Arslantepe'de Bulunan 5.500 Yıllık Mühür ve Fildişi Plaket İlk Kez Sergilendi
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Cumhuriyet’in 102. yılına özel düzenlenen “102 Eser Sergisi”, Arslantepe Höyüğü Karşılama Merkezi’nde açıldı. Sergide, Anadolu’nun ilk şehir devleti olarak kabul edilen Arslantepe’den çıkarılan 5 bin 500 yıllık silindir mühür ve 3 bin yıllık fildişi plaket gibi seçkin buluntular ilk kez ziyaretçilerle buluştu. Etkinlik, Türkiye’nin kültürel sürekliliğini vurgulayan güçlü bir bellek çalışması niteliğinde.
Kültürel Belleğin Mekânı: Arslantepe Karşılama Merkezi
Malatya’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Arslantepe Höyüğü, Anadolu uygarlık tarihinin en eski yönetimsel yapılarından birine ev sahipliği yapıyor. Bu tarihsel miras, Cumhuriyet’in 102. yılı dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan özel bir etkinlikle yeniden gündeme taşındı.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Arslantepe Karşılama Merkezi’nde açılan “Cumhuriyet’in 102. Yılında 102 Eser Sergisi”, Anadolu arkeolojisinin farklı dönemlerine ait seçkin eserleri bir araya getirdi. Sergi, hem bölgenin arkeolojik kimliğini hem de Cumhuriyet döneminde kültürel mirasa verilen önemi vurguluyor.
Açılış, Cumhuriyet temalı etkinliklerin en dikkat çekenlerinden biri olarak değerlendiriliyor. Sergide yer alan 102 eser arasında, Arslantepe Höyüğü, Cafer Höyük ve Değirmentepe gibi Malatya’daki önemli kazı alanlarından getirilen buluntular da yer alıyor. Bu yönüyle etkinlik, hem yerel hem de ulusal ölçekte tarihsel sürekliliğin görünür kılındığı bir kültürel hafıza alanı oluşturuyor.
5.500 Yıllık Mühür ve Fildişi Plaket İlk Kez Sergilendi
Sergide en fazla ilgi gören iki eser, yaklaşık 5 bin 500 yıllık silindir mühür ve 3 bin yıllık alev ve yaprak motifli fildişi plaket oldu. Bu eserler, Arslantepe’nin siyasi ve ekonomik yapısına ışık tutan nadir örnekler arasında bulunuyor.
Malatya Müzesi Müdürü Murat Ata, bu eserlerin Anadolu’nun erken devletleşme sürecine dair önemli ipuçları taşıdığını vurguladı:
“Silindir mühür, yönetici sınıfa ait bir otorite simgesi olarak değerlendiriliyor. Bu yönüyle, Arslantepe’deki idari yapılanmanın somut kanıtlarından biridir. Fildişi plaket ise, dönemin sanatsal üretim anlayışını ve dış ticaret ilişkilerini yansıtan seçkin bir örnek.”
Fildişi plaketin muhtemelen bir mobilya aksesuarı olarak kullanıldığı, Mezopotamya ve Filistin gibi bölgelere özgü örneklerle benzerlik gösterdiği tespit edildi. Uzmanlara göre bu durum, Arslantepe’nin yalnızca yerel bir merkez değil, aynı zamanda dönemin uluslararası ticaret ağlarına dâhil bir yerleşim olduğunu da ortaya koyuyor.
Bu eserlerin sergiye ilk kez dâhil edilmesi, Anadolu arkeolojisinde Arslantepe’nin kültürel sürekliliğine dair yeni tartışmaların kapısını aralıyor.
Cumhuriyet’in Kültürel Sürekliliği: Bilim ve Halk Buluşması
Cumhuriyet’in 102. yılına özel hazırlanan bu sergi, yalnızca arkeolojik bulguların teşhiriyle sınırlı kalmayıp, geçmiş ile bugün arasında simgesel bir köprü kurmayı amaçlıyor. Sergi, Cumhuriyet’in kültürel mirası koruma ve tanıtma politikalarının güncel bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Malatya Müzesi yetkilileri, sergiye gösterilen yoğun ilgiden memnun olduklarını belirtiyor. Açılışın ardından bölgeye gelen ziyaretçi sayısında belirgin bir artış gözlendi. Özellikle üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi bölümlerinden öğrencilerin saha gezileriyle katılım sağlaması, etkinliği akademik açıdan da önemli bir platforma dönüştürdü.
Arslantepe Höyüğü’nün “Anadolu’nun ilk şehir devleti” olarak tanımlanması, sergideki her bir eserin aynı zamanda Türkiye’nin kültürel kimliğinin tarihsel temellerine işaret etmesi anlamına geliyor. Bu açıdan sergi, yalnızca bir arkeolojik etkinlik değil, Cumhuriyet’in çağdaş miras anlayışını da yansıtan bir kültürel diyalog alanı oluşturuyor.
Sonuç: Geçmişin İzinde Cumhuriyet’in Yüz İki Yılı
Arslantepe’deki “102 Eser Sergisi”, Türkiye’nin tarihsel kimliğini oluşturan uygarlık katmanlarını görünür kılan bir etkinlik olarak önem taşıyor. 5 bin yılı aşan geçmişiyle Anadolu’nun ilk kent kültürlerinden birini yansıtan Arslantepe, bu sergiyle birlikte Cumhuriyet’in kültürel süreklilik vizyonuna yeni bir anlam kazandırıyor.
Bu buluşma, yalnızca geçmişi sergilemekle kalmıyor; aynı zamanda, geleceğe taşınacak ortak bir kültürel hafıza oluşturma çabasının da somut bir örneği olarak değerlendiriliyor.
Okan Coşkun aa