Anasayfa / Kültürel ve Doğal Miras

Çal’da Tarihi Gelenek Kuraklık Nedeniyle Kuruyan Nehir Yatağında Yapıldı

Denizli'nin Çal ilçesinde 852 yıldır sürdürülen ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan “Sudan Koyun Geçirme” geleneği, bu yıl kuraklık nedeniyle farklı bir şekilde gerçekleştirildi. Büyük Menderes Nehri'nin tamamen kuruması, etkinliği sembolik bir boyuta taşıdı. Koyunlar ilk kez nehir yatağında yürütülürken, vatandaşlar “Su hayattır, can suyu haktır” pankartlarıyla su kaynaklarının korunması çağrısı yaptı.

 

852 Yıllık Bir Geleneğin Sessiz Çığlığı
Denizli’nin Çal ilçesinde 852 yıldır süregelen “Sudan Koyun Geçirme” geleneği, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan önemli bir kültürel değer olarak biliniyor. Ancak bu yıl, etkinliğin düzenlendiği Büyük Menderes Nehri’nin tamamen kuruması, geleneği sembolik bir düzeye taşıdı. Her yıl nehirde yüzdürülerek karşıya geçirilen koyunlar, bu kez suyun bulunmadığı yatakta yürütüldü. Bu durum, yalnızca bölgesel bir sorun değil; küresel iklim krizinin Anadolu’daki somut etkilerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Etkinlik, Aşağıseyit Mahallesi Muhtarlığı, Çal Yöresi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ve Çallı İş İnsanları Derneği’nin organizasyonunda gerçekleştirildi. Katılımcılar, ellerinde “Su hayattır, can suyu haktır” yazılı pankartlarla kuraklığa dikkat çekti.

Kuraklık Kültürel Devamlılığı Tehdit Ediyor
Çallı Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Mehmet Atılsın, Büyük Menderes Nehri’nin kurumasının yalnızca tarımsal değil, ekolojik ve kültürel açıdan da yıkıcı sonuçları olduğuna dikkat çekti. Atılsın, “Geldiğimiz nokta trajedi. Son 5 yıldır nehrin suyu çekildi. Ekolojik dengede bozulmalar yaşandı. Üzümler artık daha erken olgunlaşıyor. Bu sadece ekonomik değil, kültürel süreklilik açısından da büyük bir kayıp. Bir nehrin akmaması, bir geleneğin yok olması demektir” dedi.

Benzer bir uyarı Çal Yöresi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Bülent Topuz’dan geldi. “Ortalıkta sudan geçirilecek bir Menderes kalmadı. Bu acıklı bir durum. Biz suçlu aramıyoruz, çare arıyoruz. Menderes’in mutlaka bir can suyu olması lazım. Kurda, kuşa, böceğe su lazım. Kültür yok olursa millet de yok olur” ifadelerini kullandı.

Yetkililere Çağrı: “Su Hayattır”
Etkinlikte konuşan Çal Belediye Başkanı Ahmet Hakan ve Aşağıseyit Mahallesi Muhtarı Saffet Oğuz, nehrin yeniden suya kavuşturulmasının yalnızca bir çevre sorunu değil, bir kültürel miras meselesi olduğunun altını çizdi. Yerel yönetimler, devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliğiyle acil çözümler geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan yetkililer, su kaynaklarının korunması için güçlü bir kamuoyu oluşturmayı hedefliyor.
Öte yandan Çal Belediyesi, mayıs ayında yaptığı açıklamada, etkinliğin kuraklık nedeniyle temmuz sonunda düzenleneceğini duyurmuştu. Ancak Türkiye genelinde görülen SAT-1 tip şap hastalığının yayılımını engellemek amacıyla Çal Kaymakamlığı, organizasyonun iptaline karar verdi. Bu yıl etkinlik, yalnızca farkındalık yaratma amacıyla 30 kadar hayvanla sembolik olarak gerçekleştirildi.

Ekolojik Kriz ve Kültürel Sürdürülebilirlik
Kuruyan Büyük Menderes Nehri, yalnızca bir doğal yaşam alanını değil, Anadolu’nun köklü geleneklerinden birini de tehdit ediyor. Uzmanlara göre bu durum, iklim değişikliğinin kültürel miras üzerindeki doğrudan etkilerinin çarpıcı bir örneğini oluşturuyor. Su kaynaklarının tükenmesi, hem tarımsal üretimi hem de kültürel ritüelleri yok olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor.

852 yıllık “Sudan Koyun Geçirme” geleneği, yalnızca bir şenlik değil; Anadolu’nun doğa ile kurduğu bağın, toplumsal dayanışmanın ve kültürel sürekliliğin simgesi. Bu bağın kopmaması için yetkililer, uzmanlar ve yerel halk tek bir noktada birleşiyor: “Su hayattır, can suyu haktır.”
 

AA Ferdi Uzun