Anasayfa / Akademik

ASÜ Arkeoloji bölümü öğrencileri ilk dersi Acemhöyük’te yaptı

Acemhöyük’te Arkeoloji Bölümünün geleneksel hale getirdiği İlk Ders etkinliğine katılan öğrenciler teorik dersin ardından, pratik yapma imkanı buldu ve bölgedeki yapıları inceledi.

 

Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Şahin, Arkeolojinin, insanlığın hikâyesini çalışan disiplinlerden birisi olduğunu ve bu çalışmalarla insanoğlunun tarih içinde neren nereye geldiğinin görülüğünü söyledi.

 Öğrencilerin doğrudan uygulama alanında ilk dersi işlemesinin son derece anlamlı olduğunu ifade eden Rektör Şahin, Aksaray’ın bu konuda avantajlı bir yer olduğunu da belirtti. Arkeolojik kazıların önemine dikkat çeken Şahin, “İnsanların nasıl yaşadığını, nerelerde hatalar veya güzel işler yaptığını, ne gibi anıları olduğunu yapılan kazılarla öğreniyoruz. Bu zor bir iş. Bu tür yerleri kendi başımıza gezdiğimizde belki sadece dış görüntüye göre bazı yorumlar yapabiliyoruz. Ama bir uzmandan bölgeyi dinlediğinizde, daha önce dikkatinizi çekmeyen pek çok detayı da fark ediyorsunuz” dedi.

Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Osman Doğanay ise ilk dersleri tarihi yerlerde yapmaya devam ettiklerini söyledi. Kalite politikaları kapsamında bu tür etkinliklerin artacağını da söyleyen Doğanay, “Arkeolojinin uygulama alanları sahalardır ve Aksaray bu noktada çok avantajlı bir yer. Burada üç büyük kazı alanı var. Öğrencilerimiz, uygulama konusunda kendilerini rahatlıkla geliştirebilirler” dedi.

Yapılan açılış konuşmalarının ardından Arkeoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fadime Işıl Demirtaş, kazıları ve dönemi anlattı. Bu bölgenin ilk yerleşimciler tarafından seçilmesindeki en önemli etkenin verimli topraklar olduğunu kaydeden Demirtaş, “Hâkim konumdaki bölge, ticari faaliyetler bakımından da önem arz ediyor. Burası aynı zamanda önemli bir yol güzergâhı. Bölgedeki ilk kazılar 1962’de başlıyor ve 12 tabakanın tespit edilmesi sağlanıyor. Asur Ticaret Kolonileri Çağı’nda en görkemli dönemini yaşayan Acemhöyük, refah ve zenginlikle genişlemeye başlamıştır. Ancak kentin en geliştiği dönemde büyük bir yangın meydana geliyor yaşam sonlanıyor. Yangından kurtulanlar kenti yeniden inşa ediyor ama üçüncü tabakadaki görkem bir daha elde edilemiyor. M.Ö. 1700’lerde de kent terkediliyor” dedi.