Anasayfa / Antropoloji

Ava'nın mezarındaki polenler incelendi

1987 yılında Achavanich'te keşfedilen Bronz Çağı kadın mezarındaki bitkilerle ilgili bulgular, 4 bin yıl önce yaşadığı bölgede bitkilerden ilaç yapıldığı konusunda ipuçları veriyor.

 

Geçtiğimiz yıl; yaklaşık 4.100 yıl önce ölmüş genç Bronz Çağ kadınının yüzü, kafatası kemikleri etlendirilerek teknoloji yardımıyla yeniden oluşuturuldu. Üst dişleri bulunan ancak alt çenesi bulunamayan  kadının yüzünü yeniden oluşturan Dundee Üniversitesi öğretim üyesi Hew Morrison, antropoji bilimine özgü formülleri kullanarak Ava’nın kayıp altçenesinin şeklini hesaplayabilmişti. 

Bronz çağında yaşayan Ava'nın kemikleri, sert kaya içine kazılmış mezarda bulunmuştu. Kafatası normal standartların dışında eğime sahipti.  İlginç kafatası şeklinin biinçli oluşturulduğu tahmin ediliyor. Kafatası şeklindeki garipliğin; geleneksel kafa bağlama ritüeli sayesinde meydana gelmiş bir deformasyon olabileceği düşünülüyor.

Araştırmacılar Ava’nın, o yıllarda Avrupa’da hayli geniş alanda izleri bulunan Beaker insanlarından olduğunu düşünüyor. Çünkü kısa ve küresel kafatası şekli, Beaker insanları arasında hayli yaygındı.

İskoçya’da bilinen en eski Bronz Çağı gömüsü olan mezar ilk bulunduğunda 3.700 yıllık olduğu tahmin ediliyordu ama radyokarbon tarihlemesi ile 4100 yıllık olduğu belirtildi.  Ava’nın mezar kalıntıları, Thurso’daki Caithness Horizons Müzesi’nde sergileniyor.

Ava'nın hikayesinin 1987'de başlıyor. 

1987 yılında İskoçya’nın Caithness bölgesindeki Achavanich’de bulunan mezardan dolayı, antik çağ kadını Achavanich’in kısaltması olarak “Ava” diye isimlendirilmişti. Arkeolog Maya Hoole, 18 ila 22 yaşları arasında ölmüş kadına ait kemik ve mezar kalıntıları üzerinde yıllardır araştırmalar gerçekleştiriyor.

Son olarak genç kadının cesediyle birlikte gömülen çömlekteki polenlerin analiz sonuçları açıklandı. BBC'nin haberine göre analizler, çömlekteki kalıntılar, bitkilerin tıbbi amaçlı kullanıldığını hatta belki özel formüllerle karıştırılarak ilaç yapıldığını işaret ediyor.

Ava’nın mezarında bulunan, genç kadının cesediyle birlikte gömülmüş süslemeli  çömlek içindeki bitki kalıntıları üzerinde yapılan analizlerde, farklı bitki ve ağaçlara ait izler bulundu.

Arkeolog Maya Hoole, “Çömlekte bulduğumuz polenler, huş ağacı, çam fıstığı, ela ve kızılağaç ile muhtelif çalılara aitti. Süpürge çalısı, çimenler, çayır yumağı ve binbirdelik otu da karışımın içindeki bitkiler arasında. Bu karışımda çayır yumağı otunun bulunması özellikle ilginç, çünkü İskoçya’daki diğer bazı bronz çağ mezarlarında da bu bitki kalıntısına rastladık. Hem çayır yumağı, hem de binbirdelik otunun kullanımı, karışımın bilinçli formüle dayandığını gösteriyor. Her iki bitkinin de tıbbi özellikleri olduğu düşünülülüyor. Bu bilinçli olarak mı yapıldı? Bilemiyoruz. Bu bitkilerin Ava’nın ölümüyle bağlantısı şimdilik kesin olarak anlaşılabilmiş değil" dedi. 

Mezar denize bir kaç saat uzaklıkta olmasına rağmen izotop analizleri, Ava’nın beslenirken deniz ürünleri yemediğini, muhtemelen sığır ve tatlısu balıkları gibi karasal temelli besinlerle beslendiğini gösteriyo Araştırmacılar izotop analizlerine göre kadının bu bölge halkından olmadığı, daha batıdan büyük olasılıkla güneydeki Caithness bölgesindeki kavimlerden olduğu düşünülüyor.

Çömlekte bulunan polen analizleri, diğer mezarlarladaki polen analizleri ile birleştirildiğinde, İskoçya’nın bu bölgesinin o yıllarda orman arazisi olduğu da tahmin ediliyor.