Anasayfa / Arkeoloji / Avrupa

Bulgaristan’da Got saldırılarını kanıtlayan arkeolojik kalıntılar bulundu

Filibe'de Gotların saldırısı sırasında çıkan yangında öldüğü tahmin edilen bir ailenin iskeletleri bulundu. İskeletlerin yanında bir de Venüs olduğu tahmin edilen altın kolyeli bronz figürin çıktı.

 

Bulgaristan’da geçtiğimiz günlerde arkeologlar, biri çocuk, ikisi yetişkin üç farklı bireye ait 1.700 yıllık iskelet kalıntıları ortaya çıkardı.

Bulgaristan’ın Filibe şehrinin yakınlarındaki Philippopolis antik kentinde bulunan iskeletler, bir çocuk ve iki yetişkine ait.  Filibe Arkeoloji Müzesi’nden arkeolog Elena Bozhinova'nın yorumuna göre iskeletlerinin görünüşüne bakılırsa, ölümleri acılı olmuştu.

Arkeologlara göre keşfin Got istilasıyla ilişkili olması muhtemel. Alandan Got saldırılarına dair kanıtların daha önce toplandığını söyleyen Bozhinova, iskelet kalıntılarının da o kanıtlara eklenebileceği inancında.

National Geographic'in haberine göre; iskeletlerin tümünde bireylerin yanarak öldüğüne dair belirtiler bulunuyor. Araştırmacılar, bronz bilezikleri hala üzerinde olan iskeletin bir kadına ait olduğunu saptadı. Diğer yetişkinine ait kemiklerin yakınında ise altı sikke ve Roma tanrıçası Venüs’ü çıplak betimleyen altın kolyeli bronz figürin bulundu.

Arkeologlar çocuk iskeletinde ölümünün şiddet sonucu olduğunu kanıtlayan bir ok ucuna rastladı.

Arkeolog Elena Bozhinova, “Yanmış evin ve eserlerin stratigrafik konumu bize Gotları işaret ediyor. Üçüncü yüzyılın ortalarında, şGotlar tarafından zapt edildiğinde şehrin yakılmış olduğunu gösteriyor” diyor.

Birinci yüzyılı izleyen dönemlerde öne çıkmaya başlayan Cermen kavmi oldukları tahmin edileb Gotlar, MS 410’da Roma’yı yağmalamalarından önce, üçüncü yüzyılda gücünü kaybetmeye başlayan Roma İmparatorluğu’na karşı düzenledikleri saldırılar gerçekleştirmişlerdi.

Gotlar, 251’de Philippopolis’i işgal etmiş ve şehrin büyük bir kısmını ateşe vermişlerdi. Avrupa’da iskan edilmiş en eski şehirler arasında olduğu düşünülen Philippopolis Roma hakimiyetine görmeden önce varlığını yüzyıllarca sürdürmüştü. Daha sonra ise Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası oldu. Şehirdeki tarih katmanları hali hazırda, arkeologlardan oluşan ekiplerce belgelenmekte.

Alanda bulunan arkeolojik eserlerden biri de Romalı komutan Diocletianus’a adanmış üzeri Yunanca ve Latince yazmalı mermer taş kitabe.

Arkeoloji ekibi şu an ikinci ve 14. yüzyıl arasında inşa edilmiş taş tuğla yapıların uzun süre toprak altında kalmış kalıntılarını kazıyor. Kazı çalışmaları sırasında iskeletlerin yanı sıra, evler ve dükkânlarla çevrili olması muhtemel bir ana caddenin ve anıtsal bir işlevi olması olası bir kemerin kalıntılarına da rastlandı.

Bozhinova’nın belirttiğine göre, söz konusu caddenin ve kemerin gerçekte nasıl oldukları ve ne amaçla kullanıldıklarını henüz arkeologlarca kesinliğe kavuşturulmadı.

Perrin Margaryan - Arkeofili