Anasayfa / Aktüel

Aşırı sıcaklar tarihi değiştirebilecek göç dalgalarına neden olabilir

Günümüzdeki aşırı sıcaklar gelecekteki arkeoloji kazılarında izleri ortaya çıkabilecek olası göçlere neden olabilir. Dünya Meteoroloji Örgütü, aşırı sıcakların insanları toplu göçlere zorladığına dikkat çekti. Akdeniz'de hava ve deniz sıcaklığı ile aşırı iklim olayları, küresel ortalamanın üzerinde artacak...

 

Dünya Meteoroloji Örgütü (DMÖ) İklim İzleme Başkanı Omar Baddour, "uzak bir gelecek tehdidinden ziyade bugün günlük hava durumunda etkileri hissedilen iklim değişikliğinin insanları göçe zorladığını" belirtti.

Baddour, son yıllarda dünya genelinde iklim değişikliği kaynaklı aşırı doğa olayları, bunun etkileri ve sonuçları ile bu konudaki öngörülere ilişkin açılamada bulundu..

Son dönemde aşırı sıcaklar ve yağışların, kuzey yarım küreyi geniş çapta etkilediğini kaydeden Baddour, bunun insan sağlığına ve çevreye büyük zararlar verdiğini belirtti.

Baddour, temmuzun şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ay olmasının beklendiğine dikkati çekerek, karadaki yüksek sıcaklıkların yanı sıra Akdeniz, Kuzey Atlantik ve Meksika Körfezi'ndeki geniş alanlarda zararlı deniz ısı dalgalarına ve rekor deniz yüzeyi sıcaklıklarına tanık olunduğunu ifade etti.

Orman yangınlarının Yunanistan, İtalya, Cezayir ve İspanya dahil Akdeniz'in bazı bölgelerinde ve Kanada'da yıkıma, can kayıplarına ve binlerce kişinin tahliye edilmesine yol açtığını kaydeden Baddour, Kanada'daki orman yangınlarının, Kuzey Amerika'daki milyonlarca kişinin hava kalitesine zarar verdiğinin altını çizdi.

Baddour, "Yakın dönemde şiddetli yağış ve sellere de tanık olduk. Örneğin, Pekin, kısa süre önce rekor derecede yağış aldı. İklim değişikliğiyle artan, El Nino gibi artık gelişmiş hava olayları tarafından tetiklenen daha aşırı ve büyük etkisi olan hava trendleri görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"İklim değişikliği, sadece uzak bir gelecek tehdidi değil, şimdi burada ve günlük hava durumumuzda vuku buluyor." ifadesini kullanan Baddour, sera gazı emisyonlarını azaltmak, sıcaklık artışını Sanayi Devrimi öncesi dönemin maksimum 2 derece üzerinde tutmak ve Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmak için çalışmaların artırılması gerektiğini vurguladı.

DMÖ'nün toplumların iklim değişikliğine uyum sağlaması amacıyla çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Baddour, bu sebeple dünyadaki herkes için daha iyi erken uyarı sistemi geliştirmeyi amaçladıklarını belirtti.

Baddour, şöyle devam etti:

"İklim değişikliği, birçok ülkenin karşı karşıya olduğu kalkınma sorunlarıyla doğrudan veya dolaylı bağlantılı. Yenilenebilir enerji, hava ve iklim hizmetlerine yatırım, çeşitli yönetim seviyelerinde yaygınlaştırılmalıdır. (İklim değişikliğiyle ilgili) Araştırma ve geliştirme, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yetersiz bir şekilde finanse ediliyor ve bunun değişmesi gerekiyor çünkü iklim değişikliğine uyum için pratik ve uygulanabilir çözümleri yenilemenin ve finanse etmenin tek yolu bu."

Baddour, bireysel tüketim davranışlarında karbon ayak izini azaltarak daha yeşil ve daha az fosil bazlı iklim değişikliği konusunda sorumlu vatandaş olunması gerektiğine dikkati çekti.

Akdeniz bölgesi ve Türkiye'de son yıllardaki aşırı sıcaklar ve kuraklığa işaret eden Baddour, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) hazırladığı Sentez Raporu 6. Değerlendirmesi'nde Akdeniz'e ayrılmış bilimsel bulguların olduğu bölüme atıf yaptı.

Buna göre, 21'inci yüzyılda iklim değişikliğinin Akdeniz bölgesinde yoğunlaşmasının beklendiğini kaydeden Baddour, "Akdeniz'de hava ve deniz sıcaklığı ile aşırı iklim olayları (özellikle ısı dalgaları), muhtemelen küresel ortalamanın üzerinde artmaya devam edecek. Yağışlar, emisyon durumuna göre yüzde 4 ile 22 arasında azalacak. Aşırı yağışlar, özellikle bölgenin kuzey bölümünde artacak ve kuraklık birçok alanda daha yaygın hale gelecek." ifadelerini kullandı.

Baddour, Akdeniz'deki su seviyesinin gelecek yıllar ve yüzyıllarda daha da yükseleceğinin tahmin edildiği uyarısında bulunarak, halihazırda 42 milyon kişiye ev sahipliği yapan Akdeniz'de kıyı şeridinin yüzde 37'si boyunca uzanan alçak alanlarda taşkın risklerinin arttığını belirtti.

Özellikle Güney ve Doğu Akdeniz bölgesinde deniz seviyesinin yükselmesine maruz kalan insanların sayısının 2050'ye kadar artacağına dikkati çeken Baddour, bu artışın 2100'de şimdiki döneme kıyasla yüzde 130'a ulaşacağının tahmin edildiğini bildirdi.

Baddour, "İklim değişikliği su mevcudiyetini tehdit ederek nehirlerdeki düşük akışları ve yıllık akışı yüzde 5-70 azaltarak hidroelektrik kapasitesini daraltıyor. Yağmurla beslenen mahsullerin verimi bazı yerlerde yüzde 64 oranında azalabilir." ifadelerini kullandı.

İklim değişikliğinin dünya genelinde şimdiden etkisini gösterdiğini vurgulayan Baddour, sera gazlarını azaltmak için ne kadar beklenirse bu duruma uyum sağlamanın o oranda zorlaşacağının altını çizdi.

Baddour, "Aşırı hava olayları ve iklim değişikliği, halihazırda insanları göçe zorluyor ve yerlerinden edilmelerine katkıda bulunuyor. WMO'nun Küresel İklim Durumu raporları, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Uluslararası Göç Örgütü gibi ortaklarının katkılarına dayalı olarak artık iklim değişikliğinin sosyoekonomik etkilerini de hesaba katıyor." bilgisini paylaştı.

Bu konuya ilişkin dünya genelinden örnekler veren Baddour, Pakistan'da geçen yıl temmuz ve ağustosta rekor düzeyde yağmurların kaydedildiğini hatırlatarak,"(Pakistan'daki yağışlar) Bu aşırı iklim olayından 33 milyon kişi etkilendi, 1700'den fazla kişi yaşamını yitirdi ve yaklaşık 8 milyon kişi yerinden edildi." ifadesini kullandı.

Baddour, Pakistan'daki toplam hasar ve ekonomik kayıpların 30 milyar dolar olarak değerlendirildiğine işaret etti.

Somali'de yıl boyunca kuraklığın kırsala ve çiftçilerin geçim kaynaklarına büyük etki ettiğini, açlığın yol açtığı yıkıcı sebeplerle yaklaşık 1,2 milyon kişinin ülke içinde yerinden olduğunu anlatan Baddour, bu kişilerin 60 binden fazlasının Etiyopya ve Kenya'ya geçtiğini belirtti.

"Etiyopya'da kuraklıkla bağlantılı 512 bin kişi ülke içinde yerinden oldu." bilgisini paylaşan Baddour, iklim değişikliğinin gıda güvensizliği üzerinde de büyük etkisinin bulunduğunu kaydetti.

Muhammet İkbal Arslan - AA