Anasayfa / Antropoloji

Dik yürüyebilen ilk insanımsı tür Australopithecus olabilir

Paleoantropolog ve antropologlar laboratuarda insan ayak izleri ile Australopithecus insanımsı türüne ait 3.6 milyon yıllık ayak izlerini karşılaştırarak anatomik fark ve benzerlikleri araştırdı ve insan gibi iki ayakla yürüyüşün ilk kez dört ila beş milyon yıl önce gerçekleştiğini savundular.

 

ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki San Diego şehrinde 21-25 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen 2108 Deneysel Biyoloji Sempozyumunda (Experimental Biology 2018) İnsanlık tarihi boyunca elde edilen biyolojik verilerle ilgili birbirinden ilginç bildiriler sunuldu. Oturumlardan yürümenin evrimine ayrılmıştı. Konuşmacılar dik yürüme yeteneğinin insandan (homo sapiens) önce; insansı (homo) hatta daha öncesi insanımsı türlerle başlamış olduğunu savundular.

Arizona Üniversitesi'nden Antropolog David Raichlen sempozyumda insan ve insansı türlerin ayak izlerini karşılaştırarak ulaştığı sonuçları paylaştı.

Sempozyumda verdiği konferans hakkındaki bilgiler hakkında Washington Post'a açıklama yapan David Raichlen, Lucy'nin (1974 yılında Etiyopya'da bulunan yaklaşık dört milyon yıllık 105 cm boyundaki meşhur insanımsı fosili) türü olan Australopithecus afarensis'in insana benzer şekilde iki ayak üstünde yürüyebilen ilk tür olduğunu savundu. 

David Raichlen; "Paleoantropologlara göre en az enerji harcayarak yürüyebilme şekli, büyük beyinli insan atalarının evriminden önce gelişmiştir. Peki atalarımız ne zaman bizim yürüdüğümüz gibi yürümeye başladı? Ayak izlerinin bu konuda önemli ipucu sağlayabileceğini düşündük. Tanzanya'nın Laetoli alanında iki farklı yerde bulunan izleri inceledik. Bunlar Etiyopya’nın Hadar bölgesinde fosilleri bulunmuş yaklaşık 3.6 milyon yıl önce yaşayan insansılar olan Australopithecus afarensis cinsine aitti. Onları insan ayak izlerini karşılaştırdık.  dedi.

Raichlen, Australopithecus ayak izlerinin, modern insan dik yürüyüşçüler tarafından yapılanlara benzediğini öne sürüyor ve şunları söylüyor: “Dik, insani iki ayaklı yürüyüş dört ila beş milyon yıl öncesine dayanıyor. Laetoli ayak izlerinin derinliğini, şeklini, ağırlık noktalarını inceledik ve BKBH verilerini laboratuar ortamındaki insan gönüllülerinin ayak izleriyle karşılaştırdık.  (Lokomosyon kullanımını inceleyen bilim adamları kısaltma olarak BKBH'yi kullanıyor). Gönüllü deneklerden bazıları normal yürüdüler ve bazıları da BKBH dediğimiz türde bilinen kıvrık diz ve bükülmüş kalçalarla yürüdüler. Normal yürüyen bireylerin ayak izleri ile dizleri kırarak ve bükülmüş kalçalarla yürüyenleri inceledik. Laetoli ayak izleri, modern insan ayak izleri ile daha yakından eşleşiyor. Bu da bize dik şekilde, insana benzer iki ayaklı yürüyüşün 4 ila 5 milyon yıl öncesine dayandığını gösteriyor."

İNSAN KADAR DİK YÜRÜYEBİLEN CANLI YOK

Raichlen, "İnsanlar dik yürüyebiliyorlar. Onun kadar dik yürüyebilen başka tür yok. Şempanzeler ve Groucho Marx (ünlü ABD'li komedyen) dizlerleri eğri, kalçaları bükülerek iki ayak üzerinde yürüyebilen yaratıklar da var. Ama hiçbir hayvan bizim yaptığımız şekilde gövdesi dikey, bacakları uzatılmış şekilde uzun adımlarla yürüyemez. İnsanımsı primatların yürüyüş evrimi, ellerinin alet ve silahlar için serbest kullanımı ihtiyacından doğdu. Bu evrin, insanımsı türlerin yiyecek ve diğer kaynakları elde etmek için uzak ve geniş alanlara gitmesine izin verdi" derken Missouri Üniversitesi'nde anatomi profesörü Carol Ward, “Yürüyüş çok büyük bir devrim. Yürüyüş, insanlığın evriminde daha sonra gelen tüm gelişmeler için sahne teşkil etti, ”diyor

Sempozyum katılımcısı Ward, “Bir zaman makinesindeyn Lucy'ye uzaktan baktığınız zaman, onların yürüdüğü yolun uzunluğu insancıl yürümeyi gerekli kılıyor gibi görünüyor.  Bu şekilde yürüyebilme yeteneği, atalarımızın değişen çevresel koşullara adapte olarak doğal seleksiyon yoluyla ortaya çıktı. Ormanlar iklim değişikliğinin bir sonucu olarak kuruyordu. Primat kuzenlerimiz genellikle ağaçlarda yaşamaya devam etti. Ormanlardaki ağaçlarda  büyük oranda olgunlaşmış meyve mevcuttu. Bu da dikey tırmanma ve daldan daldan atlama becerisini gerektiriyordu. Ama uzun zaman önce bazıları farklı bir yol seçti. Ağaçlara tırmanmak yerine uzun mesafeler kat ederek yiyecek aradılar. Bu yüzden pek çok evrimsel değişiklikle ağaçları tamamen geride bıraktılar. Zamanla ayak başparmakları kıvrılma yeteneğini kaybetti. Evrimsel gelişme ile kemerli ayaklarımız düzleşti ve  ayak baş parmağı ile diğer ayak parmakları hizalandı.Yürüyüşten dolayı arka ayak geri  itilkçe dizler katlanmaktan ziyade düzleşti. Diğer anatomik özellikler ağırlıklarımızı bacaklarımızın üzerinde tuttmaya başladı" dedi.

Harvard Üniversitesi'nde evrimci biyolog  Ian Wallace ise, “dik yürüyüş, insan soyunun tanımlayıcı özelliği. Sonuçlarının dışlanması zor. Bu konuda neredeyse 20 yıl önce Rebecca Solnit tarafından yayınlanan “Wanderlust: Yürüyüş Tarihi” nin başlangıcında muhteşem bir açıklama var:  “Kaslar gergin. Bir ayağımız aşağıda vücudu yeryüzüne ve gökyüzüne dik tutarken, diğeri sarkaç gibi önde ve arkada sallnıyor.  Topuk aşağı dokunuyor. Vücudun tüm ağırlığı, ayağın topuğuna yüklenirken, topuk ileri doğru yuvarlanır. Ayak bastırır ve vücudun ağırlığı hasas denge ile diğer ayağa kayar. Bacakların çapraz hareketi ile insan yürür" diyerek bu yürüyüşün zaman içinde nasıl evrildiğini dair açıklamalarda bulundu.

arkeolojikhaber.com