın örneğinde, geleneksel bilgi çağdaş üretim pratikleriyle birleşerek hem bireysel hem toplumsal anlamda yeni bir kültürel süreklilik formu kazanıyor.


Mine Yıldırım aa