Anasayfa / Arkeoloji / Türkiye

Beyoğlu'nun tarihi yüzlerce yıl geriye gitti

Beyoğlu'ndaki Casa Garibaldi Binasının restorasyonu sırasında bulunan iskeletlerle başlayan arkeoloji kazıları İstiklal Caddesinde sanılandan eski yıllarda yerleşim olduğunu ortaya çıkardı.

 

Beyoğlu Casa Garibaldi Binasını 40 yıllığına devralan TURSAB tarafından yapının restorasyon projesi hayata geçirilirken 20 Eylül 2014 tarihinde önemli arkeolojik keşifin temelleri atılıyordu.

Beyoğlu’ndaki Odakule’nin hemen yanındaki tarihi Casa Garibaldi binasının restorasyonu sırasında, binanın bodrumunda önce üzeri kiremitlerle örtülmüş bir iskelet bulundu. Restorasyonda çalışan işçilerden Erzurumlu İlyas'ın uyarısı ile iskeleti inceleyen sanat tarihçisi ve turist rehberi Dr. Sedat Bornovalı olayı İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğüne bildirdi.

Hürriyet Gazetesinden Savaş Özbey'in haberine göre; İstanbul Arkeoloji Müzeleri arkeologları, yaptıkları inceleme sonucu arkeolojik kurtarma kazısı yapmaya karar verdiler.

Kazıya devam edildikçe iskeletlerin sayısı arttı. İstiklal Caddesi tarafına doğru kazdıkça topraktan çıkan kafatası, omurilik, kol, oyluk kemiği sayısı arttı. İskeletlerin sayısı 10’a ulaştı. Açılan mezarlara Ortodoks geleneğine uygun olarak takdis töreni yapıldı. Ayronos Kilisesi'nden gelen ibr Ordodoks Papaz takdisleri gerçekleştirdi.

Son bulunan iskelet binanın cadde tarafındaki temel sütunun tam altındaydı. Binanın statiğini bozacağı için, yerinden çıkarılmadı, üstü betonla örtüldü.

Alanın mezarlık olduğu anlaşılmıştı. Mezarlar bugünkü cadde seviyesinden yaklaşık 8 metre aşağıdaydı.

Uzmanların görüşüne göre alan Roma mezarlığıydı ve 8 metre aşağıdan, günde 400 bin kişinin geçtiği İstiklal Caddesi’nin altına doğru uzanıyordu.

Aslında 1884 yılında ilk bulgular keşfedilebilirdi ama...

Öte yandan; aslında 1884 yılında Osmanlı Beyoğlu’sunda binanın ilk hali olan üç ahşap ev yapılırken ilk kalıntıların bulunduğu ama ortadan yok edildiği anlaşıldı. 

Aleksandre Vallaury tarafından İtalyan İşçi Vakfı’na satılan alanda Casa Garibaldi kültür merkezi inşa edilirken  binanın temelinde arkeolojik kalıntılara rastlanmıştı. İtalyan İşçi Vakfının günlüklerine göre;  binanın temelinden çıkan ‘birtakım buluntular’dan eşekli hamallarla kurtulunmuştu!

Beyoğlu’nun tarihini yüzlerce yıl geriye çekti

İstanbul Arkeoloji Müzeleri arkeologlarının incelemesi sonucunda iskeletlerin 1600-1800 yaşında olduğu tespit edildi.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Emekli Müdürü Zeynep Kızıltan'ın verdiği bilgilere göre civardaki mezarlar, Beyoğlu’nun bilinen tarihini de yüzlerce yıl geriye çekti: İstiklal, aslında bir Roma caddesi!

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Emekli Müdürü Zeynep Kızıltan: M.S. 4–6. yüzyılda bölgede yerleşim vardı

> Beyoğlu Casa Garibaldi’de yaptığınız kazıda arkeologlarınız tam olarak ne buldu?
> İstiklal Caddesi, Deva-Perukar Çıkmazı’ndaki binada yaptığımız kazıda tuğla mezarlar açığa çıkardık. Bulunan mezarların tamamında iskeletlerin üzerleri pişmiş toprak mezar kiremitleriyle örtülüydü. Burası daha önce nekropol (mezarlık) olarak kullanılmış.

> Bunlar hangi döneme/kültüre ait?
> Yaptığımız ilk değerlendirmeler sonucu mezarların Geç Roma - Erken Bizans dönemine ait oldukları tespit edildi. Üç iskelet üzerinde yapılan Karbon 14 analizine göre (yaş belirleme testi) bunlardan en erkeni MS 4. yüzyıl, en geçi MS 6. yüzyıla ait. Yani mezarlığa en az 200 sene boyunca definler yapılmış.

> Yani tek bir binadan değil, geniş bir alana yayılan bir Roma mezarlığından mı bahsediyoruz?
> Bu alan üzerine yapılan bina nedeniyle bazı iskeletler tahrip olmuş. Bina duvarları bazı mezarların üzerine oturmuş. Yapılan incelemeler ve bulgular mezarlık alanının yan parsellerde de devam ettiğini işaret ediyor.

> Biz Beyoğlu’nun 19. yüzyılda konsolosluk binalarının inşa edilmesiyle meskûn olmuş bir bölge olduğunu sanıyorduk. Buluntular Beyoğlu tarihinde neyi değiştirdi?
> Ortaya çıkan mezarlar Beyoğlu’nun bilinen tarihinin çok daha eskiye uzandığını gösteriyor. En azından M.S. 4–6. yüzyılda bu bölgede bir yerleşmenin ve bu yerleşmeye ait bir mezarlığın varlığı anlaşıldı. Binanın zemininde bulunan içleri doldurulmuş su kuyularında sürdürülen kazı çalışmaları sırasında da Osmanlı ve Geç Bizans dönemine ait malzemelerle karşılaşıldı. Bu da bize bu alanın mezarlık dışında, uzun süre yerleşim alanı olarak da kullanıldığını gösteriyor.