Doğal Alan Yönetiminde Yeni Dönem: Milli Parklar Kanunu’nda Kapsamlı Değişiklik Teklifi
TBMM’ye sunulan yeni yasa teklifiyle, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) kamu tüzel kişiliğine kavuşarak özel bütçeli bağlı kuruluş haline geliyor. Teklif, korunan alanların planlanmasından denetimine, turizm izinlerinden alan kılavuzu sistemine kadar geniş kapsamlı düzenlemeler içeriyor. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve ekosistem sürdürülebilirliği odaklı yeni bir yönetim modeli hedefleniyor.
Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Yeniden Yapılanıyor
AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan “Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı KHK’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklif, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nü (DKMP) özel bütçeli, kamu tüzel kişiliğine sahip bir bağlı kuruluş olarak yeniden yapılandırıyor. Bu düzenleme, kurumun idari ve mali özerkliğini güçlendirerek etkin yönetim ve denetim süreçleri oluşturmayı amaçlıyor.
Biyolojik Çeşitliliğin Korunmasında Yeni Yetkiler
Teklif, Çevre Kanunu’nda önemli değişiklikler öngörüyor. Buna göre, DKMP artık biyolojik çeşitliliğin korunması, nadir türlerin izlenmesi ve ekosistem denetimleri konusunda idari yaptırım yetkisine sahip olacak. Sulak alanların doğal yapılarının korunması, tehdit altındaki türlerin tespiti ve sürdürülebilirlik denetimleri de Genel Müdürlük sorumluluğuna giriyor. Bu kapsamda uygulanacak yaptırımlara ilişkin davalar doğrudan DKMP’ye karşı açılabilecek.
Korunan Alanlarda Planlama ve İmar Süreçleri Yeniden Düzenleniyor
Teklife göre, yalnızca milli parklar değil, tabiat parkı, tabiat anıtı ve koruma alanları da milli parklar için geçerli planlama sürecine dahil edilecek. Uzun devreli gelişme planları, gelişme planları ve yönetim planları DKMP tarafından hazırlanacak veya hazırlatılacak.
İmar planları, bu planlara uygun şekilde yürütülecek ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı onayıyla yürürlüğe girecek. Turizm bölgelerinde yapılacak yatırımlar ise DKMP’nin olumlu görüşü olmadan hayata geçirilemeyecek.
Turizm ve Özel Yatırımlara Yeni Düzenlemeler
Kültür ve Turizm Koruma Bölgeleri dışında kalan milli park ve tabiat parklarında, kamu yararı gözetilerek özel hukuk tüzel kişilerine 49 yıla kadar intifa hakkı verilmesi mümkün olacak. Bu süre, başarılı işletmeler için 99 yıla kadar uzatılabilecek.
Ayrıca, yalnızca korunan alanlara hizmet eden tesisler için izin bedeli alınmayacak. Ancak enerji, iletişim veya altyapı tesisleri gibi kamu yararına projeler için izin zorunlu olacak ve bu izinler sıkı biçimde denetlenecek.
Alan Kılavuzları, Av ve Doğa Koruma Memurları Sistemi
Yasa teklifi, alan kılavuzu, av ve doğa koruma memuru tanımlarını yasal zemine oturtuyor. Alan kılavuzları, korunan alanlarda ziyaretçileri yönlendirecek ve yöre halkı içinden seçilerek DKMP tarafından eğitilecek.
Buna paralel olarak, av ve doğa koruma memurları ile saha bekçileri, suçların takibi ve ekosistem koruma faaliyetlerinden sorumlu olacak. Bu personelin eğitimi, görev kapsamı ve çalışma usulleri Genel Müdürlük yönetmelikleriyle belirlenecek.
Ekonomik Yapılanma: Döner Sermaye ve Gelir Düzenlemesi
DKMP’nin yeniden yapılanmasıyla birlikte kurumun döner sermaye işletmeleri kurabilmesi de mümkün hale geliyor. Milli park gelirleri, bu döner sermayeye aktarılacak ve işletmelerin sermayesi Cumhurbaşkanı kararıyla beş katına kadar artırılabilecek. Bu sayede, koruma faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin yeniden doğaya kazandırılması hedefleniyor.
Ayrıca, DKMP tarafından yapılan veya el konulan yapılar ve tesisler, planlara uygun hale getirilecek ya da yıkılacak. Bu düzenleme, tescil yasağı kapsamındaki kaçak yapılaşmayı ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Sonuç: Ekosistem Temelli Yeni Bir Yönetim Anlayışı
Kanun teklifi, Türkiye’nin doğal mirasının korunmasında bütüncül bir yönetim anlayışı oluşturmayı hedefliyor. DKMP’nin güçlendirilmesiyle, doğa koruma politikalarının bilimsel temellere dayalı, yerel katılımı içeren ve ekonomik sürdürülebilirliği gözeten bir yapıya kavuşturulması bekleniyor. Yeni model, hem biyoçeşitlilik yönetimi hem de korunan alan turizmi açısından önemli bir dönüşümün işareti olarak değerlendiriliyor.
Anahtar Kelimeler: